Babaannem ve dedem bayram nedeniyle köyden bir kaç günlük bize gelmişti. Geri dönme zamanı geldiğinde amcamın işi çıktığı için onları köye babam götürecekti.
Kaç gündür evden çıkmadığım ve asosyalliğin dibine vurduğum için annemin zoruyla ben de arabaya bindirilmiştim. En azından bi dışarı çıkayım, köy havası falan alayım diye.
O gün Misafir çocuğuyla konuşmayalı 4 gün oluyordu. Bilmese bile kalbimi çok fena kırmıştı. Tüm arkadaşlarımdan, çevremdekilerin ihanetinden yüz çevirmişken, onun farklı biri olduğunu düşünüp ona güvenmiş, inanmıştım. Ama son yaptığıyla o da yanılttı beni, diğerlerinden farklı olmadığını kanıtladı. Umrunda olmadığımı o da gösterdi.
Geri dönüş yolunda epeyce yorulmuştum. Araba böyük olduğundan bagaj da genişti haliyle. Böyle zamanlar için bagajda yer yatağı tipli bir şey kurmuş, uyumak için tüm komforu sağlamıştık. Battaniyesi, yastığı, kılıfı falan, tam komfor.
"Baba, ben bagajda biraz kestireceğim." diyip arkaya geçtim.
***
Yağmur uyuyalı biraz olmuştu. Gökyüzünü siyah bulutlar almış, bir anda yağmur bastırmıştı. Şimşek ve gök gürültüsü de ona eşlik ediyordu.
Samet bey ıslak yollar yüzünden yavaş gitmeye çalışırken uzaktan iki genç çocuğun sırılsıklam olmuş bir şekilde otostop çektiklerini gördü.
***
"Efe, aynı şeyleri mi görüyoruz kardeşim?" dedi otostop çeken genç çocuk şaşkınlıkla yanındakı arkadaşına. "Yanılmıyorsam evet kanka." dedi gözlerini kısıp arabaya dikkatlice bakarak.
Beyaz jeep yaklaştıkça hızını alıp, gençlerin önüne gelince durdu. "Ne yapalım abi, yapacak bir şey yok", deyip arabaya yanaştı adı Efe olan. Arkadaşı da onun peşinden geldi.
Samet bey camı açıp, "Atlayın çocuklar, bu yağmurda zor bulursunuz arabayı, gideceğiniz yere kadar bırakayım sizi." dedi.
Teşekkür edip, Efe önde, diğeri de arkada yerlerini alınca yola devam ettiler. Kısa bir süre sonra Yağmur cama vuran damlaların sert sesinden uyanıp mırıldandı ve gözünü ovuşturup oturur pozisyon almaya yeltendi.
Kafasını öne çıkarıp yola bakmayı hedeflerken bir çift güzel gözle karşılaşmayı beklemiyordu. Uyku sersemliğinden hayal gördüğünü düşünüp gözlerini bir kaç kez kırptı ama yine aynı manzaraydı. Ve bu gözler kendisinden daha şaşkın bir şekilde ona bakıyordu.
Nihayet Yağmur gerçek dünyayla iletişimi başarıp geri çekildi ve aradakı yakın mesafeyi yok etti. "Baba?"
"Efendim kızım? Uyandın mı?"
"Yok uyuyorum," diye devam etmek istedi ama tanımadığı insanlar olduğu için kendini tutup asıl konuya girdi.
"Misafirlerimiz mi var?"
"Şey, biz yağmurda kalmıştık da, otostop çekerken sağ olsun Samet amca bize arabasının kapılarını açtı." Önden Efe cevapladı Yağmurun sorusunu.
"Değil mi Mert?""E-e-evet" dedi çocuk birden kekeleyerek.
Yağmur tek kaşını kaldırıp omzunu çekti ve geri yerine oturup pencereden yolu izlemeye devam etti. Ara sıra güzel gözlüye kaçamak bakış atmayı da unutmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
Short StoryKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.