Merhaba. Bu bölümü bazı olaylara açıklık getirmek için yazıyorum. Yorumlarınız benim için çok değerli elbette. Motivasyon kaynağım da diyebiliriz. Ama bazı bölümlerdeki fazla tepki almış kısımlara da aydınlık getirmem gerek.
1) Karakterlerin dış görünüşü / Rolmodeller.
Bu konuyla ilgili aklımda tek cümle,
Hepimiz kendi hikayemizde birer başrolüz ve belki de hiç birimiz o modeller kadar kusursuz değiliz.Güzellik dediğiniz nedir ki zaten?
Mert için Can Ozan'ı rolmodel seçmiştim mesela. Mert diyince aklımda canlanan tek kişi o çünkü. Onun şarkılarını dinlerken, videolarda izlerken nasıl yazma isteğiyle dolup taştığımı biliyor musunuz? Hep şarkılarından ilham aldım, hatta en böyük motive kaynaklarımdan biri onlar oldu.Yağmur - Ava Baya. Kendisi Fransız ve "Voice" şarkı yarışmasına katılarak kendi çapında ünlenmiş biri.
Yaz sonunda bu hikayeyi paylaşmam için son eksiğim Yağmur'un rolmodeliydi. Bir sürü seçenek vardı, ama içlerinden hiç biri aradığıma tam uymuyordu. Aradığım bir dış görünüş değildi aslında. Garip oldu ama, bu kızı gördüğümde dedim işte Yağmur bu. Buldum.
Konuyu çekmek istediğim yer şurası;
İkisi de ne dünya güzeli, ne dünya yakışıklısı değil. Alıştığımız Barbaralar, Franciscolardan bıkmadınız mı? Onları sırf değişiklik olsun diye seçmedim, yanlış anlaşılmasın.Onları sevdiğim, ve içimden gelen karakterlere tam tamına uydukları için seçtim. Mesela siz Can'a bakarken ne görüyorsunuz bilemem. Ama ben onu o kadar benimsemiş durumdayım ki, her haliyle bana sempatik, yakışıklı vs. geliyor. Ava Baya'da aynı şekilde. Varsın güzel olmasın. Bana o kızın güzel enerjisi bile yetti.
Karakter gerçek olmasa bile, rolmodel olarak seçtiğim insanlar gerçek ve dış görünüşleri de aynen gördüğünüz gibi.
Fazla söze gerek yok.2) "İntihar korkakların işidir."
Bu kısıma gelen her yorum sonrası kendimi nedensizce kötü hissettim. Sizi incitmişim gibi geldi bana, incittiysem de özür dilerim. İntiharla ilgili tek düşüncem sabit olarak şudur;
O can size verilmiş bir emanet. O canı kendi başarılarılarınızla elde etmediniz, ki, istediğiniz zaman da geri iade edesiniz.
O can bir emanet ve sizin onu kendi iradenizle yok etmeye hakkınız yok. Emanete ihanet etmeye hakkınız yok.
O can size verilirken size böyle bir hak tanınmadı.Hayat kimse için kolay değil. Kimileri dayanılamayacak kadar kötü şeyler yaşıyor, biliyorum ve asla kendimi onların yerine koyup ne yaşadıklarını tam olarak anlayamam, bunu da biliyorum. Allah kimseye taşıyamayacağı yükü vermezmiş, bunu da kanıtlı olarak görüyorum.
Bazen düşeriz, bundan sonra nasıl kalkacağız, sonrakı hayatımızda bunun yükünü nasıl taşıyacağız diye sorarız kendimize. Bazen beceremeyiz, ama vazgeçmezsek, başarırız. Değiştirmek elimizdeyse, bunun için çabalarız. Değişecek bir şey yoksa, ya olduğu gibi kabulleniriz, ya görmezden gelmeye çalışırız ama illa ki yaparız bir şeyler. İntihar asla ama asla bir çözüm değildir. Ne kaçış, ne kurtuluş, ne de başka bir şey.
Bizim "ölüm" diye adlandırdığımız şeyden sonra elbet ki bir şey var. Reenkarnasyon mu, Cennet-Cehennem mi, yoksa tamamem farklı bir şey mi, bilemiyoruz. Öteki taraf hakkında hiç bir fikrimiz yok, ama varolduğundan eminiz. İşte bu korkutuyor bizi Shakespeare'in dediği gibi. O bilinmezlik durduruyor bizi bir nevi. Yoksa düştüğümüz bu korkunç dünyadan kaçmak için bir bıçak yarası bile yetecekken, neden duruyoruz? Neden yapamıyoruz? İşte bu korku durduruyor bizi. Gideceğimiz o tarafta neyle karşılacağımızı bilmeme korkusu. İşte bu bilinmezlik.
İntihar diye bir şey yokmuş gibi, bu mümkün değilmiş gibi kabul edin ve bu şekilde yaşayın hayatı. Bu şekilde hayatınıza yön verip onu yoluna koymaya özen gösterin. Aklınızın en ucra köşesinde bile "intihar" diye bir düşünce yatarsa, asla gerçek çözümü bulamazsınız ve hep 'bir gün bu yolla her şeyden kaçacağım' düşüncesiyle kalırsınız. Yapmayın. Güçlü kalın. ❤️
3) Yağmur'un bazen saf salak watty kızına dönüşmesi.
Bu da kasıtlı olarak yaptığım bir şey değil. Severek yarattığım baş rol karakterimin salak olarak görülmesi elbet ki isteyeceğim bir şey değildir.
Değinmek istediğim şey tam olarak 1.7 ve 1.8. bölümlerde Yağmur'un Mert'e karşı tavırları. Kırılması, engellemesi, haksız görmesi vs.Şunu belirtmek isterim ki, herhangi bir hikayede bir baş karakter yaratırken hep kendi özelliklerimden bir parça koyarım ona. Yazdığım hikayelerdeki karakterler, farklı durumlarda benim alabileceğim, ya da bürünebileceğim yeni karakterler gibiler. Yani bu gün tamamen farklı biriyim, ama bir gün o karakterin olduğu gibi bir ortama, aynı duruma düşersem ben de ona dönüşebilirim gibi. Bu düşünceyle kurguluyorum hep.
Yani ona hakaret ederken bir nevi bana da ediyorsunuz falan mddmdkkdkf şaka.
Gelelim konuya. Size boşa sitem etmiş, ve ya gereksiz tavır yapmış, trip atmış gibi gelebilir ama aslında karakterin iç dünyası şöyle;
İnsan en çok umursanmak ister, değil mi? Güven de, sevgi de, saygı da bunun ardından gelir. Mesela birine âşıksınız ama o sizi umursamıyor. Yapma dediğiniz şeyi yapıyor. Fazlasıyla gereksiz olduğunu savunduğunuz ve aynı zamanda saçma bir hareket olduğunu düşündüğünüz bir şeyi sizi dinlemeyerek yapıyor. Yağmur'un da yaşadığı olay tam olarak bu.Mesela biri benim için de birini dövecek olsa kafasını kırarım sidnksd Yani Okan'ı da korumuyorum, tabii ki yaptığı yanına kalmayacaktı. Hatta o an keşke daha güzel dövüş sahnesi yaza bilsem diye dua ediyordum djkdjkd
Kısaca açıklayayım, herkes Yağmur'a yüklenmiş, Mert'i haklı görmüş ama, birinin sizin için kavga etmesi falan, bunları gözünüzde bu kadar yüceltmeyin. Öncelikle, şiddet çözüm değildir, bu bir. Biri sizin için kavga ederse bu onu iyi, güçlü, ya da hayatınızın aşkı da yapmaz, bu da iki. Öncelikle o insanın normal biri olduğundan emin olun, neyse fazla uzatmayacağım. (Aslında bu baya bi kısaltılmış hali jdkdkdjf)
Çok ciddili oldu sanırım fjdndjdfkkfk4) Yağmur'un Okan'ı Mert'e anlatması.
Dediğim gibi, karakterlere hep kendimden bir takım özellikler ekliyorum ve bu da aynı şekil.
Mesela kötü bir rüya gördünüz, tüm gün aklınızda dönüp duruyor, bir türlü etkisinden çıkamıyorsunuz. Ve ya kötü bir haber aldınız diyelim. Biriyle paylaşmak, içindeki ve aklındakileri birine dökmek rahatlatmaz mı insanı? Etkisinden çıkmayı ya da unutmayı kolaylaştırmaz mı? Bu da onun gibi işte. Ben birine içimi dökmeden bir şeyi kafamdan atamam, ve Yağmur'a yüklediğim şey de bu. Artı olarak, o sahnede aynı zamanda Yağmur Mert'i bir nevi test edebilirdi de diyebiliriz. Sevgisinden emin olmak için.
Nasıl görmek istediğinize bağlı.Gelecek bölümlerde tekrar açıklama gerekirse buraya ekleyeceğim. Bir de not; Yağmur tam olarak beni yansıtmıyor, yanlış anlamayın. Sadece her hikayedeki karakterlerde olduğu gibi, Yağmur'a da kendimden bir kaç şey ekliyorum.
Benden bu kadar. Başka sorularınız ve aklınıza takılan bir şey olursa bu boşluğa yazabilirsiniz. Hepsini okuyorum.
Notun notu: Bu bölümü yazarken kendim okuyup gözden geçirmedim, bu yüzden cümlelerde hatalar, tekrarlar ve ya başka bir sorun görürseniz takılmayınız . 🙃
Sizi çok seviyoreeee ❤️
10052020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
Short StoryKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.