Multimedia:
Can Ozan - “Öyle Kolay Âşık olmam”✨✨✨
"Yağmur," dedi uykulu sesiyle. "Ya, ben gelemiyorum.."
Kaşlarımı çatıp istemsizce sesimi yükselttim. Gelemiyorum da ne demekti?
"Mert, dalga mı geçiyorsun?"
Telefonun diğer ucunda sessizlik oldu.
"1 saattir burda bu yüzden mi bekliyorum? Uyuyakalıp gelme, telefonları duyma diye mi?" Mert bir şeyler söyledi ama dinlemedim. "Konum at," dedim ve kapattım. Gerçekten aptaldı bu çocuk!20 dakikalık bir süre sonra attığı adrese varınca evi aramaya başladım.
Ne diye gaza gelip gelmiştim ki şimdi ben buraya? Ya annesi evdeyse? Peki girip ne diyecektim?Merti aramak için telefonu elime alırken mesaj geldi. "Merak etme, evde kimse yok", diye.
Zihnimi okuyor olma ihtimali, çık aklımdan.Bulduğumu düşündüğüm eve baktım. İki katlıydı ve gayet hoş bir görüntüsü vardı.
Kapıya yanaştım, zile basmadan önce şansımı deneyip kolu indirdim, açıktı.İçeri girip ayakkabılarımı çıkardığımda Mertin "Yukardayım," diyen sesini duydum. Ardından öksürük sesleri geldi. Merdivenlerle yukarı ilerleyip ses gelen odanın kapısını açtım ve gözlerim direk yatakta uzanan Merte yöneldi.
Beni gördüğünde gülümsedi, elini kaldırıp selam verdi ve mahçupca bakıp, "Üzgünüm, yataktan çıkıp seni karşılayamadım ama.. Hoş geldin, Misafir kızı.." dedi.
Gülümsemesine ve hitabına karşılık verip güldüm, ama dikkatimi en çok çeken şey komodinin üzerindeki sayısız kağıt mendillerdi.
Onlara baktığımı görüp dedi,
"Kendimi pek iyi hissetmiyordum, bu yüzden uyanamadım sabah. Özür dilerim."Ayakta durup sessizce onu ve odayı izlediğimi görünce eliyle yatağa vurup "Otursana." dedi.
Yavaşca yanına yanaşıp yatağın kenarına oturduğumda sabahtan beri ilk kez normal göz teması kurmuştum. Hiç bir şey demeden elimi alnına koyup ısısına baktığımda "Sen gerçekten iyi değilsin!" diye heyecanla bir cümle çıktı dilimden. "Fena hasta olmuşsun.." diyip tekrar gözlerine baktığımda ağzı hafif açılmış, şaşkın gözleriyle bana bakan bir suratla karşılaştım.
Elimi geri çekip uzaklaşmaya yeltendiğimde elimden tutup çekilmeme engel oldu. "Dur," dedi. Sonra girdiği durumdan ayılmış gibi, "Pardon.. Şey... Yok bir şey.." diyip elimi bıraktı. Önce bir kaç kez öksürdü, sonra hapşırdı, "Çok yaşa." dediğimde "Pek sanmıyorum." diyip yalandan gülümsedi.
"Senin için yapabileceğim bir şey var mı, Mert?"
Öksürüp, "Azıcık sevsen yeterdi aslında.." dedi. Ama bilinçli şekilde söylediğini sanmıyordum. Zira bir noktaya dalmış, bakıyor ama hiç bir şey görmüyor gibiydi.
Bu sözleriyle aklıma dün geceki mesajlarını getirdi. Sanırım o da aynı şeyi düşünüyordu, çünkü sessizliği bozup,
"Gece, ben.." dedi ve durdu. "Pek kendimde değildim. Yazdığım şeyleri de bu sabah okudum, o an ne yaptığımı doğru dürüst hatırlamıyordum bile.."Devam edip etmeyeceğine karar vermek için yüzüme baktı. Bunu hissedip bakışlarımı güzel gözleriyle buluşturdum.
"Eğer canını sıkacak bir şey söylediysem.."Kafamı hayır anlamında hafif salladım ve yeniden yere çevirdim başımı. "Boş ver." deyip ayaklandım ve devam ettim. "Mutfağa gidiyorum. Yiyecek bir şey getireceğim sana. Kahvaltı da etmemişsindir sen şimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
ContoKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.