Multimedia:
Foto: Yağmur (Ava Baya)
Şarkı: Can Ozan & Şenceylik - "Seni gördüm rüyamda"✨✨✨
"Emin misin, Yağmur? Emin misin, kızım?" dedim gözlerimi kapalı tutup, aynadaki yansımama bakmadan. "Bak, bu yola bir kez girersen yarı yolda duramazsın, anlıyor musun? Duygularından gerçekten emin misin?"
Açtım gözlerimi. Baktım aynada yüzüme. Berbattım.
İşaret parmağımı yansımama uzattım tehdit eder gibi, "Daha değil, Pikaçu. Sana güvenmiyorum."
Pes edercesine yüzüstü yatağa attım kendimi. Yastıkla kendimi boğmaya çalıştım ama yapamadım.
Mert haklıydı. Öncelikle benim duygularımı kabullenmem gerekti. Emin olmadan onu da kendimle birlikte bu belli-belirsiz yola sürükleyemezdim.
Sırtüstü yatıp tavanla bakışmaya başladım. "Ne hissediyorsun?" dedim kendi kendime. "Ne yapmalısın, ne?"
Ardından yüzümü tekrar yastığa gömdüm. Şu an, tam da şu an, tavsiye alacak bir arkadaşa çok ihtiyacım vardı. Tabi ardından hiç arkadaşımın olmadığı tokat gibi yüzüme çarpmıştı. İşte böyle anlarda hissediliyordu yalnızlık. Düşüncelere kendimi fazla kaptırmamak ve kafamı dağıtmak için bir şeylerle uğraşmaya karar verip yatağın içindeki telefonumu buldum.
Kafamı gömdüğüm yastıktan kaldırmadan, sadece gözlerim görünecek şekilde uzandım. Nefes almak için burun deliklerime de küçük bir yer ayırmıştım. Telefon burnumun dibindeyken ve izleyecek bir şeyler arıyorken gelen görüntülü arama isteğini hiç tereddüt etmeden saniyesinde kabul ettim.
Ekranda Mert belirince 'bu nereden çıktı' diye düşündüm bir kaç saniye. O, kaşlarını çatıp ekrana bakarken, "Yağmur, orda mısın?" diye sordu. "Telefonu biraz uzaklaştırır mısın, yüzün gözükmüyor."
Umarsızca telefonu yastıktan uzaklaştırırken ekranda beliren görüntümle karşılaştım. Anında telefonu kenara fırlatıp oturur pozisyon alırken, saçlarımı düzeltip tekrar elime aldım. "Az önce ne oldu öyle?" diye sordu Mert anlamazca. Sanırım o halimi görmemişti.
"Yok, bir şey olmadı," dedim aptalca sırıtmaya çalışırken. "En son gördüğüm gözlerin ve dağınık saçlarındı, sonrasında telefon mu fırladı, bana mı öyle geldi?" dedi merakla cevap bekler gibi.
Tekrar uzanıp bu kez telefonu yatak başlığına yasladım ve yastığımı ondan biraz daha uzaklaştırıp tekrar yüzüstü yattım.
"Az önce biraz kafa dağınıklığıyla açmıştım aramayı, farkında değildim," diye açıkladım. "Yüzüm, kafam falan perişan haldeydi anlayacağın," tekrar görüntüme baktım. "Ama yani gördüğün gibi," dedim saçlarımı göstererek, "Düzeltecek havada olmadığımı farkedip tekrar geri yattım. Mal bu."Güldü. Parmağı ekrana yaklaştı, sanırm ekranı ya siliyor, ya okşuyordu. Durdu öylece, geri çekti parmağını. Gülümsemesini silmeden sessizce bakmaya devam etti hep yaptığı gibi.
Hep yaptığı gibi."Ne güzel yüzün var, öpesim geldi yine," dedi bir anda. Şaşırdım, ardından muzipçe gülümsedim. "Ekrandasın çok şükür," dedim gülerek. "Yanında olmak istediğim an ışınlanmayı bile icat edebileceğimi biliyorsun, değil mi?" Sırıttım."Yiyorsa, et!" dedim gülerek.
"Makinenin işlerine hemen başlayayım o zaman, ben kaçar!" deyip el salladı ve aramayı sonlandırdı.
Sadece 10 dakika sonra mesaj geldi, "Pencereye çık," diye. Şaşkınlığımı üstümden atamadan pencereye yanaştım. İçsesim, "Ne yaptın zalımın oğlu, ışınlandın mı?" diye sorarken ben yorumsuz kalmayı tercih ettim. Aşağı boylanıp onu gördüğümde şaşkınlığım iki katına çıktı. Gerçekten buradaydı. Ardından bir mesaj daha geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
Short StoryKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.