ÖZEL BÖLÜM 2 (#MÇ 3.YILDÖNÜMÜ!)

477 40 32
                                    

"Anne, telefonunla oynayabilir miyim?"

Bahçeden gelen Ayşegül güneş gözlüğünü hafifçe aşağı indirip ona yavru kedi gibi bakan kızına baktı. "Peki, ama sadece 10 dakikan var."

Ece sürenin azlığından hoşnut olmasa da itiraz etmeyip telefonu kaptı ve hemen kendisi için indirdiği oyunlardan birine tıkladı. "Anne, ne zaman benim kendime ait bir telefonum olacak?"

Odaya giriş yapan Efe kızının söylediklerini duyunca neşeyle gülümsedi ve kanepede yanına çöktü. Kolunu Ece'nin başının arkasından geçirerek omzuna koydu ve kızını kendine çekti. "Kaç yaşın var bakayım senin?" diye sordu başına bir öpücük bırakırken.

"8 buçuk."

Düşünür gibi yapıp bakışlarını havaya kaldırdı. "Hmm... Demek 8 buçuk..." Ece umutla babasının söyleyeceği şeyi beklerken Efe kızının merakının son derece farkındaydı ve bundan fazlasıyla keyif alıyordu. Ona çaktırmadan gülümsedi ve, "Aşağı yukarı 10 yıl gibi bir süreç sonrası telefon sahibi olabilirsin bence. Sen ne dersin Ayşegül?" dedi sırıtarak Ayşegül'e bakarken. Ayşegül sesli gülmemek için kendini zor tutuyordu. Kızlarının yüz ifadesi görülmeye değerdi.

Ece kafasındakı hesabı bitirmiş olsa gerek, gözlerini kocaman açıp dehşetle babasına baktı. "İlk telefonum 18 buçuk yaşımda mı olacak yani?! Peki o zamana kadar ben ne yaparım?" dedi endişe ve hayal kırıklığıyla. Efe kızının bu haline dayanamayıp kahkaha attı ve onu kendine bastırıp sarıldı. "Şaka yapıyorum birtanem, ne zaman gerekirse o zaman alacağız. Sen acele etme, bize güven, tamam mı?" dedi kızın saçlarını karıştırırken. Ece cevaptan tam tatmin olamasa da, saçlarını düzelterek başını salladı ve bu işi anne ve babasına bırakmanın daha iyi olacağına karar verdi. Bir diğer yandan, aklında telefon için birkaç kez daha ısrar edeceği sahneleri kurup kurup kendi kendine prova yapıyordu.

Diğer çocuklara kıyasla telefon gibi aletlere ulaşımı daha zor ve daha kısıtlıydı. Bu yüzden de her insan gibi ulaşamadığı şeylere daha çok ilgi duyuyordu.

Kanepeden kalkmadan annesine seslendi bu kez Ece. "Anne, sen ilk kez kaç yaşındayken bir telefona sahiptin?"

"Bilmem," dedi Ayşegül dudaklarını büzüp omzunu silkerken. Tam olarak hatırlamıyorum, ama on beşti galiba."

Ece istediği cevaba ulaşamayınca konunun akışını farklı bir yöne çekmeye karar verdi. "O zamanlar babamla tanışıyor muydunuz?"

Bakışlarını Efe'ye çevirip gülümsedi. "Evet, tanışıyorduk. Hatta çok iyi arkadaştık."

Efe, Ayşegül ona bakarken komik bir yüz ifadesine bürünüp, "Öyle miydik cidden? Pek hatırlayamadım da..." dedi imâyla.

Ayşegül onun bu haline gülüp, kafasını olumsuzca salladı. "İlk zamanlar pek değil ama sonra çok iyi arkadaş olmuştuk. Bak hatta Mert dayın sayesinde tanışmıştık, öncümüz oydu."

"Mert amcan," diye düzeltti Efe onu. "Mert dayın." diye karşılık verdi Ayşegül inatla üzerine bastırarak.

Ece kendi aklıyca olası bir laf dalaşının önüne geçmek için Vatan görevi yerine getirir gibi ayağa kalktı ve ikisinin arasında durup ellerini 'durun' anlamında kaldırarak tarafları susturdu.

"Mert dayım-amcam'lara ne zaman gideceğiz?" diye sordu birden. "Ne o, özledin mi?" dedi Ayşegül kızına gülerek bakarken. "Tabi ki özledim. Elif'i, Sedef'i, Yağmur teyzemi, Mert dayım-amcamı..."

"Aile 5 kişilikti sanki ha?" diye sorup tekrar gülerek bu kez eşine baktı Ayşegül.

Kız annesinin Can'ı kastettiğini biliyordu. Biraz düşünüp, "Can'ı özledim mi bilmiyorum. Bazen beni gıcık ediyor. Onu gördükten sonra özleyip özlemediğime karar vereceğim." diye cevapladı.

Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin