Multimedia: Tuğkan - "Sümbül"
Yorumlarınızı bekliyorum💕
✨✨✨
Olaylı dakikalardan sonra bir süredir bir birimize bakmadan ve konuşmadan oturmakta ısrarcıydık. Son sözümü söyledikten sonra yüzüne bakmayı fazla sürdüremeyip masaya geçiş yapmıştım.
Göz göze gelmemeye çalışsak da, içten içe ikimizin de nasıl gülümsediği barizdi. Halimiz komik miydi, ya da başka bir şey mi, bilmiyordum. Tek bildiğim Mertin bu gülüş ve bu kızarmışlıkla gereğinden fazla tatlı görünmesiydi.
Ortamdakı garip sessizliği bölüp, "Gitsek mi acaba?" diye teklif sundum.
Başını bana çevirmeden, "E-evet, bence de, gidelim, olur," diye cevap verip ayağa kalktı. Motora binerken çantamı, rahatsız etmesin diye motorun arka kısmına koyup kapağı kapattım ve yola koyulduk.
Evin yanına vardığımızda motoru yavaşça bir kenara park etti ve indim. Ona dönüp bir şeyler söylemek için dudaklarımı araladım, ama ne diyeceğimi bilemeden tekrar kapattım. Bir kaç saniye öylece durduk. Sonunda kelimeleri bir araya toparlayıp kısaca, "Hoşçakal," dedim ve hızla ordan uzaklaşmaya yeltendim. İkinci adımımda bana seslenip durmamı sağladı.
"Sen gerçek misin?" dedi sabahtan beri benim gibi tek kelime etmeyen Mert. Olanları algılayamamış gibi, "Hayır yani, tüm bunlar gerçekten oluyor mu? Hayalim ya da rüyam değilsin, yani, gerçeksin? Öyle mi?" diye sordu gerçekten bilmek istercesine.
"Sanırım öyle," dedim omzumu çekip gülerken. Motordan inip yanıma yaklaştı. Elleriyle yanaklarımı okşayıp saçlarıma dokundu, yüzündeki hayret bir türlü silinmiyordu.
Çocuklar gibi, tüm içtenliğiyle bir gülücük bıraktı. İnanamazca, ve mutluluğunu nasıl ifade edeceğini bilmezce. Şu çocuk, bunca yıllık hayatımda başıma gelmiş en güzel şeydi sanırım..
Şu an içinde kaç tane duyguyu aynı anda yaşadığını merak ettim. Yüzünde her türlü duyguya yer vardı.
Üçüncü bir zihin okuma vakası olarak, "Kendini benim yerime koy," dedi aklımdakı soruları yanıtlamak istercesine. "Yıllardır âşık olduğun kız, sana aşkını itiraf ediyor. Bunca zor bekleyişten sonra hayaline ulaşıyorsun, beklemene değiyor. Ne hissederdin?"
Gülümseyerek baktım ona. Tüm yüklerimden kurtulmuş gibi, rahatcasına. Kelimelerimi toparlayıp sordum, "Peki ya sen, aşka olan inancını, insanlara güvenini kaybetmiş biri olsaydın ve biri gelip seni kendine bu denli âşık etseydi, nasıl hissederdin?"
Delirmiş gibi, "Hala âşık diyor, âşık diyor!" diye bağırdı bir anda. "Allahım bu bir rüyaysa ne olur uyandırma, sonsuz uykuya dalayım hatta, sürebildiği kadar sürsün!"
Ellerimi avuçları arasına aldı. Okşadı parmaklarıyla. "Sen, cidden, gerçeksin!"
Duygu patlamalarımı içimde yaşayan biri olmasam, şu an Mert'den daha ilginç ve komik bir durumda olmam muhtemeldi. Duygularımı kontrol edebildiğim için (ya da öyle sanıyordum) şanslıydım.
Nihayet gözlerimi onunla buluşturunca gülümsedim, tam önünde dikilip, "Artık rüyalar bitti," dedim, gülümsemem genişledi, işaret parmağımı kalbinin olduğu yere bastırdım. "Gerçekten, tam anlamıyla, sana âşık oldum.."
Elini kalbinin üzerine koydu, derin nefes aldı. Sırıtması tekrar yüzündeki yerini alınca, "Sesini kaydedip zilyon kez dinleyesim var," dedi ve nefesini heyecanla verip, "Kanatlarım çıkıyor galiba, havalara uçacağım şimdi.." deyip gülmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
Short StoryKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.