-1 Hafta Önce-
Ilık rüzgarda savrulan saçlarının verdiği güzel hisle beraber gözlerini kapattı Türkiye. Sonunda ortak ülkeye dönebilmişti. Kardeşlerini üç gün önce görmesine rağmen hemen özlemiş ve ülkesinde olan bütün toplantıları erteleyip gelmişti. Yumduğu gözlerini açarak kırmızı arabanın bagajını açtı. Evdeki gürültüler dışarıya geliyordu. Konuşmaları dinlerken kıkırdıyor ve aldığı hediyeleri zarar vermeden bagajdan çıkarmaya çalışıyordu. Hiç duymadığı iki kişinin sesini duyunca elindeki sarı poşedi düşürdü Türkiye. Evde yabancı birileri mi vardı? Ama nasıl? O eve özel bir gün olmadığı sürece yabancı kimse giremezdi. Anormal bir şeyler olduğu kesindi.
Yere düşen poşedide alıp zar zor eve girdi Türkiye. Ev halkını görmesiyle elindeki bütün poşetler yere düştü. Kekeleyerek "Bunlar kim?" diye sordu Türkiye. Gülümseyen küçük kız, "Merhaba amca!" diye haykırdı. Azerbaycan kıkırdayarak "Nahçivan ve Karabağ'ı buraya getirmek istedim." deyip Karabağ ve Nahçivan'ın saçlarını okşadı. Gözleri yaşaran Türkiye, tek dizinin üstüne çöküp kollarını iki yana açtı. "Gelin bakalım canlarım!"
İki çocuk koşup Türkiye'ye sarıldı. Şaşkınlıkla "Amca sen çok güçlüsün değil mi? Babam öyle demişti." diyen Karabağ, Türkiye'nin kırmızı saçlarına dokunmaya başladı. Çoktan ağlamaya başlayan Türkiye, burnunu çekerek "Babanızdan güçlü olduğum kesin." deyip kıkırdadı. "Abi ya!" diye itiraz ederek kollarını göğüs hizasında kenetledi Azerbaycan. Kahkaha atan Özbekistan, tek kolunu Azerbaycan'ın omzuna koydu ve "Abi bu hayırsız var ya? Çocukları insanlara emanet etmiş. En iyisi sen bunu eşşek sudan gelinceye kadar döv." diyerek Türkiye'ye gaz verdi.
Elinde iki bardak sütle mutfaktan çıkan Güney Azerbaycan, "Özbek! Abimi rahat bırak!" diye bağırarak sütleri Nahçivan ve Karabağ'a verdi. Göz deviren Özbekistan, "Geldi abi kuzusu." diye mırıldanınca Güney Azerbaycan'dan yanıt gecikmedi. "Senden daha fazla onunla vakit geçirdim diye kıskanma." diyerek kıkırdadı. Öfkeyle ayağını yere vurarak "Bana bak ufaklık! Seni bir ayağımın altına alırsam görürsün!" diye bağırıp üst kata çıktı Özbekistan. Bıkkın bir yüz ifadesiyle elini yüzüne vuran Azerbaycan, "Kız kardeş şunu sinir etme. Sonra bana patlıyor gecenin bir yarısı!" diye haykırdı. Kıkırdayan Güney Azerbaycan, "Banane! Ben seviyorum onu sinir etmeyi." diyerek üst kata koştu.
Kahkaha atan Türkiye, "Burası baya şenlenmiş." diyerek valizini kapının kenarına koydu. Ardından iç çekti ve etrafa bakarken "Kıbrıs yok mu?" diye bir soru yöneltti. Türkiye'nin sorusuna Türkmenistan, "Yarın sabah gelecekmiş. Meclisini düzenliyor, biliyorsundur." diye cevap verdi. Başını sallayarak mırıldandı sadece Türkiye. Ardından bavulunu alıp üst kata doğru yol aldı.
Zamanında kurduğu büyük hayaliyle bu evi daha doğrusu malikaneyi yaptırmıştı. Bütün Türk milletlerini en azından bu ortak ülkede bir araya toplamayı düşünmüştü. Tamamen başaramasa da en azından kardeşleri ve kuzeni buradaydı. Kısmen kuzeni olanlar da buradaydı...
Odasına girdiğinde bavulunu yere yatırdı ve yere oturup bavulun fermuarını çekerek açtı. Gülümseyerek Girit ve Yunanistan ile çektirdiği fotoğrafları aldı. Komidinin üstündeki çerçeveleri alıp içindeki resimleri çıkardı ve yerine yeni fotoğrafları koydu. Eski fotoğrafları ise çekmecenin içine bıraktı. Anlaşılan o fotoğraflar baya bir süre çekmecede kalacaktı.
Çekmeceyi kapatacağı sırada "Sakın o çekmeceyi kapatma!" diye bağırma sesi duyunca irkilip kapıya baktı. İki yandan örülmüş kırmızı beyaz saçlarıyla gözleri dolmuş bir şekilde Türkiye'nin gözlerine bakıyordu küçük kız.
Türkiye çekmeceyi kapatmak için harekette bulunacağı sırada komidinin üzerinde duran çerçeveyi alıp yere fırlattı Kuzey Kıbrıs. Ayağa kalkan Türkiye, "Ne yaptığını sanıyorsun Kuzey Kıbrıs!?" diye bağırdı. Gülümseyerek kırılmış çerçeve camlarının içinden Girit, Türkiye ve Yunanistan'ın bulunduğu fotoğrafı alıp yırttı. Parçalara ayırdığı fotoğrafı yere atıp gülümseyerek "Nasılsın abiciğim?" diye sordu. Ağzı açık kalmış bir şekilde yerdeki yırtılmış fotoğrafa bakıyordu Türkiye. "Neden?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar Dünyası - Düşüş
Science Fiction"Size otuz yıl vermiştim." "Sadece iki yıl daha istiyoruz! Bu kadar gaddar olma!" diye bağırdı yaşlı adam. Yanındaki karısını arkasına saklayarak öfkeli gözlerle karşısındaki ölümsüz yaratığa baktı. Kıkırdayan yaratık "Olmaz~ Eğer yaşamanıza izin ve...