-33-

218 16 107
                                    

-Geçmiş-

Daha doğalı beş buçuk ay olmasına rağmen çok çabuk gelişiyordu Güney Kıbrıs. Tabii ki bu gelişme yıl sonunda bitecekti ve bir daha bu kadar hızlı gelişemeyecekti.

"Türkiye'nin kızı bile baba dedi! Hem de ebeveynlik töreninde! Sen neden benim adımı söylemiyorsun!?" diyen bağıran Yunanistan'ın kafasına elindeki çıngırağı vurdu Güney Kıbrıs. Sonra da kızgın bebek sesleri çıkardı.

"Hey! Kafam acıdı!" diye bağırdı Yunanistan. Buna karşın Güney Kıbrıs, ellerini ayaklarını sallayarak gülmeye başladı. "Seni afacan! Bütün gün bana eziyet ediyorsun! Kızdırıyorsun beni!"

"B-BAYBAY! K-KÖYÜ B-BAYBAY!" diye bağırarak oyuncaklarını Yunanistan'ın kafasına atmaya başlamıştı. Yunanistan, oyuncakların hepsini kenara koyup Güney Kıbrıs'ı kucağına aldı. "Ben mi barbarım? Ama ben senin annenim."

"AYYELEY GÜYLÜ OLUY!"

"Ben güçlü değil miyim? Seni koruyorum, halkımla aram çok iyi ekonomim de iyi. Yakında süper güç bile olurum."

"OYAMAYŞIN! ŞEY GÜYŞÜYŞÜN!"

"HAYIR! GÜÇLÜYÜM VE OLACAĞIM!"

"OYAMAYACAKSIN!"

-Şimdi-

"O benim ablam! Onu benden daha iyi kimse tanıyamaz!" diye bağırıp telefonu kapatarak yatağa fırlattı telefonu Güney Kıbrıs. "Kosova bugün uçağa biniyormuş." diyerek oturduğu yataktan ayaklarını salladı Kuzey Kıbrıs.

"Sen karşılarsın onu. Ben Mora yarımadasına gidiyorum." diyen Güney Kıbrıs'a "NE!?" diye bağırdı Kuzey Kıbrıs. "Ne demek Mora yarımadası!? Biz tarafsızız ayrıca orası savaş alanı!"

"Ablam en son oradaymış! Gidip bulacağım onu! Ayrıca askerlerle gitmiyorum. Sadece ablamı bulup geri geleceğim." diyerek deriden yapılma sırt çantasını alıp taktı. "Merak etme en fazla 1 hafta sonra dönerim."

-Geçmiş-

"Lütfen Kıbrıs, tak bu bilekliği." diyen Yunanistan'ı itip "O KIZLAR İÇİN! TAKMAM ONU! BENİ ZAYIF GÖSTERİR!" diye bağırdı. "TAMAM! Yeter ki bağırmayı bırak! Saat takar mısın?" diyen Yunanistan'a gülümseyerek başını salladı Güney Kıbrıs.

-Şimdi-

Etrafı aramaya başlayan Güney Kıbrıs, saatinden Yunanistan'ın en son nerede bulunduğunu bulmaya çalıştı ve başardı. Bu takip cihaz olayı gerçekten mantıklıydı.

Koşarak bulduğu konuma gitti. Kürek ve kabartı duran toprağı görünce "ABLA!" diye bağırıp kürekle kazmaya başladı. Yunanistan'ın baygın olduğu belliydi. Bu yüzden sağlam bulduğu ağaca bir halat bağlayıp halata tutunarak aşağı indi.

"ABLA ABLA! UYAN HADİ!" diyerek Yunanistan'ı sarstı. Uyanmayan Yunanistan uyandırmak için son bir çaresi kalmıştı. Çantasından incir sütünün bulunduğu şişeyi çıkarıp Yunanistan'a içirdi. Öksüren Yunanistan gözlerini hafifçe aralayıp bir şeyler mırıldandı.

"Merak etme abla güvendesin. Seni kurtarıyorum."

-

"O ŞEREFSİZE NASIL GÜVENİRSİN! KOSOVA'YI YANINDAN AYIRMAMALIYDIN!" diye bağıran Arnavutluk sinirle yumruk yaptığı elini havaya kaldırmıştı ki Türkiye, Arnavutluk'un elini tutup kolunu büktü. "HOP! YAVAŞ GEL! O elini kırar götüne sokarım! Sinirli olman Bosna Hersek'e vurabileceğin anlamına gelmez."

"Onun yüzünden Kosova Sırbistan'ın elinde!" diye bağıran Arnavutluk simsiyah kömür gözleriyle Bosna Hersek'e bakmaya devam etti. İç çeken Türkiye, Arnavutluk'un kolunu bırakıp Bosna Hersek'e sarıldı. "Görmüyor musun? Bosna Hersek de üzgün, kahroldu. Ayrıca Sırbistan'ın havadaki uçağı durdurup Kosova'yı kaçıracağı kimsenin aklına gelmedi. Ayrıca bu kadar önemsiyorsan Kosova'yı kendi yanına alabilirdin. Hatırlatayım Kosova'nın Kıbrıs adasına gönderilmesine ilk sen izin verdin sonra da asıl ebeveyni Sırbistan izin verdi."

"Sırbistan, Kosova'yı öldürecek! Benim minik Kosova'm ölecek! Nasıl bu kadar rahatsınız!?"

"RAHAT MIYIZ!? AĞLAMAKTAN BETER OLDUM! KOSOVA DOĞDUĞUNDAN BERİ BENİM YANIMDA! ŞİMDİ RAHAT OLAN BEN MİYİM!? O SIRP AŞAĞILIĞININ BÖYLE YAPACAĞINI BİLEMEZDİM! İLK DEFA ONUN VİCDANLI OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜM! ŞİMDİ BENI SUÇLAMA HAKKIN YOK! ÇÜNKÜ ONUN KIBRIS'A GİTMESİNİ BEN HİÇ İSTEMEDİM!"

"Tamam Bosna sakin ol. Sırbistan ne kadar şerefsiz olsa da bir çocuğa zarar vermez."

-

"Burası Kıbrıs değil!" diyen Kosova'nın yeleğinin düğmelerini ilikleyen Sırbistan "Evet değil. Burası güzeller güzeli Sırbistan toprakları." diye cevap verdi. "Beni öldürmen gerekmez mi?" diye soru yönelten Kosova, merakla gülen Sırbistan'a baktı.

"Seni öldürmem için bana karşı gelecek gücün olması gerek. Ama şu an sen bacak kadar boyunla bırak bana karşı gelmeyi daha kapının koluna bile uzanamazsın." diyerek Kosova'yla dalga geçti. "Ben ciddiyim! Beni öldürmen gerekmez mi?" diyerek sorusunu yineledi Kosova.

Sırbistan'ın yüzündeki şakacı tavır yok olmuştu. "Sence ben bir pislik miyim?" diye yöneltilen soruyla şaşırmıştı Kosova. "Evet? Sonuçta bir sürü katliam yaptın."

"İnsanlar yaptı. Türkiye nasıl gerçekten Yunanistan'dan nefret etmiyorsa ben de diğer milletlerden nefret etmiyorum. Yani olmamalarını isterim ama oldukları için onları öldürmek istemem."

"Neden beni kaçırdın o zaman?"

"Tehlikeden uzak tutmak için."

"Kıbrıs adasında olmam gerekmez mi o zaman?"

"Birkaç çocuk ülke Birleşmiş Milletler tarafından korunacak mı? Güldürme beni. Birleşmiş Milletler şu an Rusya'yı savaştan çekmeye çalışıyor. Eğer Rusya çekilirse Çin de çekilecek. Amerika da tek başına yapamayacağını anlayıp savaşı bırakacak."

"O zaman Birleşmiş Milletler, Konfederal Amerika'yı mı destekliyor?"

"Hayır. Amerika'yı destekliyor. Lakin Rusya ve Ukranya arasındaki çatışmada bir sürü insan ölüyor. Bu yüzden bu çatışma bitmek zorunda."

"Yani.."

"Evet. Kırım bağımsız olmak zorunda."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sırlar Dünyası - DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin