"Size otuz yıl vermiştim."
"Sadece iki yıl daha istiyoruz! Bu kadar gaddar olma!" diye bağırdı yaşlı adam. Yanındaki karısını arkasına saklayarak öfkeli gözlerle karşısındaki ölümsüz yaratığa baktı. Kıkırdayan yaratık "Olmaz~ Eğer yaşamanıza izin ve...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-Geçmiş-
"Çin Halk Cumhuriyeti. Bundan sonra sen kimseye acımayacaksın. En önemlisi kendi vatandaşın olacak. Hatta yeri geldiğinde onlara da acımayacaksın. Sovyetler Birliği yıkıldı. Sen ve Kuzey Kore kominizmintemsilcilerisiniz. Ama unutma ki bu dünyayı tek bir ülke yönetecek o da sen olmalısın." diyerek kaseti teybe koyup başlattı. Aynı deminki gibi sözler çıkıyordu. Birinin beynini yıkamak için kullanılan yöntemlerden biri sesle kişinin beynine empoze etmektir. Zaten daha öncesine bir sürü kayıt izleterek empoze etmişlerdi şimdi de sesle empoze ediyorlardı.
Zavallı Çin Halk Cumhuriyeti, karşı çıkamıyordu çünkü ne olduğundan habersizdi. Haberi olsa bile koskoca Sovyetler Birliği'nin durduramadığı bu beyin yıkamasına kendisi nasıl karşı koyabilirdi ki?
-
"S-su.." diye mırıldandı Çin. Masaya uzanmak için elini kaldırmıştı ki eline topuklu ayakkabıyla basılınca çığlık attı. Çığlığı bütün odada yankılanmasına rağmen elinin üstünde topuklu ayakkabılı kadın daha çok bastırarak "Yasak. Ya sözümüzü dinlersin ya da böyle kıvranırsın." dedi ses tonunda gram duygu barındırmadan.
"L-lütfen.." diye kekeleyen Çin, eline daha çok bastırılmasıyla yine çığlık attı.
-
"Çin? İyi misin yoldaşım?" diyen Rusya'ya bitkince bakan Çin, "Harikayım. Sana bir şey söyleyeyim mi? Artık güneş benim için doğacak." diyerek balkondan odaya geçti. Peşinden içeri geçen Rusya, "O ne demek oluyor Çin?" diye sorarak merakını belli etti.
"Yakında öğrenirsin."
-
"Çin beni korkutuyor Rusya. Lütfen bu dediğimi ciddiye al. Çin iyi değil." diyen Amerika'ya bakarak iç çekti Rusya. "Biliyorum Amerika. Çin delirdi. Duygularını, saygısını, kişiliğini hatta az kalsın geçende oğlunu da kaybediyordu."
"Kuzey Kore'yi mi!?"
Başını sallamakla yetinen Rusya, gözlerini yan taraftaki duvara sabitleyerek "Kuzey Kore, 'Annem ölmüş, yerine bir canavar gelmiş.' dedi Çin için." dedi.
"Durum o kadar mı kötü? Tayvan bir şey yapamaz mı? Her ne kadar Çin'i sevmese de kardeşler."
"Bilerek yapmıyor. Gücün sorumluluklarını ya bilir ya da güç içinde boğularak ölür, demekten başka bir şey yapmıyor."
-Şimdi-
"Efendim," diyen askere eliyle gel işareti yapan Çin, fincandaki çayından bir yudum alıp fincanı elleriyle kavradı. "Her şey hazır mı?"