-26-

264 20 146
                                    

⚠️UYARI⚠️UYARI⚠️UYARI⚠️UYARI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⚠️UYARI⚠️UYARI⚠️UYARI⚠️UYARI

Eğer ki Arap savunuculuğu, "Filistin zulme uğriye! Sen yahudileri destekliyon! Sen nasıl müslümansın!?" ve ya da müslüman kardeşlerimiz onlar onlarla iyi olmalıyız diyerek bana karşı ve ya kitaba karşı en ufak hakaret ve küfür de acımam! Açıkça söylüyorum. Küfür bile ederim o kişiye!

⚠️UYARI⚠️UYARI⚠️UYARI⚠️UYARI

"İlerideki köye ateş edeceksiniz Arabistan." diyen Konfederal Amerika'yı dinleyerek uçağı köyün üstüne uçurdu. Tam ateş edecekken aşağıdan bir çocuğun uçağı işaret ederek ağlamaya başlamasını ve annesine sarılmasını gördü. Orta yaştaki kadın çocuğu kendine iyice yaklaştırıp sıkıca sarılarak uçağa ölmemek için yalvaran gözlerle baktı.

O masum insanların savaşla bir alakası yoktu. Hükümetlerin aç gözlülüğü o insanların canlarından önemli değildi. Onlar sadece hayatlarını devam ettirmeye ve mutlu olmaya çalışıyorlardı. Tek amaçları huzurlu bir hayat sürmekti. Savaş onlar için sadece bu huzuru yok eden silahlardı.

O insanların ne silahı ne de gücü vardı askerlere karşı koyabilecek. O kadın tek başına oğlunu büyütmeye çalışan bir anneydi. Arkasındaki yaşlı adam da o kadına destek olan bir babaydı. Hükümetler savaş kötü bitse de ganimetle ayrılacakken bu insanlar belki çocuklarını belki hayatlarını belki de umutlarını verecekti savaşa. Bir daha da bunlara sahip olamayacaktılar.

Bir baba tekrardan o kızına sahip olamayacaktı. Bir çocuk evlatlık olarak alındığı ailede bile kendi annesini akrabalarını arayacaktı. Bir kız çocuğunun başına bu savaşta her şey gelebilirdi. Daha kadın bir ülke bile kendini koruyamazken bir kız çocuğu, elinde silahlar olan pislik insanlara karşı kendisini nasıl müdafa edebilirdi ki?

Yaşlı, kadın, çocuk demeden herkesin canının alınacağı bu savaşta taciz, şiddet, yaralanmalar bir ödül bile olabilirdi o kişiler için. Hatay'ın nasıl bombalandığına şahit olmuştu Arabistan. Patlayan yerdeki insanların hiçbir parçası bulunmuyordu. İnsanların kolu, bacağı, başı farklı yerlerde oluyordu.

Şu an Filistin'in istediği intikam açlığını Türkiye çok rahat bastırmıştı. Türkiye o kadar ölüme rağmen yine de sivillere zarar vermeyi reddedip asker üslerine saldırı düzenlemiş ve Akdeniz'de ne kadar gemi varsa çoğunu batırmıştı. Geriye kalanlar ise Rus ve Yunan donanmaları sayesinde Akdeniz'in sıcak sularına batmıştı. 

Bu canlar onlara Allah'ın bir emaneti değil miydi? Kur'an'da bile kadınlar erkeklere bir emanet iken Arabistan, sadece daha fazla para ve toprak için bu masum insanlara Allah tarafından emanet edilmiş canı nasıl alırdı? Bu Allah'a karşı gelmek olmaz mıydı? Ne zaman birinin hayatını etkilemek istedi ki? O sadece kendi kendine yaşamak kimseyle kötü olmamak istiyordu.

"Hayır." diye fısıldadı yanaklarından yaşlar süzülürken. Mikrafonun diğer tarafından Filistin "Anlamadım Arabistan. Tekrar söyler misin?" diye sordu. Sıkıca kumandayı tutup köyden uzaklaştırmaya başladı. "KONFEDERAL ASKERLERİNİ BİLMEM AMA HİÇ BİR ARAP MENSUBU ASKER SİVİLLERE SALDIRMAYACAK! BU KÖYDEN BİR ÇİÇEĞE BİLE ZARAR VERİRSENİZ HEPİNİZİ GEBERTİRİM! GERİ DÖNÜYORUZ!"

"Seni dinleyecek değiliz! İsrail'in bana yaptıkları yanına kâr kalmayacak! Bütün Filistin askerleri! Saldırın! Acımayın!"

-

"O MASUM İNSANLARI NİYE ÖLDÜRDÜN!?"

"O DA BENİM HALKIMI ÖLDÜRÜYORDU!"

"O ONUN GÜNAHI! AYNI GÜNAHA ORTAK OLMAMAMIZ LAZIMDI!"

"TABİİ YA! SEN HER ŞEYİ SAT AMERİKALARA KÖPEKLİK YAP! AMA YİNE DE HEP SUÇLU BEN OLAYIM!"

"SEN KENDİNİ SATTIN FİLİSTİN! YÜZ KARASISIN! SEN MÜSLÜMANLIĞINI SATTIN! KUDÜS'ÜN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU BİLE BİLE SATTIN! Bu konuda beni eleştiremezsin!"

Dolmuş gözlerini silen Filistin, "Konfederal devletine senin idam kararını verdirtti. Geberip gideceksin. Artık cehennemde İsrail ile karşılıklı sohbet edersiniz." diyerek yürümeye başladı. Lakin Arabistan'ın "Bir dakika İsrail ne alaka?" diye sormasıyla durup başını ona çevirdi Filistin. Hafif gülümsedi. "O kadın ve çocuğu korumaya çalıştı ve cezasını aldı. Aynı senin alacağın gibi."

-

"Hey Japonya! Arabistan ihanet etti." diyerek odaya giren Konfederal Amerika, Japonya'nın elindeki fotoğrafı görünce kaşlarını çatıp öfkeyle haykırdı. "VER O FOTOĞRAFI HEMEN!"

"Asla olmaz!" diyerek Konfederal Amerika'dan kaçmaya başladı Japonya. Lakin karşısına birden çıkan Britanya, onu kolundan sıkıca tutmuş ve mavi gözlerini ona dikmişti. "Ver fotoğrafı. Yoksa burada sana dört yüz volt elektrik vererek seni annene kavuştururum."

"Hayır vermem!- Agh! Canımı acıtıyorsun bırak!-"

Diye bağrışan Japonya, Britanya tarafından elektrikle çarpılıp dizlerinin üstüne düşmüştü. Yere düşen fotoğrafı alıp inceleyen Konfederal Amerika, "Nerede bu?" diye bir soru yöneltti göz yaşları akmaya başlamış Japonya'ya.

"Asla bulamayacağın bir yerde. Ber o fotoğrafı geri lütfen."

"Bundan bize zarar gelir mi?"

"Hayır. Daha yeni yapıldı. İnsan yok. Lütfen ver fotoğrafı. O tek fotoğraf. Amerika kullanmaz onu yemin ederim."

"Eğer ki kullanırsa seni gebertmekten beter ederim! Anladın mı!?" diyerek fotoğrafı parçalara ayırıp Britanya İmparatorluğu'yla beraber odadan çıktı. Fotoğraf parçalarını alıp hıçkırarak ağlamaya başlayan Japonya, "MİNİĞİM!" diye haykırdı.

-

"İyi misin İsrail?" diye soran Türkiye, Azerbaycan'a bakarak "Uyuyor mu?" diye fısıldadı. Başını sallayan Azerbaycan, "Gürcistan birkaç şey koklattı uyudu. Yoksa bütün odayı inletiyordu çığlıklarıyla." diyerek İsrail'in saçlarını okşadı.

Duvara yaslanmış olan Polonya, "Zor." diye fısıldadı. Ardından duvardan ayrılıp Türkiye'nin yanına yavaşça yürüdü. "Aynı acıyı tekrar yaşamak zor."

Kıkırdayan Türkiye, "Sen nereden bileceksin Polonya? Sen halkın işkence edilirken Nazi ve Sovyet ile rahatça oturuyordun." diyerek odadan çıktı. "Tuhaf ve sinsisin Polonya. Amacın anlaşılmıyor değil. Herkes çok iyi anlıyor seni kurwa." diyerek güldü Azerbaycan.

"Laflarına dikkat et!"

"Yerinde olsam ona bağırmazdım! Her ne kadar Azerbaycan'dan nefret etsem de onun gibi dürüst birine senin gibi aşağılık bağıramaz." diyerek Gürcistan'la beraber odaya girdi Ermenistan. "Defol buradan Polonya. Senin yerin burası değil." diyen Gürcistan, Polonya'yı kolundan tutup odadan atarak kapıyı kapattı.

"O iyi mi gerçekten?" diye soran Ermenistan, eğilerek İsrail'in yüzünü inceleyecekti ki İsrail onun yüzüne yumruğu yapıştırmıştı. "Uzak durun benden!" diye bağıran İsrail, doğrulup geri çekildi. "İsrail sakin ol. Bak benim Azerbaycan. Lütfen sakin ol. Seni koruyoruz, zarar vermiyoruz." diyen Azerbaycan İsrail'i geri yatırdı.

"Bir sürü insan öldü! Hepsi onlar yüzünden! Halkımı öldürüyorlar! Aç gözlü köpekler!" diye haykıran İsrail, göz yaşlarının yanaklarından süzülmesine izin vererek hıçkırdı.

"Sakin ol. Türkiye ve Yunanistan senin topraklarını koruyacak."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sırlar Dünyası - DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin