"Size otuz yıl vermiştim."
"Sadece iki yıl daha istiyoruz! Bu kadar gaddar olma!" diye bağırdı yaşlı adam. Yanındaki karısını arkasına saklayarak öfkeli gözlerle karşısındaki ölümsüz yaratığa baktı. Kıkırdayan yaratık "Olmaz~ Eğer yaşamanıza izin ve...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-Geçmiş-
"Ne o surat Sincan? Yoksa beğenmedin mi anlaşmayı?" diyerek sinir bozucu bir kahkaha attı Çin. "Ne sandın? Sana o bölgeyi tamamen vereceğimi mi? Köpekler her zaman önüne atılanla yetinmeli unutma. Dua et belki kabul olur. Hoş senin duaların kabul olsaydı benim başıma gelmeyen kalmazdı di mi?" diyerek Doğu Türkistan'ın örülü saçını tutup çekti. "Cevap ver lan! Ya da verme imzala şu kağıdı! Seninle uğraştığım yetti artık!"
Kalemi alıp imzaladı kağıdı Doğu Türkistan. Tebessüm etti. "Sen bu anlaşmayı yapmak istemesen de oralar benim olacaktı. Ve sen reddetmeye çalışsan da o kalan yerler benim. Alacağım onları sende-"
Karnına yediği tekmeyle sandalyeden düşmüştü Doğu Türkistan. "SENİ GEBERTİRİM ACİZ KÖPEK!" diye bağıran Çin, bu sefer daha sert bir tekme atmıştı. "KURTULAMAYACAK MIYIM BEN SENDEN!? SENİN YÜZÜNDEN ÖLÜM TEHDİDİ ALMAK ZORUNDA MIYIM!?"
-Şimdi-
"KIZIM TEHLİKEDE DİYORUM! O VAHŞİ ADAMIN OĞLU YA KIZIMIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLACAK YA DA KIZIMI ÖLDÜREN OLACAK DİYORUM NİYE ANLAMIYORSUN!?" diye bağıran Qing Hanedanlığı'nı omuzlarından bastırarak yere oturtturdu Komisyon. "Hatırlatma yapayayım ben size sormuştum bunu. Sizde net cevabınızı vermiştiniz. O yüzden karışmayacağım genç ülkelerin arasında olana."
Ağlamaya başlayan Qing Hanedanlığı, "BÖYLE OLACAĞINI BİLSEYDİM KARIŞMANI İSTERDİM!" diyerek yumruk yaptığı ellerini toprağa vurdu. Topraktan dikenli yabani otlar çıkmaya başlayınca ağaca yaslanmış izleyen Osmanlı, kahkaha atarak "Zavallı çinli. Eminim ki oğlum kızının meftasını güzelce koyacak toprağa hiç merak etme. Çok güzel bir incir ağacının altına gömer." dedi.
Qing Hanedanlığı "Gebertirim lan seni! Bu sefer bir el parmağını bile bulamazlar! Şerefsiz!" diye bağırınca Osmanlı daha çok güldü. Göz deviren Komisyon, Osmanlı'ya bakarak "Madem kaşınıyorsun o zaman git bu haberi sen ver Buhara'ya. Kızını buraya getireceğim yakında." dediğinde Osmanlı'nın yüz ifadesi ciddileşip doğruldu. "N-ne demek bu? Özbek'e bir şey mi oldu?"
"Hayır o iyi. Diğerini getireceğim. Afganistan onu öldürdü. Ölüm şekli pek iyi değil haberin olsun."
"Demek o yüzden bir süredir Venedik'in her istediğini yapıyordu Buhara. Kızına ulaşamadığı için. Eyvahlar olsun! Kıyametin âlâsı burada kopacak!"
-------- "HAİNSİN SEN! ANLAŞMAYA İHANET ETTİN!" diye bağıran Çin'e helikopterden gülümsedi Doğu Türkistan. "En başta istediğim olsaydı ve beni küçümsemeseydin böyle olmazdı. Eğer 30 saniye içinde o mühimmat deposu ve karargâhın boşalma emrini vermezsen olacaklar benim sorumluluğum değil."
"Yoksa?"
"29.. 28.. Yoksa patlayacak oradaki silahlar ve içindeki insanlar. 26.. 25.."
