-36-

238 16 158
                                    

"Ee ne diyordum en son?" diyerek önündeki eti kesmeye başladı Konfederal Amerika

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ee ne diyordum en son?" diyerek önündeki eti kesmeye başladı Konfederal Amerika. "Heh! Hatırladım! Siz ülkelerin şu saçma aile takıntısı!" diyerek küçük parçaya ayırdığı etten bir parçayı ağzına atıp "Lokum gibi." diye mırıldandı.

"Neyse konumuza dönelim. Siz ülkeler bu aile olayına neden bu kadar takıntılısınız ki? Siz ülkesiniz halkınız mutlu olduktan sonra ister annen baban kardeşin olsun ister yanlız ol ne fark eder? Mesela şahsen ben bu konuları saçma bulurum. Çünkü.."

"Çünkü sen tam bir ruh hastasısın." diyerek Konfederal Amerika'nın karşısında oturduğu sandalyeden kalktı Moğolistan. "Amacın ve ya isteğin ne bilmiyorum ama kötü haber ben Doğu Türkistan ile çoktan anlaşma yapıp onlara yardım sağlayacağımı söyledim."

"Yani Tibet önemsiz mi senin için?" diyen Konfederal Amerika şüpheyle Moğolistan'a bakıyordu. Kahkaha atan Moğolistan, masaya tekme atarak devirdi. "Gerektiğinde elbet bana düşen payımı alacağım. Lakin şu an susmam ve yardım etmem gerekli. Ayrıca Türk ülkelerine bir garezim yok. Onlara zarar vermem."

"Aptalsın. Onlar seni bir kaşık suda boğmak için saniyeleri sayıyor."

"Bu onların şerefsizliği olurdu öyle olsaydı. Ama ne yazık ki öyle değil. Şimdi defol buradan."

"Pişman olacaksın."

Moğolistan "Zırvalayacak mısın daha? Yoksa gidecek misin?" demesiyle ayağa kalktı Konfederal Amerika. "Pişman olduğunda sana yardım eden olmayacağım." diyerek odadan çıktı.

-Geçmiş-

"Hadi İngiltere! Mızmızlanma da beni takip et!" diyerek Birleşik Krallık'ın kolunu çekiştiriyordu. "Fransa lütfen yavaş ol birtanem." diyerek Fransa'yı takip eden Birleşik Krallık, etrafına bakınıyordu bir yandan. "Nereye gidiyoruz?"

"Sürprizime!" diyerek sarmaşıkları iki yana ayırdı. "Geç hadi." deyince Birleşik Krallık yavaşça geçti. Fransa da arkasından geçti.

"Fransa.. B-burası çok güzel... Ne diyeceğimi bilmiyorum." diyen Birleşik Krallık, büyülenmişçesine etrafa bakıyordu. Ağaçların dalları sarı ışıklarla süslenmiş ve noel süsleri asılmıştı. Çam ağacının üstündeki kozalaklar kırmızı yeşil renklerinde boyanıp desenler çizilmişti. Çam ağacına hiç zarar verilmemişti. Ne kökünden sökülmüştü ne de ağaca bir şey yapılmıştı. Sadece süsler takılmıştı. Hatta bazı çam ağaçlarında sincaplar ve kuşlar için kırmızı yeşil beyaz renkleriyle ve kar tane deseniyle süslü minik evler vardı.

Kuşlar ötüşüyordu. Sincaplar ise ağaçlarda dolanıyordu. Yağan karla beraber etraftaki hava daha da güzel olmuştu. Çam ağaçlarının altındaki paketler rengârenkti.

"Beğenmene çok sevindim hayatım. Aslında ailecek burada vakit geçiririz bu akşam diye düşünmüştüm. Hepinizi Paris'te bu güzel havada ağırlamak çok güzel olacaktı. Lakin Türkiye davet etti ve çocuklar şu an orada. En azından ikimiz bu güzel hazırlığı gördük ya çok mutluyum." diyen Fransa'yı belinden tutup kendine çeken Birleşik Krallık, Fransa'nın dudağının kenarına küçük bir öpücük kondurarak "Sana söz veriyorum. Gelecek yıl burayı beraber hazırlayıp ailemizle yeni yıla gireceğiz." dedi. Ardından tek elinden tutup döndürdü. "Biraz geç kalsak Türkiye'ye ayıp olmaz bence." diyerek Birleşik Krallık, Fransa'yla dans etmeye başladı.

-Şimdi-

"Üzülme Birleşik Krallık, Fransa'yla elbet barışırsın." diyen İspanya, üzüntüyle bilgisayardaki üzgün Birleşik Krallık'a baktı. "B-birleşik Krallık benim kapatmam gerekli. Sen sıkma canını. Hem istersen gidip şimdi de barışabilirsin. Duyduğuma göre Fransa, Kanada'nın evinde kalıyormuş. G-görüşürüz!" diyerek aceleyle kapattı bilgisayarı.

"Baba? Yine mi İspanya'yla dertleştin? Hadi ama o benim şu an düşmanım. Ayrıca Cebelitarık boğazında hep gemileri var. Hem beni hem de Türkiye'yi engelliyor." diyerek koltukta oturan Birleşik Krallık'a arkadan sarıldı Amerika. "Üzülme annemle barışacaksın."

Birleşik Krallık "Onu affetmek istiyorum ama affedersem Almanya'ya ihanet etmiş gibi olacağım. Almanya beni hep dinledi. Hem de hiçbir çıkarı olmadan." deyince Amerika kahkaha atmaya başladı. "Aslında çıkarı vardı. İçki arkadaşı arıyordu en yakınında ve görüşmesinde bir sorun olmayacak kişi sen olduğun için seni dinledi."

"Amerika!"

"Anladım dostlarına laf söyletmiyorsun baba."

"Bir savaştasın. Rahat olmayı, her şeyi şakaya vurmayı ve sanki hiç ölme durumun yokmuş gibi davranmayı bırak."

"Baba savaşı kazanırsam ne olur?"

"Daha güçlenirsin belki de Meksika topraklarına kadar senin olur."

"Peki ya kaybedersem?"

"Ölebilirsin ya da birinin kontrolünde yaşarsın. Bir dakika neden soruyorsun şimdi bunu?"

"Görüyor musun sadece iki seçeneğim var. Ya kazanırım ya kaybederim. Peki ya ikisi de olmazsa?"

"Amerika ne geçiyor o lanet aklından!?"

"Ne kazanacağım ne kaybedeceğim. Baba dünya yeterince harap oldu iç savaşlardan. Bu dünya savaşı kimseye yarar sağlamayacak. O yüzden bu savaşı fazla uzatmadan kesin bir sonuçla kimsenin kazanamayacağı kimsenin kaybetmeyeceği şekilde bitireceğim. Tabii bazı ülkeler kayıp yaşayacak ama o kayıptan yarar sağlayanlar olmayacak."

"Yani Azerbaycanlar birleşmeyecek mi?"

"Zaman ne gösterirse babacığım. Bu arada bugün Aralık'ın yirmi dördü! Yarın noel! Ben evde olmam büyük ihtimalle ama sen bodrumdaki eşyalarla evi süsleyebilirsin baba!"

"Amerika insanı delirtirsin sen. Bazen Kanada seni nasıl anlıyor merak ediyorum."

Medya: Hangi taraf yakışıklı sizce? Bence her iki taraf ama seçim yapmak gerekse Çin tarafı daha yakışıklı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Hangi taraf yakışıklı sizce? Bence her iki taraf ama seçim yapmak gerekse Çin tarafı daha yakışıklı.

Sırlar Dünyası - DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin