Mermer şehir lakaplı Akşakabat'a ayak basan Rusya, uşhankasını ve atkısını düzeltip meclis binasına yürümeye başladı. Göz devirerek içinden "Moskova da bu kadar beyaz olsa ben de beyazdan nefret ederdim. Ülkenin bütün mermerini buraya harcamışlar herhalde." diye geçirdi. Buraya turist sıfatıyla geldiği için boynunu ve saçlarını iyice kapatmıştı. Aksi takdirde ülkenin Cumhurbaşkanı Türkmenistan Cumhuriyeti tarafından ilk saniyede sınır dışı edilmesi mümkündü.
Lakin sorması gereken önemli bir şey vardı. Bir haftadır bulamadığını Türkmenistan çok rahatlıkla bulabilirdi. Bunu biliyordu. Zamanında küçücük haliyle bile Osmanlı İmparatorluğu'na fikirler vermiş olan Türkmenistan şu an bir ülkeyi kolayca bulabilir hatta sicilini bile on saniyede çıkarabilirdi.
Derin nefes alan Rusya, meclis binasının kapısına bakıp ellerini yumruk yaparak sıktı. Ya şimdi içeri girecekti ya da tekrar ülkesindeki evinde bir taraflara koşturarak delirme noktasına gelecek ve lanetler okuyacaktı.
Elindeki belgeleri düşürmeme çabasında olan genç kız, "Kapıyı tutar mısınız? Lütfen!" diyerek hızlıca yürümeye çalışıyordu. İrkilen Rusya, kapıyı açtı ve tutarak kenara çekildi. Genç kız birkaç kez teşekkür ettikten sonra hızlıca meclis binasına girdi. İç çeken Rusya, başka çaresi olmadığını anlayarak meclis binasına adımını attı. Cımhurbaşkanı odasına daha önce gelmişti lakin Türkmenistan'ın orada olmasından şüpheciydi.
Koridorda yürümeye devam ederken bir kız çocuğunun sesini ve Türkmenistan'ın kıkırdamalarını duydu. Yüzünde oluşan tebessümle sesin geldiği odaya doğru yürüdü. Aralık olan kapıdan içeri sessizce baktı.
Peçeteyle Cemre'nin burnunu silen Türkmenistan, kıkırdayarak hasta olan Cemre'yi dinliyordu. Küçük kız elinde Türkmenistan için önemli olan belgeleri havaya kaldırıp masaya bırakıyordu ikide bir. Belgelere zarar vermemesi gerektiğini bildiği için Türkmenistan çok rahat davranıyordu.
Cemre bütün belgeleri havaya atıp "Ondan sonra böyle her yere saçıldı kalemlerim! Ama bana yardım etti toplamakta." diyerek gülümsedi. Cemre gibi gülümseyen Türkmenistan, Cemren'in saçlarını okşadı. "Arkadaş edinmen ve onlarla iyi anlaşman harika Cemre'm."
"Merhaba!" diye haykırarak odaya girdi Rusya. Rusya'ya bakmadan "Hoşgeldiniz." diyen Türkmenistan yere dağılmış olan belgeleri topluyordu. Cemre de ona yardımcı olmak için masayı düzeltiyordu.
Rusya da yardım etmek istemişti ve şans ondan yanaydı. Yine. Ayağının ucundaki kağıtları aldı ve yere çömelmiş olan Türkmenistan'a uzattı. "Buyur siyah gül."
"Rus!?" diye haykıran Türkmenistan, kaşlarını çatarak Rusya'nın elinden belgeyi aldı ve diğer belgelerle beraber masaya bıraktı. "Ne işin var burada?"
Rusya bir bahaneler uydurmaya başlayacaktı ki Cemre yüksek bir sesle hapşırınca Türkmenistan dikkatini Cemre'ye vermişti. Peçete uzatarak "İyi misin kızım?" diye sordu. Başını sallayarak onaylayan Cemre, Rusya'nın tişörtünün içinden çıkmış olan Komutan İnek'i işaret ederek "Kedilere alerjim var." dedi.
Rusya başını eğip Komutan İnek'in başını öptü. Göz deviren Türkmenistan kediyi boynundan tutup kapının önüne koydu. "Cemre hapşırsın istemiyorum." Rusya hızlıca atılıp Komutan İnek'i kucağına aldı. "Hey! O bücür yüzünden Rus Askeri Kuvvetler Komutanı İnek'i kapıya koyamazsın!"
"Kızım hakkında düzgün konuş alkolik ayı!" diye bağıran Türkmenistan, eline ilk geçen dosyayı Rusya'nın kafasına vurdu. Acıyla bağıran Rusya, "Manyak mısın be!?" diye haykırdı. Dosyayı Rusya'nın yüzüne çarparak "Evet! Manyağım var mı bir diyeceğin!?" diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırlar Dünyası - Düşüş
Science Fiction"Size otuz yıl vermiştim." "Sadece iki yıl daha istiyoruz! Bu kadar gaddar olma!" diye bağırdı yaşlı adam. Yanındaki karısını arkasına saklayarak öfkeli gözlerle karşısındaki ölümsüz yaratığa baktı. Kıkırdayan yaratık "Olmaz~ Eğer yaşamanıza izin ve...