-21-

289 16 141
                                    

"Türkmen! Hayır dedim sana! Gitmeyeceksin!" diye bağıran Pakistan'ın tiz sesinden rahatsız olmuş olan Türkmenistan, telsizi biraz uzaklaştırıp "Ciyaklama Kista. Hemen geri geleceğim endişelenecek bir şey yok." dedi.

İç çeken Pakistan son kez şansını demek için "Türkmen lütfen yapma." dedi. "Merak etme Kista. Hemen o karargâha bakıp geleceğim." diyerek Pakistan'ı sakinleştirmeye çalıştı Türkmenistan. "Peki ama telsizini açık tut. Tamam mı?" diye soran Pakistan'ın tekrar konuşmasına izin vermeden "Şu an kapatmam gerekli Kista. Söz veriyorum hemen geleceğim." deyip kapattı.

Ardından yanındaki askere dönüp "Aracı hazır tut. Ben geldiğimde bir saniye bile beklemeden gideceğiz." diye tembihleyerek jipten indi. Askerin "Siz nasıl isterseniz efendim." demesini duyar duymaz gülümseyerek hızlıca koşmaya başladı.

Birkaç çalılığın arasına saklanarak çalılıkların arasına fotoğraf makinesini saklayıp fotoğraf çekmeye başladı. İlk defa boyu bir işe yaradığı için şükretmişti.

"Bu kadarı yeterlidir Rusya'ya ve Amerika'ya." diyerek eğilmiş bir halde çalılıkların arasından çıktı. Lakin bastığı dal yüzünden kendini belli etmişti. Dudağını ısırdı ve "Şansıma sıçayım." diye mırıldanarak var gücüyle koşmaya başladı. Arkasından gelen silah sesleri yüzünden belinden tabancasını çıkarıp sıkıca tuttu. "Sapasağlam bir döneyim sana teşekkür edeceğim abi."

-Dün-

"Al şu silahı." diyerek Türkmenistan'ın eline bir tabanca tutuşturdu. "Ama abi bu silah senin için çok önemli. Asla yanından ayırmazsın." diyen Türkmenistan, bir silaha bir Türkiye'ye bakıyordu. "İyi işte bundan sonra sen yanından ayırma. Bu silahı darbede kullandım sende düşmanlara sık aynı benim yaptığım gibi."

"Nasıl istersen abiciğim. Ama geri alacaksın ona göre."

"Bakarız. Hadi çok konuşma da bana sarma getir."

"Lahana var ama."

"Beyaz mı kara mı?"

"Ne fark ediyor senin için? Her türlü yemeyecek misin?"

"Yiyeceğim."

"Puştluğuna soruyor o!" diyerek araya giren Doğu Türkistan, kolunu Türkmenistan'ın omzuna atıp yanağını sıktı. Acıyla ciyaklayıp yanağını ovuşturan Türkmenistan, "Abi ya! Kaç kere diyeceğim yapma diye!" cırladı. "Çok konuşma. Çok konuşma. Git ne varsa getir yanına da ayran ve ya ne içecek varsa onu getir."

"Emredersiniz paşam(!)" diyerek Doğu Türkistan'ın karnına dirseğini geçirdi. "Gelin yardım edin! Babanızın uşağı yok burada!"

"Yoo var. Bak sen babamın uşağısın."

"YA SABIR!"

-Şimdi-

Askerin "Efendim, kolunuz." demesiyle kanayan kolunu inceleyerek "Sanırım kurşun sıyırmış. Fark etmedim." diye mırıldanarak boynundaki atkıyı çıkarıp koluna sardı.

"Efendim, iyi misiniz? Bilgi toplayacağınız için çok mutluydunuz? Yoksa işler istediğiniz gibi gitmedi mi?" diye soran askerin yüzüne acı bir tebessümle bakan Türkmenistan, başını cama yaslayarak "Babanla aran nasıldı?" diye bir soru yöneltti.

"Biz özel yetişmiş askerleriz efendim. Bizim ailemiz olmaz, olamaz. Biyolojik anne ve babamı bilmiyorum. Araştırmama izin de vermediler. Zaten çoktan ölmüşlerdir. Bizim gibilerin ailesi ya devlette görevlidir ya da çoktan ölmüşlerdir."

Sırlar Dünyası - DüşüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin