52. Bölüm

98 7 2
                                    

İyi okumalar :)

Şura Sakman

Adliye koridorunda davasını üstlendiğim küçük kızı ve ailesini bekliyordum. Yanıma gelen aileye baktım. Hemen ortalarında başı yerde korkak adımlar atan küçük kızla geliyorlardı. "Biz Deren'in ailesiyiz. Böyle birşeye hiç gerek yoktu. Ailemizi iki paralık etti. Biz evden çıkamıyoruz buraya zar zor geldik. Bir an önce halledin" dedi sanırım babasıydı. "Bu düşüncelerinizi doğru bulmuyorum beyefendi. Deren'in veya sizin utanmanız gerekmez. Bunları yapanlar utanmalı" deyip. Yere çömelip Deren'in ellerini tuttum. "Merhaba tatlım. Ben Şura" dedim. "O konuşamaz" dedi annesi. Kızının bu durumunu umursamıyordu. Suçluyu çoktan kılmışlardı.

"Kusura bakmayın avukat hanım. Eğer bu küçük orospu kuyruk sallamasaydı Celal'e o böyle birşey yapmazdı hem pişmandı bizden özür diledi" dedi kadın. "Siz nasıl böyle düşünürsünüz. O sizin kızınız. Hem nasıl kandınız kızınıza nasıl böyle itham edersiniz? Bir özür pişmanlık eskiyi geriye getirir mi bu kızın hayallerini o karanlıktan çıkarır mı. O o" sözlerime ben devam edemezken onlar bi kuru söze kanmışlardı. Ismimizin okunması ile mahkeme salonuna girdik.

Karşım da takım elbiseli yeni tıraşlı olduğu belli olan davayı umursamayan halinden memnun Celal Toköz vardı. Arada yanımda oturan kıza bakıp arsızca gülüyordu. "Evet avukat kızım seni dinliyoruz" dedi hakim. "Hakim bey küçük bir kız çocuğunun hayatı söz konusu. Önümdeki dosyalarda gördüğüm üzere bu dava bir çok kez sonuçlanamadan kapanmış" dedim.
"Deren Yılmaz daha on dört yaşında dilsiz ve onlar için ozel bir okulda sekizinci sınıf öğrencisi" dedim. Önümdeki dosyadan bir günlük bir kac fotoğrafı hakime gönderdim. "Bir o kadar masum ve tertemiz hayallere sahip bir kız çocuğu. Abisinin arkadaşı Celal Toköz tarafından cinsel istismara uğruyor ve karşınızda gördünüz her bir hayaline veda ediyor.

Dışına konuşamadığı için yaşadıklarını resime ve yazılara döküyor size sunduğum günlüğün son sayfalarında yaşadıklarını anlatıyor" dedim. "Bakın bu yaşadıklarını anlatmak o kadar zor ki ben kelimelere dökemiyorum. Rızası yok istemiyor üstelik aralarında bir husumet yok. Bu kız daha on dört yaşında ve bu adam onun suskunluğunu kullandı. Karşınıza delilerimi sundum. Evet birşeyler geri gelmez o gün geri gelmez ama bir kız çocuğumuzun sesi olabiliriz" dedim.

Konusmaya devam edecekken beni durdurup karşı tarafa söz verdi. "Müvekkilim pişman olduğunu bir öncekiler de olduğu gibi tekrardan beyan ediyor. Durdurulmadığını engellenmediğini de ifadesinde belirtti. Sarhoştu ve hatırlamadığını belirtti" dedi. Öyle bir açık vermişti ki "Hakim bey" diyerek ayağa kalktım. "Durdurulmadığını engellenmediğini beyan ederken sarhoş olup hatırlamadığını da söylüyor. Peki sarhoş ve hatırlamayan sanık nasıl engellenmediğini söyleyebiliyor" dedim. Adamın rahat tavrı bozulmuş ve kaşlarını çatmıştı. Karşıdan hemen cevap gelmişti. "Kızın rızası olmadığını nasıl söyleyebiliriz ses bile çıkarmamış kendini kurtarmak için bir kanıtı da yok" dedi. "Rızası olduğunu düşünüyorsunuz yani" dedi hakim. "Evet hakim bey" dedi.

Davayı sonuçlandırıyorlardı. "Celal Toköz'ün pişmanlığı göz önünde bulundurularak. Deren Yılmaz'ın ses çıkarmaması söz konusu olmasi durumunda rıza" sözünü kestim. "Hakim bey Deren Yılmaz konuşamıyor bunu da goz önünde bulundurun Celal Toköz'ü durdurmaya çalışması sonucunda kollarında ve ayaklarında çizikler var" dedim. Koluma dokunulması ile yanıma baktım. Önümdeki kağıtla kalemi alıp birşeyler yazdı. Kagıta baktım. Göğsünde boynunun arkasında ve iki omzunda tırnak izleri olduğunu yazmıştı. Kâğıtta yazanları hakime gösterdim. "Şuan öğrenilenlere göre elimizde eksik DNA raporu vardır. Rapor tamamlanıncaya kadar dava ertelenmiştir" deyip tokmağını vurdu.

İki Düşman ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin