Şura Sakman
"Ya teyzecim bırak saçımı” dedim Mert'in elini tutup. “Lan babası kılıklı sal yengenin saçlarını" deyip Mert'i kucağımdan çekmeye devam etti Asrın. O çektikçe Mert daha sıkı tutuyordu. Belinay Melek'le ilgileniyordu çocukların odasında.Hastahaneden çıkalı iki hafta olmuştu. Antalya'ya ya gelmiştik. İki gün sonra nişanımız vardı isteme tekrardan olsun istemedik. Beş gün sonra Ankara'da olmak üzere kınam ve düğünüm olacaktı. Yine bir hafta sonra Asrın askere gidicekti. Üniversitesi bittikten sonra tecilini biraz daha uzatmıştı. Artık gidicekti.
“Bir ben onların teyzesiyim. İki sen daha çok çekmeye devam edersen bırakmıcak" dedim. “Tamam bay daha bir haftalık indirmiyorum kucağımdan ama saçımı sal" dedim. Saçımı bırakmıştı. “Nerde bunun anası daha işimiz var" dedi. Aa davetiyeler evet. “Melek'le ilgileniyor" dedim. Karşımıza baktığımızda kendinden geçmiş Belinay kendini gelip tekli koltuğa attı. “Tavuk mu desem katır mı desem keçi mi desem bilemedim bunun inadı başka yahu" dedi. “Anan geldi. Kalk bakim artık” dedi. “Bebek o daha" dedim. “Ay bakamadınız mı yahu şuncacık bebek. Gel annecim. Siz nasıl çocuk sahibi olucaksınız ha" dedi. “Çok güzel" dedi Asrın. “Çocuğunu al da çocuğumu yaşatacağım başta yapacağım evime gidip bakayım” dedi Asrın.
“Kudurdun mu be evin yerinde duruyor. Beş dakika daha tutun ağlatmayın çocuğumu su içip gelicem” dedi ve mutfağa gitti. “Çok güzel ha" dedim. “Tabii sen çok güzel anne olucaksın" dedi. “Seninle herşeylerini paylaşcakları en güzel anne en tatlı anne onları herkesten koruyacak anne baba olucaz” “Senin kurtarıcın olduğum gibi onların da olucam" dedi. “Ha o da değil onlarda” dedim. “ İki kızım olsun hadi seni de kırmayalım bir de oğlumuz. Ben kızlarımla gezeyim sen oğlunla otur" dedi. “Ah Mert satıldık görüyor musun?” dedim. “Aa aşkım olur mu ben seni yormuyorum enerji kaybetme diye" dedi. “Sen iyice gittin” dedim. “Ne be hasret kaldım sana burda" dedi. Güldüm. Biraz utangaçlık ek duygularına ey sahip Ne utancam be.“Verin oğlumu" dedi Belinay. Kucağımdan kaldırıp ona uzattım. “Görüşürüz küçük adam” deyip evden ayrıldık. Evimizin önüne geldiğimizde beraber indik. Badanası bazı değişiklikleri derken daha bitmemişti. Eve girip ustalara baktık. Asrın aşağıda son durumu konuşurken ben üst katta büyük odada büyük camdan dışarı bakıyordum. Antalya karşımdaydı akşam oldugu için şehir ışıklarla aydınlanmıştı.
Belime sarılmış kollarla gülümsedim. Ah be adam altı ay çok özlicem seni. “Şura Argun" deyip başını saçlarımın arasına gömdü. “Şura Sakman Argun" dedim. “Sakman'ın kızı” deyip güldü. “Ama Asrın Argun'un kadını hayatı geri kalan ömrü geleceği" dedi. Çalan telefonla benden ayrıldı. “Peki almaya geliyoruz" dedi ve kapattı.“Davetiyeler hazırmış" dedi. "Ay yetişemicek sandım ya" dedim. “Bizimkiler için olan da hazırmış alalım da dağıtalım" dedi. Tamam hadi gidelim. Evden çıktığımız da kapıyı kitleyip anahtarı çektim. Avcumun icindeki demir parçasına gülümseyerek bakıp çantama kattım.
Davetiyeler icin baya masraf yapmıştık. Bizimkilere ayrı bir davetiye vericektik. İlk davetiyeleri ikiye bölüp yarısını annemlere diğer yarısını da Esra teyzelere olmak üzere bırakılacaktı. Bizde arkadaşlarımız için olanları almıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Düşman Çocukları
Novela JuvenilYılları aşmış dostlukları olan iki adamın ani ölümü aileler arası düşmanlığı getirir. Aradaki kinin artmasında ve suçlamalarda konuşulmayan yıllar öne konur. Bu ani ölüm beraberinde getirdiği intikam ile yeni bir yaşama adım attırır. Düşma sanılan...