35. Bölüm

186 7 0
                                    


Şura Sakman

Kına bitmişti. Ve Adana haftası da bitmişti. Yarın Mardin'de olacaktık. Gözlerimi yeni güne açtım. Erken uyanmıştım. Çünkü ailem geri dönüyordu. Onları gerçekten çok özlemiştim. Uykuya aşık kız kardeşime baktım. Hangi ara bunu düşündüğünü bilmiyordum ve ailemi çağırmıştı. Yanımda bulunan pencereden dışarı baktım.

O dışardaydı. Sigara içiyordu. Ve telefonu ile ilgileniyordu. Saçlarıma karışmıştı. Neden kestirmişmişim? Sanane kardeşim aa canım istedi kestirdim. 'Kardeşim mi' dedi iç sesim. Aman sende her şeye takıl lafın gelişi işte. Telefonundan başını kaldırıp etrafına baktı. Sonra bu pencereye perdeyi çekip yerime geri uzandım. Fark etmiş miydi beni? Onu izlediğimi telefonum titreyince açıp baktım.



Asrın Argun: Seni gördüm saklanma boş yere.

Siz: Ne saklanıcam be senden nerden gördün hem beni
Hemen görmüştü. Yazıyordu.

Asrın Argun: Cama çık güzelim

Siz: Hiçte bile

Asrın Argun: Ha yanına geleyim yani tamam

Siz: Dur be tamam



Telefonu bırakıp perdeyi çektim ve camı açtım. Aşağı da ağaca yaslanmış yukarı bakıyordu. "Ne?" dedim. "Yok bir şey öyle uzaktan bakma dedim" deyip güldü. "Sana baktığım ne malum?" dedim. "Avlu da benden başkası yoktu bana baktın yani" dedi. Vala mı lan kimse yok muydu? 'Asrından gözlerini çekip etrafına baksaydın görürdün kim vardı kim yoktu' dedi iç sesim. Hemen cevap hemen.

"Sustun" dedi ve alayla güldü. "Birine bakmak zorunda değilim dışarı bakıyordum. Sonuçta gideceğiz bugün" "Hem göz benim" dedim. Yaslandığı ağaçtan ayrılıp "Evet iyi hatırlattın. Neyse gidip hazırlanayım ben. O Selim'le dip dibe durmazsan sevinirim güzelim" dedi. Arkasını döndü ve yürüdü."Sana ne! Seni ilgilendirmez sonuçta"

Saçında ağaçtan düşen sarı kuru küçük yaprak vardı. "Asrın!" dedim. Dönüp gülümseyerek baktı. Gülme be adam . "Sa- saçını silkele" dedim. Ve içeri girip pencereyi kapattım ve arkama döndüm. Ayağa kalkmış kollarını göğsünde bağlamış kaşlarını çatmış ikili bana bakıyordu. "Günaydın kızlar" deyip yerimden kalkıp aralarından geçmeye çalıştım. Bakın çalıştım çünkü yerime geri itilmiştim. "Kimle konuşuyordun sen?" dedi Belo. "Kimseyle" dedim direk. "Biz konuşma duyduk gibi" dedi İlayda' da. "Yanlış duymuşsunuzdur" dedim. "Telefonunu açık bırakmışsın Şura" dedi Belinay. "Asrın gelmiş pencere önüne" deyip güldü İlayda. Hahaha çok komik "Saçlarınıda sarkıttın mı bari" deyip Belo da güldü. "Ahahahha çok komik çekilin önümden tuvalete gideceğim" deyip yanlarından ayrıldım.

Kahvaltımızı etmiş annemleri uğurlamak için kapının önünde bende geleyim havaalanına diye inat ediyordum. "Ya abi hadi geliyim işte şurda bizde geçicez zaten" dedim. Asrınlar bizden önce gitmişti bu arada. Belolar sevgililerini uğurlamış zaman çabuk geçsin diye dakika sayıyorlardı. "Zaten Mardin'e onlara gitmene karşıyım daha çok hatırlatıp durma tamam mı abim? Hadi dikkat et kendine" deyip sarıldı bana.

Kokusu hiç burnumdan gitmesin diye içime çektim. Daha sonra annemle de sarılıp vedalaştık. Gelen taksiye binip gitmişlerdi. Bende büyük kapıdan içeri girip. Ağacın gölgesinde oturan kızların yanına gittim. Ve yanlarına oturdum. "Özgürler varmış" dedi Belo. Kafamı salladım sadece." Aman ne surat astınız be sanki bir daha bir araya gelmiceksiniz en fazla üç saat içinde bir aradaşınız" dedim. "Hadi gidip hazırlanalım. Birazdan çıkarız" deyip ayağa kalktı ikili bu ne aşk be. Arkalarından ayağa kalkıp yanlarına yürüdüm. "Ay bir yavaş olun" dedim odaya girerken. Kıyafetlerimizi bavuldan çıkarıp düzenlemiştik. Odayı düzene soktuk. Sonra sıra ile giyinip bavullarla beraber odadan ayrıldık.

İki Düşman ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin