45. Bölüm

155 7 1
                                    

İyi okumalar

Şura Sakman

6 ay sonra İzmir

 
"Sude! Uyan artık kızım" dedi uzaklardan bir ses. Annen o senin. Vala de yemin et ben bilmiyordum. O yüzden uzaklardan bir ses dedin zaten. Ama uzakta. Tamam. Yatağımda gerinip yerimde doğruldum. Kapalı gözlerimi açtığım da ilk bulanık görmüştüm. Ellerimle ovaladım. Görüşüm düzenlenince karşımdaki fotoğraflarla bir kez daha iç çektim. Duvar bizim beraberken çekildiğimiz fotoğraflarla doluydu.  Her anımızın fotoğrafı karşımdaki duvarda asılı bir şekilde sergileniyordu. Bir mektupla sessizce aralarından ayrıldığım günün üzerinden kocaman altı ay geçmişti.  
 

Ellerimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Hazırlanmış masaya annemin yan tarafına oturdum. Gülbeyaz teyze çayımı katıp çekildiğinde annemin bakışlarını fark ettim.  Altı aydır vazgeçmeden sorduğu sorunun cevabını bekliyor ve asla sormaktan  bıkmıyordu.  

'Bir uğraş gittiğin yerden niye döndün Sude? Çocukları arkanda niye bıraktın Sude? Onca yaşanmışlığa rağmen beraber olduğun çocuğu niye terk ettin Sude?'  

Bunların cevabı o kadar canımı yakıyordu ki. Hepsi onların geri kalan hayatında rahat yaşamaları içindi. Ben onların hayatını sabote edemezdim. Varlığım onlara zararsa çekilirdim. Abim biliyordu geldiğim gün dizlerinde ağlamıştım. Nefret ettiğim şehre geri dönmüştüm. Bu sefer birilerinden kurtulmak için değil. Birilerini yaşatmak kara bulutları üzerlerinden çekmek için gelmiştim.

 Sessiz geçen kahvaltıdan sonra odam da oyalanmış sonra da hazırlanmış abinin yanına iş yerine gidiyordum. Holdingin önüne gelip arabadan indim. Karşımdaki büyük binaya tekrar baktım her zaman geldiğimde yaptığım gibi. Sakman Mimarlık  Ve hızla içeri girdim. "Hoş geldiniz Şura hanım" demişti güvenliğin yanında ki kadın. Abimin odasına çıkmak için asansöre bindim.

"Hoş geldiniz Şura hanım Emir bey toplantı da" dedi kadın. "Tamam ben odasında beklerim" dedim. Başını sallayıp onayladı. "Bir şey içmek ister misiniz?" dedi. "Kahve olur" deyip girdim. Kendimi büyük camın önünde olan koltuğa attım. Kapı çalınmış içeri sekreter girmişti. Abimin masasına bir kaç dosya  bırakıp  benim de önüme kahvemi koymuştu.

Onlardan ayrılmak kolay olmamıştı. Buraya gelmeden biletin günü gelmeden hepsine soğuk yapmış hepsi ile tartışmış. Hatta belki kalplerini bile kırmış olabilirdim. Beni aradıklarını biliyordum ama ulaşamasınlar diye hattı değiştirmiştim. Annemleri hesaba katmamak aptallıktı. Çünkü bir ay boyunca durmadan arayıp burada olup olmadığımı soruyorlardı. Asrın gelmişti bende evden kaçmıştım.  Onu görmem yelkenleri suya indirmem demekti.

Kapı açılınca dönüp baktım. Kalkıp abimin yanına gittim. "Ne işin var burada?" dedi. "Aa istemiyorsanız giderim Emir bey" dedim. "Yok be ondan demedim. İki gündür gelmiyordun. Ne oldu denetlemeye mi geldin" dedi. "Bana hak veriyorsun hepsi işinde  gücünde  kaytarmadan" dedim. "Evet çünkü  hepsinin hakkından geldin" dedi gülerek.  "Canım sıkıldı evde. Annemin sorularından kaçtım" dedim. "Cevapla sende Şura. Bu yaptığını onaylamasam da özlemiştik seni de" dedi. "Abi alıyorum haberlerini bir yıl önce ki gibi hayatları benim düşmanlarımla tanışmadan önceki gibi o zamanlar yanlarındaydım. Şimdi uzak. Ama iyiler. Hayatları eskisi gibi rayında. Bana kızgınlar kırgınlar küsler hakları bu. Ben bunları göze alarak geldim. Ama iyiler" dedim. "Ah yüreği şefkatli kardeşim yine kendinden vazgeçtin herkes mutlu olsun diye" dedi. "Senin içinde  aynını yapardım.  Onlar benim ikinci ailem. Hayatımın yarısı. Kardeşlerim. İyi olmaları benim için en önemlisiydi" dedim.

İki Düşman ÇocuklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin