Şura Sakman
Kardeşimin yerde kanlar içinde yatması hastanede ölüm kalım savaşları vermesi bitiriyordu beni. Mehmet abi ile tartışmamız sonucu öğrendiğime göre bunu yapan babamı öldüren adamdı. Üç gündür hastane koridorlarındaydık. Kardeşim günden güne daha kötü oluyordu. Üç kez ameliyata girdi. Kalbi durdu. Başım bulunduğu yoğun bakımdan gördüğümüz cama yaslayıp ona baktım. Onun ne suçu vardı ? Sorunun benimle ise sen neden beni öldürmüyorsun ? Cebimdeki kağıdı alıp tekrar okudum. Kimdi bu adamın değerlisi? Belinay'ın telefonunda bir bilgi vardır. Elbet vardır. Eşyaları neredeydi ? Yanımdan geçen hemşireyi durdum. "Belinay Keskin. İçerde yatan kardeşim eşyaları nerede?" dedim. Camdan içeri bakıp bana döndü. "Benimle gelin" dedi ve yürüdü onu takip ettim. Biraz ilerledikten sonra bir odaya girdi ve dolaptan aldığı poşeti bana uzattı. "Sağ olun" deyip yanından ayrıldım. Poşetin içinden telefonunu alıp açtım. Şifresini girip mesajlarına baktım tepede kaydetmediği bir numara vardı. Kendi telefonuma kaydedip attığı tüm mesajların ekran görüntülerini kendime yolladım. Tuvalete girip boş mu diye kabinleri kontrol ettim. Kimse yoktu kapıyı kilitledim. İzmir'deki şu düşman için bana yardım eden korumayı aradım. "Şura hanım buyurun" dedi. "Ne abim ne de annem bilecek evin dört bir yanını sarın. Öyle bir koruma altına alın ki ne annem ne abim fark etsin. Eve gelenleri kontrol edin. Göndereceğim numarayı araştır. Ve bana adam yolla en iyi olanlar olsun. Sen orada kalıp ailemi koruyacaksın" dedim.
"Hemen Şura hanım. Kuş uçurtmayacağız kuşkunuz olmasın" dedi. Kapatıp tuvaletten ayrıldım. Beklediğimiz alana gelince Özgür'ün yanına yürüdüm. "Özgür" dedim . Gözlerini bir an bile ayırmadığı camdan çevirip bana baktı. "Gelir misin sana bir şey demem gerek" dedim ve topluluktan uzaklaştım. O da peşimden geldi. Cebimden Belinay'ın eşyalarını -telefonu ve boynundan hiç çıkarmadığı kelebekli kolyesiydi- çıkarıp ona verdim. "Bu onun Özgür. O sana emanet kardeşim. Kız kardeşim sana emanet. Benim gitmem gerek. Ne sen ne de diğerleri peşimden gelmeyin. Uyandığında burada olacağım söz veriyorum. Eğer olamazsam telefonundan not bölümüne baksın" dedim. "Şura nereye gidiyorsun?" dedi. "Sorgulama Özgür kendinize de ona da çok dikkat edin" dedim ve yanından ayrıldım. Camdan son kez ona baktım. Sen oradan kalkacaksın güzel kardeşim. Ve ben o adamın canına okuyacağım söz sana.
Arkama baktım hepsi haraptı. Hastane çıkışına doğru yürüdüm. Telefonum çaldı. Korumaydı. "Adamları yolladım Şura Hanım. Numarada kapatılmış. En son konumu Antalya Karan Koleji sınırları içerisindeymiş" dedi. "Bana bak şimdi. Gelecek adamlarla mı yollarsın dosya mı yaparsın bilemem. Berat Ünsal anasından çıktığı o lanet günden bu güne neler yapmış neler etmiş bul. O numarayla alakası var. Bekliyorum" deyip kapattım. Arabama binip hastanenin otoparkından ayrıldım. Telefonum titreyince arabayı köşeye çekip baktım.
Berat Ünsal 50 yaşında İstanbul Ünsal Holding sahibi. 1970 Çankırı doğumlu. 30 yaşında Erdinç Sakman ile tanışıp ortak oluyor 10 yıl içerisinde asıl amacı Sakman Holding'i batırmaya çalışırken Erdinç Sakman ile Serdar Argun'un geçmişten gelen bilinmeyen ortaklığı sayesinde Ünsal Holding'le yapılan ortaklık fes edilip batırılıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Düşman Çocukları
أدب المراهقينYılları aşmış dostlukları olan iki adamın ani ölümü aileler arası düşmanlığı getirir. Aradaki kinin artmasında ve suçlamalarda konuşulmayan yıllar öne konur. Bu ani ölüm beraberinde getirdiği intikam ile yeni bir yaşama adım attırır. Düşma sanılan...