Medya: Yeni Kapak
İyi okumalar :)
Belinay Keskin
Genzime dolan çiçek kokusuyla gözlerimi açtığımda masmavi gökyüzünü gördüm önce. Neredeydim ben ? En son okuldaydım. Vurulmuştum, yere düşmüştüm. Duyduğum en son ses Özgür'ün sesiydi. Yattığım yerden doğruldum yavaşça. Kocaman bir şakayık bahçesindeydim. Her tarafım rengarenk şakayık çiçekleriyle doluydu. Pembe, kırmızı, turuncu, beyaz ve mor renkler dört bir yanımdaydı. Şakayık en sevdiğim çiçek cinsiydi. İyi de benim burada ne işim var ki ? Ayağa kalktığımda üstümde beyaz bir elbise olduğunu gördüm. Ayaklarım ise çıplaktı. Vurulduğumda üstümde beyaz bir sweat vardı ve tabi spor ayakkabılarım.
Yavaş adımlarla ilerlemeye başladım ama nereye gittiğimi bilmiyordum. Sanki bedenim yürü komutunu almış gibi kendi kendine hareket ediyordu. Yürüdüm, yürüdüm şakayıkların arasından onlara dokuna dokuna geçtim. Koşmaya başladım sonra. Dans ede ede koştum. Şarkı söyledim, dans ettim, koştum, kahkahalarımı gökyüzüne saldım. Siyah olanın önünde durdum yavaşça. Siyah şakayık olmaz ki genetiğiyle oynanmış olmalı. Dokunmak için eğildiğimde bir çift spor ayakkabı çarptı gözüme. Kafamı kaldırıp baktığımda bir kaç metre ilerde birini gördüm. Gözaltları ve dudakları morarmış, ten rengi olduğundan daha beyaz ve gözleri hissizce bakan birini. Üstündeki kanlanmış beyaz sweat ve boş mavi gözleriyle 'Ben' bana bakıyordu!
Gülümsemem yavaşça dudaklarımda solduğunda son kez bana bakıp ilerlemeye başladı. "Gitme" diye bağırdığımda tekrar bana döndü. "Burada süremiz doldu. Gitmeliyiz." dedi ve tekrar arkasını dönüp yürümeye başladı. "Gidemeyiz. Beni bekle." Peşinden koşmaya başladığımda yerdeki taşlar çıplak ayaklarıma batmaya başladı. "Duydun mu beni ? Gidemeyiz kardeşlerim burada, sevdiğim adam burada, ailem burada. Ben gidersem onlara ne olur ?" yavaşça durdum yerimde ve etrafa bakmaya başladım. Gittiği yolun sonunda çiçekler bitiyordu ve uçurum vardı. "Ben gelmediğim sürece senin gitmenin ne anlamı var ki ?" "Ben düştüğüm an hayatın sona erecek." Gitmek istemiyordum. Sevdiğim tüm insanlar buradaydı onlara ölümün acısını yaşatamam. Babama ne olur ? Şura'm var burada, Umut'um abim, Özgür.
"Uykuyu bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum Belocan." Özgür'ün sesini duyduğumda çevreme bakınmaya başladım. Kimse yoktu ama sesi çok yakından geliyordu. "Özgür yardım et. Ben gitmek istemiyorum." diye bağırdım ama cevap gelmedi. "Tamam okulda devamlı uyurdun ama beş gün oldu sevgilim. Artık uyanman gerekmiyor mu sence de ?" Nerede bu çocuk niye duymuyor benim sesimi ? "İlerleyip durma. Duymuyor musun bana sesleniyorlar. Hey" Beni hiç duymuyormuş gibi uçuruma yürümeye devam ediyordu.
Elime bir ıslaklık düştüğünde gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Güneş kaybolmuş her tarafı siyah bulutlar sarmıştı. "Uyan artık be güzelim. Günlerdir hepimiz burada perişan olduk. Şura'yı bir görsen hele Umut, İlayda iki kez bayıldı tutamıyoruz ayakta. Yeni tanıştığın o Furkan bile günlerdir burada." Konuşmanın ardından hıçkırık sesi karıştı sesine ve ardından tekrar sesi doldu kulaklarıma. "Hani seni öpmüştüm ya dağ evinde sonra demiştim aşık olduğum kişiyi öpeceğim ilk diye. Ben aşık olduğum kızın dudaklarına değdirdim ilk dudaklarımı. Seninle nefes aldım ben seninle hayat buldum. Şimdi gidersen eğer benim nefesimi de beraberinde götürmüş olacaksın Belinay. Uyanman lazım sevgilim. Benim sana, o mavilerine ihtiyacım var." Tüm göğü kaplamış olan siyah bulutlardan hızlıca su damlaları akmaya başladı üstüme.
"Dur artık dur duymuyor musun sen? Bana ihtiyaçları var bırakamam onları ardımda. Yeni kavuşmuşken gidemem ondan. Dur artık lanet olasıca." Yüksek çıkan sesim sonlara doğru kısılmıştı. "Ben gitmek istemiyorum." Ağlamaya başladığımda yavaşça yere çöküp uyandığım şekilde kapattım gözlerimi. "Ölmek istemiyorum sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Düşman Çocukları
Genç KurguYılları aşmış dostlukları olan iki adamın ani ölümü aileler arası düşmanlığı getirir. Aradaki kinin artmasında ve suçlamalarda konuşulmayan yıllar öne konur. Bu ani ölüm beraberinde getirdiği intikam ile yeni bir yaşama adım attırır. Düşma sanılan...