#
—> Yaren Başaran
Fatih kendi apartmanlarının kapısından çıkıp sokağın ortasına doğru adımlayınca ben de birkaç adım atıp onunla karşı karşıya gelmiştim.
"Bir şey mi oldu?" diye sordum merakla.
Günlerdir benimle muhatap olmaktan kaçınıyordu, hep ben konuşmak için çabalamıştım. Şimdi ise benimle konuşmak için kendisi seslenmişti. Hayır olsundu inşallah.
"Oldu." derken biraz celalliydi. "Ben artık dayanamıyorum. Olur sandım, yaparım sandım ama olmuyor. Kafayı yemek üzereyim. Dayanamıyorum."
"Fatih..." diye mırıldandım şaşkınlıkla. "Ne diyorsun? Ben anlamıyorum."
"Giderken bana söylediklerin yüzünden sana o kadar kırgın, o kadar kızgındım ki... seninle hiç münasebet kurmazsam daha iyi olur diye düşündüm kendimce. Ama sen geri dönünce, ben seni karşımda yeniden görünce o kadar zorlaştı ki... Dayanırım sandım, sen olmadan da devam ederim sandım ama sen benim bir parçam olmuşsun Yaren... Yapamadım."Allah'ım lütfen bu an rüya olmasın.
"Bir de üstüne..." deyip sert bir nefes aldı Fatih. "Okan'ın bakkalda söyledikleri... geçen akşam görüştüğün, bu akşam da size yemeğe gelen o adam... Onlardan biriyle olma ihtimalin aklıma geldikçe, aramızdaki bu mesafeleri kaldırıp atmak en iyisi diye düşündüm. Biliyorum, biraz fazla inat ettim ama sen giderken beni de dağıtıp parçalarımı yanında götürdün Yaren... Hiç beklemediğim bir zamanda hayatıma girip aklımı karıştırdın, sonra da yine hiç beklemediğim bir zamanda hayatımdan çıkmak istedin. Kabullenemedim, bu yüzden tavır takındım sana."
"Haklısın Fatih. Ben sana bir şey diyemem o yüzden. Ben de pişmanım, giderken söylediklerim için. Keşke yaşanmasaydı." deyip duraksadım ve Fatih'e alttan bir bakış attım. "Özür dilerim sana yaşattıklarım için."
"Unutalım Yaren." derken ellerini pantolonunun cebine soktu. "Olur mu?"
Yumuşacık sesiyle sorduğu soruya gülümsedim.
"Olur." Ben dünden hazırdım zaten unutmaya.
Fatih cevabıma gülümsediğinde benim de gülümsemem giderek büyümüştü.
"Pastaneye gidecek misin?" diye sorduğunda gülmeden edemedim.
"Okan'la aramda bir şey olamaz Fatih. Yarın ona bunu söylemek için gidecektim ama gidemem."
"Neden?"
"Tam olarak kesin değil ama..." Yine aramıza mesafeler girecekti ama Allah'tan ki bu sefer manevî olarak değildi. "Yarın Antep'e gidiyorum."
Fatih'in kaşları hızla çatılırken tek elini cebinden çıkarıp ensesindeki saçları kaşıdı.
"Tamamen değildir inşallah."
"Yok, hayır. Salı gününe kadar geri döneceğim."
"Neden gidiyorsun peki?"
"Ercan, yani az önce giden adam... onunla gideceğim."
Fatih'in bakışları kararırken bu hali bana tarifsiz bir zevk veriyordu.
"Sebep?" dediğinde güldüm.
"Ercan benim dayımın oğlu." dediğimde ifadesi değişti, şaşkınca baktı bana. "Senelerdir yurt dışındaydı. Dayım gitmesini istemediği için, o da dinlemeyip gittiği için araları bozuk. Ercan ailesini görmek istiyor, hazır buradayken. Ben de onunla birlikte gideceğim."
Fatih bir şey demeden yere doğru bakarken aklından düşünceler geçtiği belliydi.
"Yani, senin düşündüğün gibi biri değil. Civan'la Ercan çocukluk arkadaşı, bu akşam da o sebeple birlikte yemek yedik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEVÂFUK
General FictionTevâfuk: Birbirine denk gelme, latifâne (hoş, zarif) bir şekilde uyum içinde olma. ===== Henüz 21 yaşındayken -sözüm ona- töre kanunları yüzünden evlendirilmeye mecbur bırakılan ve küçük bir yardımla Gaziantep'ten İstanbul'a kaçan Yaren Başaran. Üni...