32| 'İNSAF'

1.1K 161 8
                                    

#

—> Yaren Başaran

Allah'ım... Fatih'le konuşmak, daha doğrusu konuşmaya çalışmak neden bu kadar zordu?

Kısa diyaloğumuzdan sonra bir daha konuşmamıştık çünkü Fatih inatla benimle konuşmaktan kaçıyordu.

Dükkanı kapatmamıza yaklaşık olarak 1 saat vardı. Salih Abi'yle Hülya işleri bittiğinde direkt eve geçmişlerdi. Bu yüzden hala mağazada sadece Fatih ve ben vardık.

Ercan'la akşam buluşmak için sözleşmiştik ama kaçta buluşacağımıza dair bir fikrim yoktu.

Telefonuma bildirim geldiğinde elimdeki askıyı yerine asıp Fatih'in önünde duran masadan telefonumu aldım. Ercan mesaj atmıştı.

-Kadıköy yakınlarındayım. Konum at, yanına geleyim.

Yıllar sonra, en anlaşabildiğim ama asla görüşemediğim kuzenimle görüşecek olmanın sevinciyle gönderdim konumu.

-Yarım saate oradayım.

Telefonu bırakıp kıyafetleri toparlamaya geri döndüm. Fatih de hesap yapıyordu.

İşim bittiğinde kasanın önüne gittim. Yarım saat geçmiş sayılırdı.

Ercan gelmeden son bir kez daha şansımı deneyecektim.

"Fatih, ne zamana kadar böyle davranacaksın?" dediğimde yine bana bakmadı. "Mecburdum diyorum sana. Oraya gittiğimde babamın nasıl davranacağını bilmiyordum. Ya yine beni başka biriyle evlendirmeye zorlasaydı, o zaman ne olacaktı? Bu yüzden sana öyle söyledim."

"Bıraksaydın da onu gittiğinde öğrenseydik Yaren. Bak, baban gayet ılımlı davrandı. Senin buraya dönmene izin verdi."

"Evet ama bunu bilemezdim, değil mi?" diye çıkıştım. "Ben de pişmanım zaten, sen hiç yardımcı olmuyorsun."

"Yardımcı mı? Ne yapmamı bekliyorsun? Sen giderken bana ne yaptığını bilm..."

Cümlesini yarıda kesip başka bir yöne baktı Fatih. Dudaklarını birbirine sımsıkı bastırmıştı. Söylemek isteyip de sustuğu şeyler vardı, gayet belliydi.

"Kapatalım artık dükkanı." deyip kasadan çıktı Fatih.

Elde vardı yine koca bir sıfır.

Her tarafı topladıktan sonra montlarımızı giyip çıktığımızda Ercan aramıştı. Etrafa bakınıp, tarif ettiği arabayı gördüğümde hemen geleceğimi söyleyip telefonu kapattım.

"Fatih, sen git. Benim başka bir işim var."

Açıklama yapmak zorunda hissediyordum ama açıklama yapmaktan da kaçıyordum. Belki Fatih merak edip sorardı.

Fatih son derece sorgulayan bakışlarını bana çevirdi.

"Tamam."

Tamam mı? Bu kadar mı? Sormayacak mıydı?

"Tamam." dedim ben de. "İyi akşamlar."

Cidden çok zoruma gidiyordu artık.

Hızlıca karşı tarafa geçtiğimde Ercan arabasından inmişti.

En son gördüğümde liseyi yeni bitirmiş bir genç olan Ercan'ın - çok değişmiş olsa da- hala tanıyabileceğim simasını karşımda görünce, geleceğini bilsem bile şaşırmıştım.

"Yaren." dedi Ercan şaşkınlıkla. "Sen misin?"

"Evet, benim." dedim gülümseyerek.

"Çok değişmişsin." derken sarıldı bana.

TEVÂFUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin