Arkadaşlar kitabı okuyorsanız eğer lütfen oy ve yorum desteği yapın. Yeni bölüm isteyen çok ama destek veren yok. Bu şartlar altında kitabımı tanıtamam. Lütfen siz de bana destek olun ve büyük bir aile olalım.
Kurgum için senelerce düşündüm ve tam olarak oturtunca yazmaya başladım. Çok orjinal bir proje. Ve umudum da büyümesi. Emeklerimi gören herkes ve bunun için bana destek veren herkese teşekkür ediyorum. Lütfen diğer arkadaşlarınıza da okumasını tavsiye edin. Pişman olmayacağınızı temin ederim.
Yazım hatalarım, bazı mantık hatalarım varsa bana bildirin. Bunları sessiz bir ortamda yazmıyorum çünkü. Hatam olduysa söylemeniz beni mutlu eder. Eleştiriye de çok açık biriyimdir.
******
Şimdi tanıtmaya devam edelim bakalım...
Biraz Başyargıç Dragon hakkında bilgi verelim.
Kendisi Tanrı tarafından yaratılan varlıkların en üstünü olan Başyargıçtır. Küçüklükten beri herkesten sakladığı melek arkadaşı Leonardo ise ona kendisi hakkındaki gerçekleri yaşı ilerledikçe gösteriyordu. Dragon'da Tanrı'nın en sevdiği kulu olduğunu bildiğinden günahtan kaçınır ve nefsini temiz tutmaya çalışırdı. Babası Daemon büyük dedesi Archijan'in ordunun komutanlığında sürgün edilmesinden sonra Yuredian'da geçimini çiftçilikle sağlayamaya çalışan sıradan bir ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Hiçbir zaman geçmişinin peşine düşmemiş, kendini hep bir çiftçi olarak adlandırmıştı. Fakat Dragon kendinde bulunan vasıflara ve ailesini mirasına sahip çıkarak zorbela orduya katılmıştı. O zamanlar tahtta bulunan Papaz Hui Trimorha Wolfragen'ların orduya katılmasına bir hayli karşıydı. Fakat savaşlarla gelen başarılarda yine ailesinin adını söz ettirmeye başlayan Dragon ordu tarafından vazgeçilmez olmuş ve önü geçilemez bir üne kavuşmuştu. Ama Papaz onu rahat bırakmadı. Büyük dedesinin yaptığı gibi sürgün etmek yerine ordunun tepkisini çekmemek için Leston'a başkomutan olarak göndermişti. Dragon Bu sayede Kaplan yurdu olarak anılan Leston'un en tanındık Leydi'si Ophelia StratFord ile tanıştı.
Ophelia gelmiş geçmiş en büyük cadıydı. Hatta derler ki tek bir bakışı gökyüzüne ulaşmış dağları bile kül edermiş o zamanda. Bunun yanında bir o kadar iyi kalpli ve hoşgörülüydü. Fakat babası tam tersine zalim ve hilekar Lord'un tekiydi. Askerlerin harçlıklarını vaktinde vermez, verse bile çeşitli bahanelerle eksik verirdi. Çevre halkın malına el koyar, haneleri basarak seçtiği güzel kızlara zorla sahip olurdu. Zamanla durumu fark eden Dragon kin beslemişti Lord StratFord'a. Başına buyruk davranmaya başlayan bu delikanlı, genç Leydi StratFord'un gözüne batmıştı sonunda. Bir gün Dragon tanıştığı ve sevdiği bir köylünün borç senedini yok etmek için kaleye gizlice girer. Ophelia kalede gezinen yabancının Dragon olduğunu anlayınca takip etmeye başlar ve birkaç nöbetçiyi devirerek maliyeye bakan bir görevlinin odasına girdiğini görür. Dragon bulduğu tüm senetleri yok etmek üzereyken Leydi StratFord'un ani hamlesine maruz kalır. Bu küçük dövüşte genç Leydi hiç bir büyüsünü kullanamamıştı. Şaşkınlığına ise Dragon'un içinde hissettiği inanılmaz güç engel olmuştu. Ve o gün kimseye bir şey söylememesi için Ophelia kaçırılmıştı. Eski bir evin içinde günlerce Dragon ile kaldı. Bu zaman içerisinde başkomutanın adaletli ve iyi kalbine şahit olmuştu. Tüm köylüye yardım ediyor, sıkıntılarına çare arıyordu. Babasının gerçek yüzüyle de tanışınca tüm fikirleri değişmişti. Artık Dragon onun için sadece bir asker değil, delicesine tutulduğu adam olmuştu. Zor bela onun tarafında olduğuna ikna etmişti kendini. Beraber babasının kirli hükümdarlığına son vermek için birleştiler. Tabii bu sırada ikili artık birbirlerine olan hisleri saklayamayacak duruma gelmişti. Zaman zaman aralarındaki yakınlaşmalardan dolayı Tanrı Leonardo'yu uyarmıştı. Ophelia ve Dragon kutsal varlıklardı ve kutsallığı çiğneyecek günahları yasaklaşmıştı onlara. Bunun üzerine Leonardo'da Dragon'u uyarır. Tüm bu uyarılara rağmen Başyargıç kendine engel olamaz ve evlilik dışı bir gece yaşar Ophelia ile. O geceden sonra Tanrı'nın öfkesi Dragon'a vurmuştu. Biricik kulunun zina yapmasına çok sinirlenmiş ve ölümsüzlüğünü bizzat sevdiği kadının kanında yok etmişti. Artık Ophelia'nın kanının tek damlasına bulanmış küçük bir hançer kalbine saplandığında Dragon'u öldürebilirdi. Melek Leonardo bu laneti iki aşığa anlatır ve bu sırrın sadece üçü arasında kalmasını söyler. Seneler geçer Dragon önüne geçilmeyecek bir güce ulaşır. Ve yaptığı Kızılkaya Savaş'ında Papazı devirerek Atlantis'i ele geçirir. Ophelia ile dillere destan bir evlilikten iki oğlu olmuştu. Aidan ve Noah. Dünya artık Dragon'un elindeydi. Herkes onun gelmiş geçmiş en güçlü Varlık olduğuna tanıklık etmiş adına Destanlar yazmıştı. Tabi dostları olduğu kadar düşman sahibi de olmuştu Dragon. Bir tanesi de en yakınındaki arkadaşıydı. Dominik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla +18
Fantasy×❌Yetişkin içerik ❌× Rahatsız olanlar okumasın,, Tanrı yine bir gün dünyaya göndermeden önce yarattığı ruha her zamanki sorusunu sorar : Ruhun hangi varlıkta can bulsun, ışığım? Bu seferki ruh ona şöyle karşılık verir: Orada ki en güzel varlıklar h...