Tina

3.3K 813 64
                                    


Medya: Beau Gadsdon

Kirlenmiş ellerini ırmağın akan serin sularında yıkarken birkaç boğuk ses duymuştu yakınlarında. Hızla ellerini soğuk sudan çıkarıp arkasına döndü küçük kız . Duyduklarında yanılmamıştı. 4 tane kurak tenli ona doğru yaklaşıyordu. Üstelik fazla yakınındaydılar. Titreyen ıslak elleriyle çabucak çimendeki boyuna göre ayarlanmış kılıcını kabzasından çıkarıp gardını aldı. Nefes alışverişleri anormal derecede derin ve fazlalaşmıştı. Titremekte olan küçük bedenine rağmen kılıcı iki elinin arasında sıkı sıkı tutuyordu.

Sarıya dönük yaratıklar tenleri çatlamış, çöl topraklarına benziyorlardı. Üstlerindeki yırtık kıyafetler -bazılarının üstünde bile yoktu- halk ve asker kıyafetlerine aitti.

"Gelin bakalım, pislikler!" İnce, çocuksu sesi ağaçlara çarpa çarpa yankılanmıştı.

Ona en yakın olanı üzerine atılacak gibi olduğunda gözlerini sıkıca kapatıp koparttığı ufak çaplı çığlıkla kılıcını sertçe savurdu. Sanki boşluğa atmıştı ama tuhafki hâlâ yaşadığını ve yaralanmadığını hissedebiliyordu. Ne olup bittiğine bakmak için gözlerini araladığında bir şaşkınlık kaplamıştı tüm mimiklerini... bu Anastasia'ydı. Yaratığın içine soktuğu kılıcı çıkarttıktan sonra yere yığılmasını beklemeden kafasını kesti seri bir hareketle.

Arkasını bir lahza için döndüğünde Tina'ya bağırdı. "Gözlerini kapatmaya devam et!" Fakat küçük kız bir büyüğünün sözünü dinlemeyip hayranlıkla genç Leydi'yi izlemeye devam etti.

Anastasia hemen çaprazındaki kurak tenliye kılıç sallarken kıza yaklaşmakta olan diğer yaratığa arkadan bir tekme fırlatmıştı. Kılıç yaratığın boynunda sona erdiğinde dönüp tekmelediği diğer yaratığı ikiye böldü. Toz havaya adaletsizce dağılıyor, ormana doğru savruluyordu.

Sona kalan yaratık korkak fakat açlıktan tehlikeye bürünmüş gözlerini daha da açarak küçük kızın üstüne ilerlemeye başladı. Anastasia kılıcı elinde bir tur döndürüp yaratığın daha da yaklaşmasını bekledi. Soğuk hava yüzüne çarpıyor, yadırganmaz titremelere sebebiyet veriyordu.

Bu kurak tenlinin gözleri eski bir tanıdığa aitti. Yırtık çenesi ve içine çökmüş yanakları... Hayli acınasıydı. Onu öldürmek zor olacaktı fakat yaşayanları korumak adına bunu yapmalıydı.

Aradaki mesafe azaldığında kılıçla beraber dönüp yaratığın bağrında büyük bir yara açtı. Toprak parçaları toz halinde etrafa saçılmış, tiz çığlığa eşlik etmişti. Sert bedenini delmek gerçekten zordu. Sadece afallayan yaratık durmayı düşünmeden karşısında duran Tina'ya doğru koşmaya devam etti. Ara kısalınca küçük kız  nehrin uzantısına doğru koşmaya başladı. Neyse ki sırtına yediği darbeyle yere yığılan kurak tenlinin haykırışları kafasındaki kılıçla sona ermişti. Dudaklarından kadınsı bir kükreyiş çıkartan genç kız öldüğüne emin olmuştu birkaç garanti darbeyle. Derin bir nefes verdiğinde kafasını sonsuz gökyüzüne kaldırdı. Kasvetli hava eskileri özletmişti. Kendine gelince süratlice küçük kıza ulaşıp onu kollarının arasına aldı. "Sana buraya tek başına gelmemeni söylemiştim, Tina(!)" Fazla abartmamak istese de bir kızgınlık yatıyordu sözlerinde. Şimdilik sadece azarla yetinmesine rağmen hiç söz dinlemeyen bu kıza bir şey olacak diye çok korkuyordu. "Çok iyiydiniz, efendim. Ben de her zaman sizin gibi olmak istemişimdir." Sevimli gülümsemesi saf ve hareketliydi.

Anastasia daimi olarak burnunun dikine gideceğini bildiği bu kızı sürekli uyarmaktan sıkılmıştı. Belli ki savaşçı olmak için can atıyordu. Ve bunu her seferinde başını tehlikelere açarak yapacaktı. Sonunda pes etmiş, nihai sona varmıştı.

Vaveyla +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin