Güç ve Duygu

1.2K 379 130
                                    

Arsegoon'un gölgeli salonunda Robert, Atlantis'e tanıştırmak için getirdiği Easton Leydisi cadı Kiarra'yla birlikte heyelana hazır bir masaya oturmuştu.

Masada, heyecanın ve gerginliğin dokusuyla dokunmuş bir sessizlik hüküm sürüyordu. Bertilda’nın gizemli tebessümü, Jessica’nın meraklı bakışları, James’in fütursuz duruşu, Robert’ın koruyucu tavırları, Wheaton’un dikkatli gözlemleri ve Alanis’in otoriter varlığı, Kiarra’nın etrafında bir duvar örmüştü.

"Demek sen bir cadısın, Kiarra,” dedi Alanis, sesindeki titizlikle genç kızın ruhunu iğneler batırırcasına. Kiarra’nın cevabı, “Evet, Kraliçem,” şeklinde geldi. Sesi titrek, ancak içinde bir çeşit kararlılık barındırıyordu.

Alanis, tabağından aldığı lokmayı yavaşça çiğnerken, “Öyleyse sizin türünüzle olan geçmişimi biliyorsundur.” diyerek sohbetin havasını iyice boğdu. Kiarra’nın gözleri, kaderin onu bu noktaya getireceğini çoktan kabullenmiş bir şekilde yere kaydı.

Alanis her seferinde iğneyi daha da derine batırarak devam etti. "Hayır, hayır, üzülme, eğer bu olaylar olmasaydı şimdiki gücüme ulaşamazdım." Gözleri, genç kızın üzerinde keskin bir şekilde dururken, oğlu Robert’ın endişesi yüzünden okunuyordu. Masanın altından, sevdiği kadının ellerini sıkıca tutarak ona sessizce destek verdi. Kiarra, masum bir tebessümle karşılık verdi, gözlerindeki çekingen ışıltı, siyah inciler gibi parlıyor, ince ve zarif bedeni, üzerinde toplanan bakışlardan dolayı titriyordu. Kalbi ise korku ve sevdiği adama olan bağlılığının verdiği umut arasında bir yerde hızla atmaktaydı.

"Haklısınız Leydi'm." Sofradakiler genç kıza acıyordu. Alanis onu pençelerinin arasında kıstırmış, gözlerinin denizinde boğmaya çalışıyordu. " Tüm bunları üzülerek seyreden Bertilda ise, Alanis ile son tartışmasının ardından, bu güçlü kadınla yüzleşmekten kaçınıyordu. Ona göre Alanis, zafer için her türlü karanlık yola başvurabilirdi.

"Peki, madem bana bu kadar hak veriyorsun, oğlumun sana olan hevesine ne cesaretle karşılık verdin?" Alanis’in sözleri, soğuk ve keskin bir kılıç gibi havayı yarıp geçerken, salonun atmosferi aniden değişti; sanki her kelime, genç Kiarra’nın geleceğini şekillendirecek ağırlıkta bir yargı taşıyordu.

“Validem(!)” Robert’ın tıslaması, bir yılanın uyarısı gibi etrafa yayılırken, James yemeğini bölerek araya girdi. “Alanis, sen bir Leydi’ye böyle hitap edemezsin. O, bize sadakat yemini etmiş bir Lord’un kızıdır. Eğer cadılardan bu kadar nefret ediyorsan, belki de Bertilda ile olan tartışmanızın sebebi sensindir.”

Zaferin tatlı sızısını içinde hisseden Bertilda, ağabeyine belli etmeden, Alanis’in karşısında sinsi bir gülümsemeyle parladı. Vahşi Kraliçe, bu meydan okumayı ölümü çağrıştıran bakışlarıyla karşıladı ve soğuk bir ifadeyle son lokmasını yutarken, kocasına yanıt verdi: “Kötü bir niyetim yoktu, Sultan’ım. Sadece merakımdan sordum.”

Genç kız, karşısındaki kaosun yarattığı duygusal fırtınada gözyaşlarına boğulmak üzereydi.

“Validem, lütfen,” diye yalvardı Robert, sesindeki umutsuzluk ve aşkın karışımı bir melodi gibi yankılandı. “Ben Kiarra’yı seviyorum. Ve onunla evleneceğim. Tek düşünmen gereken, düğün tarihimiz.”

Kiarra, Robert’ın bu kararlı çıkışından memnun olmuştu, ancak duygularını saklamaya çalışıyordu. Alanis, kibirli bir gülümsemeyle, “Eğer Kiarra benim gelinim olacak kadar cesur ise, neden olmasın,” dedi. Ellerini önünde birleştirip, müstakbel gelinin vereceği tepkiyi bekledi.

Kiarra, kaderin iki alevi arasında bocalıyordu. Robert’ın koruyucu kanatları altında, bu zehirli kadının gölgesinden sıyrılıp sıyrılamayacağı meçhuldü. İçindeki ses, tek kurtuluşunun sevdiği adamla yeni bir dünya kurmak olduğunu haykırıyordu. Eğer o da aynı düşü kuruyorsa…

Vaveyla +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin