16

7.8K 225 48
                                        

HE'S MINE | 16 

"Sen giderken beeen, ışıkları söndürdüüm. Prangalar giyindim, tam dört yıl olmuş dün!" 

Dudaklarımın arasından kopup giden dizeler, eşlik ettiğim yüksek sesli Emre Aydın şarkısına aitti. Kanımdaki alkol gittikçe etkisini gösterirken bazı sözleri unutuyor ya da karıştırıyordum.  Bu şarkının bizi anlattığına yemin edebilirdim. Tuna Başaran ile aramızdaki ismi hiçbir zaman konulmamış -bu gidişle konulmayacak olan- her şey, yanı başımdaydı sanki. 

Tamam, bu kadar dramatize bir şeyler olmamıştı. Yalnızca dört yıl olmuştu işte. Prangalar falan giyinmemiş, ışıklarımı söndürmemiştim. Ancak o gideli tam dört yıl oluyordu ve onu döndürmeye çalıştıkça benden uzaklaştığına an be an şahit oluyordum. 

"Kendini böyle heba etmenin bir anlamı yok." diyen Dilara'ya baktım. Beni anlamıyordu, o hiçbir zaman böylesi kalp ağrılarına sebep olan bir sevdanın kollarına düşmemişti. 

"Sen kalpsizsin, sus köpek!" dedim birdenbire. An itibariyle ne ağzıma engel olabiliyordum ne de düşüncelerime. Dilara, aniden ayağa kalktı ve "Bak kız ne atmış!" 

Dilara'nın suratıma soktuğu telefona bakarken gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Fotoğraf Nisa'ya aitti. 

@nisayilmazz: Girls, from now on I'm twenty-five! (Kızlar, an itibariyle yirmi beşim!)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@nisayilmazz: Girls, from now on I'm twenty-five! 
(Kızlar, an itibariyle yirmi beşim!)

 @basarantuna ve 123.902 kişi beğendi, 21.439 yorum. 

@hakangursen: Yakıyon yengem 

@elmastansrv: Beauty queen of all the times 

@lanadelreyfanibiri: E bize ne aq

@ckslksnays: Çok güzelsin, lanet olsun 

@ahmetcnsvr: Biraz da bize ver

Ekrandaki kadının güzel olmadığını söylersem çarpılırdım. Ayrıca sade makyajı ve elbisesiyle oldukça doğal gözüktüğünü de belirtmeden geçemeyecektim. Yorumları yüksek sesle okurken okuduğum yer yorumda biraz daha içime çekiliyordum. 

"Harbiden yakıyor kız." diyen Dilara'ya dönerek "Sen kimin tarafındasın acaba?" diye sordum. Karşımdaki sarışın bomba, durmaksızın kahkahalar atmaya başladığında gülüşlerinin arasından şunları anlamıştım: "Senin tabii ki."

Kafamın içi savaş alanıydı. Sanki sayısız fil tepişiyordu ve fillerin tepiştiği o kum, aslında benim kafamın içiydi. Düşündükçe derin bir çukurun içine düşüyordum. Doğum günü kutlamasının ardından birlikte ayrılacaklarını tahmin etmekte zorlanmıyordum. 

"Sence düzenli bir cinsel ilişkileri var mıdır?" diye sordum vodka şişesini kafama diktikten sonra. Dilara'nın telefonuma uzandığını gördüğümde buna aldırmamıştım, telefonumu kendi telefonu gibi kullanmaktan çekinmezdi. Başını ekrandan kaldırarak bana baktı ve aynen şunları dedi. 

HE'S MINE (+18) TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin