Şu şarkı var ya tam olarak Tuna ve Umay'a yazılmış arkadaşlar.Ve 34,5K TEŞEKKÜRLER HE'S MINE AİLESİ
HE'S MINE| 37
Rüzgâra karşı durmaya çalışan her ağaç, ayakta kalsa da kendini ondan koruyamazdı. Gövdesine aldığı derin çatlaklar, onu günden güne sona sürüklerdi. Acı, ağacın kalın kabuğuna bir kere sızdı mı ayakta durması imkânsız hale gelirdi.
Ben bir fırtınada kalmıştım. O sert, aşınmaz kabuğum kırılmış, parçaları kemiklerime batmıştı.
Sevdiğim adamın rakibine birbiri ardına indirdiği kroşeler, kana susamış insanlar tarafından zevk çığlıklarıyla karşılaşırken midemin dağlandığını hissediyordum. Adamın ağzından fışkıran kan, kafesin zemine döküldüğünde gözlerimi sıkıca yumdum. Dudaklarımı araladığımda ağzımdan çıkan sözler içimi yakıp kavuran bir zehir gibiydi. "Buradan hemen çıkmak istiyorum."
Kaya Gürdal'ın mavi gözleri çevrildiğinde bir mermeri andıran ifadesiz yüzüyle başını salladı. Beni kolumdan hafifçe tutup yönlendirirken insan kalabalığının arasından geçmekte güçlük çekmiştik. O an Kaya Gürdal olmasaydı yaşadığım şok ve öfkenin içindeki ikilemde kıpırdayamazmışım gibi hissetmiştim.
Kaya ile asansöre yönelmemizin birkaç dakika ardından otelin on altıncı katında durduk. O, cebinden çıkardığı kartla odanın kapısını araladığında girmem için eliyle içeriyi gösterdi. Adımlarım beni taşımakta güçlük çekiyordu, siyah koltuklardan birine oturduğumda sırtımı yasladım ve gözlerimi sıkıca yumdum.
''Seni oraya hiç götürmemeliydim.'' diye konuştuğunda gözlerimi araladım ve karşımdaki adama baktım. Kaya Gürdal, odanın içinde bir o yana bir bu yana gezinerek volta atıyordu. Elleri saçlarına uzanmış, onları geriye yatırmışken sıkıntıya bir nefes verdi. ''Bu kadar etkileneceğini tahmin edemedim, özür dilerim.''
Tanrım, ben nasıl bir işin içine düşmüştüm? Nişanlısı olan bir adama aşıktım. Aylarca kimliğimi gizli tutarak ona yazmıştım. Ona kendimi tanıtmaya cesaret bulduğum gece bir bar köşesinde saatlerce beklemiştim. Her şeyi kafamda bitirdiğim sabah ise karşıma onun azılı düşmanı başka bir adam çıkmıştı. Üstelik bu azılı düşman, kalbimi kaptırdığım adamın nişanlısının eski sevgilisiydi. Ya da değildi, işin o kısmını tam olarak bilmiyordum.
Ama her şey kafamı öyle bulandırıyordu ki ben olduğum yerde küçüldüğümü bu koca dünyanınsa beni yuttuğunu hissediyordum.
"Sen bir aptalsın!" diyerek yerimden kalktığımda sesimin tonunu kontrol edememiştim. Yüksek desibelli sesim odanın dört bir yanına çarpıp bana ulaşırken "Al," diye devam ettim. "Gördüm işte sevdiğim adamın gerçek yüzünü. Ne geçti eline aptal?!"
Kaya Gürdal'ın ürkütücü derece açık renkte olan mavi gözleri bileğindeki saate düştü. Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Gitsek iyi olacak." deyiverdi birdenbire. "Tuna şimdiye maçı almıştır. Onunla karşılaşmadan buradan çıksak iyi olur."
Güldüm. Kahkaham, dudaklarımda bir tebessüme neden olmuştu belki ama gözlerim dolmak üzereydi. "Onunla karşılaşmadan buradan ayrılmayacağım Kaya." dedim.
"Neden, hesaplaşmak istiyorsun öyle mi? Kim olarak Umay?" Sorusu, kulağımda yankılanırken gerçeğin ne denli kalp kırıcı olduğuyla tanıştım. Ondan kim olarak hesap soracaktım ki? Kalbini ona kaptırmış bir kadın olarak mı? Yoksa anonim bir şekilde konuştuğu o cesur yazıların sahibi biri olarak mı? Evimin en güzel köşesinde ondan geriye kalan buzdan heykeli saklayan kadın olarak?.. Peki ya el ele sokaklarca koşturduğu kadın?.. Bu nasıl?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HE'S MINE (+18) TEXTING
Teen FictionUyarı: Bu hikâye yetişkin içeriklidir. +90535*******: Merhaba ben Umay, yanlış kişi doğru zaman. Geçmişten gelen gizemli bir kadın... Geçmişi ardında bırakmaya niyetli güçlü bir adam... İkisini birleştiren tek gece...