46

1.5K 90 21
                                    

Selaaam! Birkaç gün sonra gelebildim. Koca 46 bölümden sonra yanınızda olmak tuhaf hissettirdi açıkçası. He's Mine'a veda zamanının gelmek üzere olduğunu belirtmem gerekiyor. Birkaç bölüm sonra Tuna ve Umay'ın hikâyesinin sonuna geleceğiz ama lütfen üzülmeyin çünkü kafamda en az onlar kadar seveceğiniz başka kurgular var : )

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Sevgiler,

Redd, Hala Aşk Var mı?
Erkin Koray, Sevince

Umay Saygıner,

HE'S MINE| 46

Hislerimi kilit altında tutabilseydim şayet, dudaklarımın benden izin almaksızın hareket etmesine bir son verir; kalp atışlarımı düzene sokar ve bu adama böylesine aşk dolu gözlerle bakmazdım.

Parmaklarımı, Tuna Başaran'ın saçlarının arasından geçirip onu kendime adeta hapsederken onu her şeyden çok özlediğimi hissediyordum. Kokusunu bu denli yakından solumak, dudaklarımda dudaklarını hissetmek ve dokunduğum yerde kıvılcımlara sebep olduğumu bilmek beni delirtiyordu. Göğüs kafesim hızla yükselip alçalırken "Senden nefret ediyorum." dedim kendimi aniden çekerken.

Dudaklarıma doğru hisli bir şekilde güldü. Sıcak nefesini dudaklarımda hissettiğim esnada "Hayır, beni her şeyden çok seviyorsun." diye karşılık verdi kendinden emin bir sesle. Beni kendine doğru çektiği esnada tüm bilincimi ve kontrolümü kaybetmiş gibi oturduğum yolcu koltuğunda ileri kaykıldım ve kendimi onun kucağında buldum. Hareketlerimiz naif ve sevgi dolu olmaktan ziyade hoyrat ve tutkuluydu.

Tuna'nın parmakları yüzümden düşüp belime kaydığında etimi adeta sıkıştıran parmak uçları bedenime saplandı. Beni öylesine sıkı tutuyordu ki o bıraksaydı da gitmek istemezdim zaten. Kendimi kontrolsüzce ona bastırdığımda dudaklarıma bir inleme bıraktı ve öpücükleri boynuma indi.

"Beni deli ediyorsun." dedi fısıltıdan farksız bir tonda. Bedenimi ele geçiren bir zevk dalgası beni tamamen alaşağı ederken "Burada olmaz." dedim keskin bir tonla. Ani bir hareketle anahtarı kontaktan çektim. Arabanın kapısını açıp koltuktan inerken onu elinden tutarak sertçe kendime çektim ve bedenini kapattığım kapıya yaslayarak onu öpmeye devam ettim. Onu öylesine kendime saklamak istiyordum ki bir anlığına bu histen ürktüm ama kendimi durduracak kadar güçlü değildim.

Beni öperken gülümsediğini gerilen dudaklarından anladım. Gülmesi hoşuma gitse de ciddi olması gerektiğine dair onu uyarırcasına alt dudağını dişlerimin arasına aldığımda inledi. Aklımı henüz kaybetmemiş olmalıydım ki onu bileğinden sıkıca kavrayarak apartmana sokmayı başardım. Tuna'yı sertçe ittirip sırtını apartmanın duvarına yasladığımda dudaklarımı boynuna yönlendirdim ve küçük ısırıklarımın tenini kaplamasına izin verdim. Beyaz teninin anında kızardığını dudaklarımdaki sıcaklıktan anlayabilmiştim. Sabah uyandığında morluklarla dolu bir ten hediyesi almak eminim onu da mutlu ederdi.

Apartmanın merdivenlerini hızla çıkarken ya da eve girerken... Hepsinde kafamın yerinde olmadığından emindim. Onu merdivenlerin korkuluklarına yaslamışken ayağımın kaydığı ve onun güçlü refleksi sayesinde hayatta olduğumu eklemeden geçemeyecektim. Eve girinceye kadar benim kontrolümde başlayan kuvvetli -olduğunu düşündüğüm- öpücükler saniyeler içinde öylesine büyüdü ki, benimkilerin Tuna'nın alevlerinin yanında minik kıvılcımlar olduğunu sonradan fark edebildim.

O kontrolü ele aldığında yaptığım tek şey kendimi ona bırakmak olmuştu. Sırtım dış kapının soğuk yüzeyiyle birleştiğinde bedenim çoktan havalanmıştı. Bacaklarımı onun kalçasına sardığım esnada elleri belimdeydi. Bense kollarımı omuzlarına yaslamış, onun güçlü öpücüklerine karşılık veriyordum.

HE'S MINE (+18) TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin