44

2.2K 132 34
                                    

Herkese merhaba! Malumunuz okullar açıldı ve bu karı dersler başlamadan önce birkaç günlük kısa bir soluk alabildiği esnada size bir bölüm yazdı. 

Ayrıca moralimi aşırı bozan bir şeyden daha bahsetmek istiyorum. Kitabımızın okuma sayısı 157bin. Koskoca yüz elli yedi bin! Ama oy sayımız yalnızca 3 bin. Yani okunma sayımız, oy sayımızın 52 katı. Neden arkadaşlar? Bu kadar emek edip yazıyorken neden yıldıza tıklamak bazılarımıza bu kadar zor geliyor, bilmiyorum. Bu yüzden asla huyum olmadığı halde şimdi sizden bir şey rica ediyorum. Oy sayısının 80'i ve yorum sayısının 40'ı geçmesi. Sonrasında 45. bölümü yayınlayacağım. 

Kitaplarım hakkında duyurular, özel bölümler ve kesitleri kaçırmamak için beni takip etmeyi unutmayınnnn!

Sevgilerle,

-Yaren.

Led Zeppelin, Since I've Been Loving You

HE'S MINE| 44

Daha önce bu filmi izlemiştim. Baş rol kadın, adamın kapısını çalar ve karşısında görmeyi hiç beklemediği bir manzarayla karşılaşırdı. Bu görmeyi hiç beklemediği manzara adamın gömleğini giymiş yabancı bir kadına ait olabilirdi. Ya da bornozlu bir kadın. Ya da çıplak? Yok artık!

"Çok klişe!" dedim birdenbire. Zihnimden yükselen seslerin bu şekilde dışa vurulmasını beklemiyordum açıkçası. Kaşlarım çatılırken dudağımı dişlerimin arasına aldım ve karşımdaki kızı incelemeye başladım. Bir elimi duvara yaslamıştım.

Safinaz. Ona Safinaz adını takacaktım. Safinaz kendini gizlediğini düşünüyordu ancak gülmemek için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. "Anlamadım?" diye sordu. Kız çocukken sahip olduğum Safinaz bebeğin aynısıydı. Turuncu, beline kadar uzanan kıvır kıvır saçları, yüzünün dört bir yanına dağılmış irili ufaklı çilleri, bir çift zümrüdü andıran gözleri... Neyse ki üzerinde Tuna'nın gömleği ya da bornozu yoktu.

Dön arkanı git, baksana hemen sevgili yapmış.

Saçmalama, buraya kadar geldin. Hem ne malum sevgilisi olduğu Gitme.

"Of susun!"

Kızın seyrek kaşları çatılırken sordu. "Efendim?"

"Sana demedim!" Ellerimle yüzümü saklamak istiyordum. Kız cinlendiğimi bile düşünebilirdi. Kendimi rezil etme konusunda üzerime yoktu sahiden. Sarhoş olmak bana yaramıyordu. Başımı iki yana sallayıp saçmalamayı bıraktım ve karşımda sorgu dolu gözlerle beni inceleyen kıza bir bakış attım. "Tuna burada mı?"

Bir deliyle karşılaştığını falan düşünüyor olmalıydı. Başını iki yana sallayarak bana cevap verdi. "Az önce çıktı ama birazdan gelir, içeride bekle istersen?"

Sen kimsin saks mavili kız!

"Sorun değil, burada beklerim ben." dedim kollarımı önümde birleştirip sırtımı duvara yaslarken.

"Sen bilirsin. Başka bir şey yoksa?.." diyerek kapıyı işaret ettiğinde hiçbir şey söylemeden sırtımı ona döndüm. Şu an kafamı kullanamadığımın farkındaydım. Saks mavisi elbiseli kıza aşırı gıcık olduğumu biliyordum ve çok fazla alkol aldığımı... Ve turuncu saçlarını yolmak istediğimi... Ve bunların hiçbirini yapamayacağımı.

Saniyeler içinde kapı kapanırken ayakta dikilmekten yorulduğumu hissedip merdivenlere çöktüm. Umarım Tuna Başaran "birazdan"dan da erken gelirdi çünkü uyku, gözlerime bir ağırlık gibi çökerken bu rahatsız yerde sızmam an meselesiydi.

HE'S MINE (+18) TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin