28

5.5K 187 8
                                    



HE'S MINE | 28

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

HE'S MINE | 28

          Son birkaç gündür, genç adam; hayatında hiçbir şey yolunda gitmiyormuş gibi hissediyordu. Sanki görünmez eller kafasının içine girmiş ve onun ucu bucağı olmayan düşüncelerini dört bir yandan sıkıştırıyordu. 

Genç adamın böyle zamanlarda trafiğe çıkmaması gerekiyordu. Böyle zamanlarda birileriyle konuşmaması gerekiyordu. Tuna Başaran'ın bir türlü anlam veremediği bu garip öfkesi onu içten içe öylesine kemiriyordu ki göz göze geldiği insanları bile kırmak istiyor, etrafındaki her şeyi darmadağın yapmak istiyordu. 

Daha önce bir yabancıyı kırdığı için böylesine zedelendiğini hatırlamıyordu. 

Simasını bile bilmediği bir kadını kırmış olduğu düşüncesi beyninin orta yerine saplı kalmış ve oradan bir an olsun ayrılmıyordu. Direksiyonu sağa kırarken çalmakta olan telefonuna uzandı ve telefonu tamamen kapatıp torpido gözüne fırlattı. Arayan Nisa'ydı ve Tuna şu an onunla konuşmak istemiyordu. Şu an Umay'ınki hariç hiçbir kadının sesini duymak istemiyordu. 

Oraya gidememişti çünkü halletmesi gereken başka işler vardı. Tuna, babasının hayırsever iş adamı maskesinin ardında kalan bataklığı hiçbir zaman kabullenmemişti. Ancak o bataklığı kabullenmemiş olması, onu çamura batmaktan kurtaramamıştı. 

O gece, Kaya Gürdal'ın güvenlik personellerinden biri, babasının gece kulübünde ölü bulunmuştu. Genç adam, saat sekiz sularında, içindeki anlam veremediği bir kıpırtıyla giyinirken yaşanacaklardan habersizdi. Evden çıktığı sırada telefonuna düşen mesajla her şey, keskin bir şekilde sonlanmıştı. İçindeki küçük kıpırtılar huzursuzluğa dönüşmüş, Glory'nin önündeki aracı keskin bir manevrayla yolun öteki tarafına çevrilmişti. 

Tuna, Umay'a dakikalar kala o yoldan dönmüştü. 

Bu basit bir ekme değildi. Nisa ile buluşacak olsa ve oraya gitmese buna ekilme denebilirdi belki. Ama Umay, onun daha önce dinlemediği, isminden bile emin olamadığı o eski plaktı sanki. Genç adam yalnızca bir geceliğine plağı kırmak zorunda kalmış, şarkıyı unutmuştu. 

O geceden beri içindeki huzursuzluk dinmek bilmedi. Umay'a günlerce defalarca kez yazsa da tek bir cevap alamamıştı. İlk iki gün, genç kadının kızgın olduğu için ona cevap vermediğini düşündü. Üçüncü ve dördüncü gün ise içindeki sıkıntı katlanarak arttı. Geçmek bilmeyen bir haftanın sonunda Tuna Başaran tam da buradaydı; Glory'de. 

Kapıdan içeri girdiğinde günler öncesini düşündü. Kafasında o geceye dair başka bir senaryo yazdı. Umay'ı görseydi, onunla her insan gibi tanışsaydı ne olacağını düşündü. Belki bir iki kadeh bir şey içerlerdi. Silik bir tebessüm kondu genç adamın dudaklarına. O cesur kadının sıradan bir tanışmayla yetineceğini düşünmüyordu. 

Kendine bir viski söylerken genç kadının nereye oturuyor olabileceğini düşündü. Şık bir şekilde dekore edilmiş bu mekanda onun en çok nereyi sevdiğini, ne içmekten hoşlandığını düşündü. O kusursuz bedenin sahnede dans eden insanların içine karıştığını hayal etti ve dudaklarında silik tebessüm silindi. 

Tüm bu düşünceler, beynini işgal eden tüm bu sanrılar hiç tanımadığı bir kadın içindi. Bu çok acımasızcaydı. Bir yabancının varlığında onu kendine bağlaması ve yokluğunda kendine hapsetmesi adil değildi. 

Eli telefonuna uzandı ve mesaj sekmesini açtı. Tek bir cevap istiyordu. İyi olduğunu bilmesi ya da ona öfkeli olduğunu söylemesi yeterdi. Genç kadın, Tuna'dan nefret ettiğini bile söyleyebilirdi. 

13. 09.21 

tuna: sana bir şeyleri basitçe anlatmayı çok isterdim (03. 21)

tuna: ama işler benim bile içinden çıkamayacağım kadar karışık bir halde  (03.21)

tuna: oraya gelmeyi seni görmeyi her şeyden çok istedim umay. (03.22)

tuna: seni görmek eylemini kafamda neden bu kadar çok büyüttüm bilmiyorum. (03.22)

tuna: sikeyim tek istediğim seni görmek (03.23)

tuna: telefonuma düşen o cesur mesajları atan kadını tanımak istiyorum. (03.25) 

tuna: kafamın içindeki ses susmak bilmiyor. (03.25) 

tuna: özür dilerim. (03.26) 


BÖLÜM SONU 

Selam! Ben geldim tekrardannn :) Sizlere minnettar olmamı söylemeden geçemeyeceğim. Beni öylesine şaşırtıyorsunuz ki ne yapacağımı bilemiyorum öylece ekrana bakıyorum. Burası minik bir sohbet sekmesi olabilir bence ne dersiniz? Wattpad'e ilk başladığım zamanlar 7. sınıfa gidiyordum ve platformdaki neredeyse bütün kitapları okumuştum. Sonrasında neden ben de bir şeyler yazmıyorum düşüncesiyle ilk -rezil rüsva- kitaplarımı yazmaya başladım. 

Lisedeyken kalemim gittikçe güçlenmeye başladı (İrtihâl adındaki kurguma bakış atabilirsiniz.) ve oldukça edebi şeyler yazmaya başladım. Ancak kurgularımın hiçbiri rehavet görmedi. Gece gündüz demeden yazdığım 43 bölümlük bir hikâyem vardı mesela ve texting değildi bildiğiniz deli gibi yazıyordum. Bölümler ortalama 10.000 kelime uzunluğunda oluyordu. Kitabımın okuması 2k'ydi. Sonra emeklerimin karşılığını alamadığımdan ötürü tüm kitaplarımı sildim ve hesabımı kapattım. 

Sonra üniversite sınavına girdim ve o esnalarda kafamda bir sürü kurgu kol gezmeye başladı. Aslına bakarsanız profilimden ulaşabileceğiniz kitaplarım Detay ve He's Mine benim kurgularımın oldukça dışında olan kitaplardı. Ben Romantizm/ Gerilim/Dram türünde yazıyordum bu kitaplarımsa Kısa Hikâye türündeydi. 

Son birkaç gündür ilk kez "evet" diyorum. Emeklerimin karşılığını alıyorum. Üniversite açılınca kitaplarımı silip hesabımı kapatmayı planlıyordum ancak şu an yapmama tereddütündeyim. Hepsi sizin sayenizde. Size çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız ve veda etmeden (kalacak olsam bile) bana bu hissi yaşattınız. 

İyi ki varsınız. 





HE'S MINE (+18) TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin