15

8.1K 230 20
                                        

-Selam, ben geldim. Şimdi ışıklarımızı kapatalım, multimedyadaki şarkıya tıklayalım ve Umay'a bir kadeh kaldıralım; o hiç olmadığı kadar buruk çünkü. 

HE'S MINE | 15


@basarantuna: eski

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@basarantuna: eski

56.548 kişi beğeni, 21,123 yorum

@nisayilmazz: Kalp bırakmadın be adam❤

@hakangursen: Birileri babaannesini ziyarete gitmiş 

@mrbbenyelda: sen erkeksen digerleri ne aslanim

@sinirhastasiyim: Nerede bayılıyoz

@sebnemkeskinnerr: insan mıyız birader? 

*

tuna: sesini duymak istedim. 

Telefonumun ekranına düşmüş mesaja birkaç dakika bakmış, yazmak istediğim şeyleri defalarca silmiş, sonrasında diyecek hiçbir şey bulamamıştım. Mesajı cevapsız bırakmamın yirmi üçüncü saati ve yirmi sekizinci dakikasında telefonumu bir kez daha elime aldım. 

Umay: Sen her istediğini yapar mısın? (22.10)

Kaçamak bir soruydu, biliyordum. Böyle olması bir bakıma işime geliyordu. Kalbim, mesajı gönderir göndermez hızla atmaya başlamıştı. Ondan gelecek mesajı merak ediyor, söyleyebileceği ihtimalleri kafamda defalarca kez tartıyor ve sonrasında vereceğim cevapları düşünüyordum. 

Umay: Orada mısın? (23.44)

Umay: Pekâlâ, umarım başını belaya sokmamışsındır. (23.59)

Ben Umay Saygıner; yirmi dört yaşında, bir yola girdiğinde dibe batana kadar durmayan, bir söz söyleyeceği zaman ikiden fazla kez düşünen, defalarca kez düşmüş ancak her zaman kaldığım yerden devam edebilmiş bir kadındım. 

Ben, ne istediğini bilen bir kadındım. 

Kalbim, ruhum ve hatta bedenim o adam için çığlık çığlığa iken ondan uzak durmam imkân dahilinde değildi. 

Önümdeki dosyaların üzerinden birkaç kez geçmiş, uzun bir gece beni beklediğinden iki kahve içmiş ve hatta kendime ayırdığım mola saatini bitirmiştim ancak ondan tek bir yanıt dahi alamamıştım. Düşünceler kafamın içini kemirmeye başladı. O, beladan uzak duran bir hiçbir zaman olmamıştı. Tuna Başaran, dışarıdan bakıldığında giyindiği o beyefendi gömleğini bir çırpıda söküp atma konusunda gördüğüm en başarılı adamdı. 

Buna kendi gözlerimle şahit olmuştum. 

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bilgisayarımı kapatıp evde çalışabileceğim dosyaları çantama tıktım ve ofisten ayrıldım. Kafamda hâlâ Tuna Başaran vardı. Kabul etmek gerekirse benim onu kafamdan atabilmem imkânsızdı. 

Yine de bir adamın, bir kadının zihninde böylesine yer edinmesi haksızlıktı. 

 Umay: İyi geceler Tuna Başaran. (01.23)

Ona gecenin son mesajını yazdıktan sonra otoparka indim. Aracım dakikalar içinde şehrin kalabalık caddeleri arasına sızmıştı. Radyodan kısık sesli, güzel bir müzik yükseliyordu. Onu düşünüyordum. Evet, bu biraz ürkütücüydü ama bana kalırsa, onunla birkaç saat geçirdiğimde yok olacağına emin olduğum bir süreçti bu. Aniden çantamın içine attığım telefonum titremeye başladı. Direksiyon hâkimiyetini sol koluma bırakarak çantama uzandım ve telefonu çıkarmaya çalıştım. 

Gözlerim ekrandaki isme düştüğünde kaşlarım çatılmıştı. 

Arayan arkadaşım Dilara'ydı. Tereddüt etmeden çağrıyı yanıtladığımda aklımda, konuşmamızdan geriye şu sözler kalmıştı. "Seninki dönmüş, Nisa ile Joss'ta kızın doğum gününü kutluyorlar." 

İşittiklerim kulağımda yankılanırken aracımı sağa çektim ve kısık sesli yükselen şarkıyı dinledim. Bir başkası olan bizi anlatan dizeler, canımı hiç olmadığı kadar yakmıştı. 

"Güzel gözlü ve kararsız kadınlar
Geçmişinden pişmanlık duyan adamlar
Uyumuşlar ve yeniden uyanmışlar
Bir başkası olmaya alışmışlar..."


HE'S MINE (+18) TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin