34

4.1K 154 16
                                        



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


HE'S MINE| 34


          Bana bakıyordu. Şaşkınlık, gözlerini beyaz bir kâğıdı kirleten mürekkep gibi ele geçirmişti. Onu iyi tanımayan herhangi biri, yüzündeki ifadesizlikten bir anlam çıkaramayabilirdi ancak ben; onun beni karşısında görmeyi beklemediğini biliyordum.

Ben, onu iyi tanıyan bir kadındım.

Ancak o, beni tanımanın uzağından yakınından geçemeyecek bir adamdı. Hafifçe araladığım dudaklarım, onun bakışlarına kenetlenmiş irislerim ve dik tuttuğum omuzlarımla karşısında dikiliyordum. Karşılaşmamız yalnızca onu şaşırtmamıştı. Ben de en az Tuna Başaran kadar hazırlıksız yakalanmıştım. Sertçe yutkunup yanımdaki adama, Kaya Gürdal'a döndüm. "Bana bu rezilliğin açıklamasını sonra yapacaksın."

Gülümsedi ve hemen ardından sandalyemi çekti. Onun beyefendi numaralarına gözüm tok olduğundan ifadesizce benim için çektiği sandalyeye yöneldim.

"Hoş geldiniz!" Coşkuyla konuşan Nisa Yılmaz'a bakıp gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutmuştum.

"Merhaba." diyebildim saniyeler sonra.

"Nisa ben." Nisa'nın uzattığı eli tutmak, beni zorlamıştı ancak o an, benim için çok daha zor olan bir şeyi yaptım.

Elimi masanın üzerinden Tuna Başaran'ınkine uzattım. "Umay Saygıner."

İşte bu, Nisa'nın elini tutmakla karşılaştırabileceğim bir şey değildi. Kalp atışlarım kulağımda çarpmaya başlarken sertçe yutkundum. Biliyordum, ona dokunan tenim yanardı. Ona dokunmak benim canımı acıtırdı.

Bana baktı. Belki on saniye sürmeyecek bakışmamız, bana seneler kadar uzun geldi. Oysa dört sene önce havada patlayan kurşunların arasından onu çekip çıkardığımda parmakları saniyeler içinde benimkilere kenetlenmişti. Eli, elimi kavradığında onunla bir kez daha ilk defaymış gibi tanıştık. "Tuna Başaran."

Onu bir haftayı geçen bir süre dilimi boyunca görmemiştim. Sesini duymamış, yazdığı şeyleri okumamıştım. Oysa bir hafta öncesine kadar ona yazdığım her şeyin bir karşılığını beklerken içimde küçük bir kız çocuğuna ait bir heyecan vardı. Şimdiyse, göz göze geldiğimiz her anda ona bakarken yakalanan genç bir kadının kalp sızılarıyla doluydum.

"Nerelerdesiniz Kaya Bey. Özlettiniz kendinizi." diye konuşan Nisa, sessizliğin yarattığı gerginliği alıp çok uzaklara göndermişti.

Kaya, karşısında oturan kadına bakarken hiç de benim tanıdığım Kaya Gürdal'a benzemiyordu. Sanki tam da şu an, Gürdal soyadı yoktu. Ortada yalnızca Kaya adında genç bir adam vardı. Gülümsedi. "Biz hep buralardayız küçük hanım ama size rastlamak biraz güç."

HE'S MINE (+18) TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin