"Uyan avukat. Anca hazırlanırsın." yanağımda sıcaklığını hissettiğimde gülümseyerek gözlerimi açtım.
"Sen beni öptün mü az önce"
"Dayanamadım avukat bunu bütün gün yüzüme vurmazsan sevinirim. Hem duruşma için bir şans öpücüğü diyebilirsin" ayağa kalkıp üzerini düzeltti.
"Bak ben genelde kendime erkek tişörtü alıyorum. Gülme komik değil. Veriyim sana onu giy." cevap vermesini beklemeden kalkıp bavulumu açtım. İçinden beyaz bir tişörtü ona uzatıp kendi kıyafetlerimi alarak tuvalete girdim.
Aynadaki benle konuşmayalı uzun zaman olmuştu ama şimdi konuşmanın sırası mıydı? Saçlarımı tarayıp üzerime gri pantolon ve gri ceket giydim. Ceketin içinede beyaz askılı body. Saçlarımı düzeltip çıktığımda bavuldan topuklu ayakkabılarımı giydim. Takılarımıda taktıktan sonra artık hazırdım.
"Vay be avukat, kediydin daha demin şimdi ne oldun böyle?"
O söylenirken bende saçımı arkadan küçük bir topuz yaptım ve güneş gözlüğümü taktım "Şimdi aslanım yarbay, hadi ben kükremeden çıkalım."
Yanına gittiğimde elini belime koydu ve beraber çıktık.
Araba adliyenin önünde durduğunda
"Sen in ben geliyorum" diyip dosya ve belleği bana verdi. Dediğini yapıp arabadan indim ve adliyenin önünde onu bekledim.Yanıma geldiğinde hazırım bakışı attı. Onu yanımda gören birkaç kişi bize doğru geldiler.
"Merhaba ben Orhan Kırca, size şikayette bulunan birliğin avukatıyım" diye elini Ilgaza uzattı.
Ilgaz adama boş boş bakarken adamın elini tuttum "Bende Burcu Erdem, birliğinizin şikayette bulunduğu kişinin avukatıyım" adamın yüzüne hiç mimik yapmadan bakıyordum.
"Ah öyle mi ben sizi kız arkadaşı sandım. Ne alaka diye düşünüyordum. Memnun oldum Burcu hanım" diyerek pişkin pişkin gülümsedi.
Adamın elimi bırakmaması benim ona sahte gülüş yapmamı sağladı. Elimi yukarı aşağı sallayıp "Tamam tanıştık elimi alabilir miyim"
Ilgaz adamla göz göze geldiğinde adam geriye çekilip elimi bıraktı. Ben olsam bende şu cüsseden korkardım. Öhöm neys
"Duruşma saatimiz geliyor içeriye girelim" dedi adını bilmediğim gereksiz adam.
Belleğin çantamda olup olmadığını kontrol ettim ve hep beraber içeriye girdik. Adımız söylenene kadar bekledik ve nihayet sıra bizdeydi.
"Öncelikle hoş geldiniz. Şuan dosyayı inceliyorum ve bunun kasten yapıldığı çok açık. Sayın Ilgaz Ardunç bir şey söylemek ister misiniz?" dediğinde Ilgaz ayağa kalkıp önce bana sonra hakime döndü
"Evet hakim bey kasten yapıldı ama bunu ben yapmadım. Bana yaptılar.. Adımı karalamak isteyenler çok var ve belki önünüzdeki dosyada yazıyordur başkentin en iyisi hatta erkenden atanacak yarbayıyım. Söyleyecekelerim bu kadar gerisi avukatıma kaldı." diyerek yerine oturdu. Kısa bir bakış attıktan sonra önüme dönüp hakime kulak verdim.
"Evet Ilgaz Ardunç mağdur olduğunu söylüyor ama askeriye birliği sizden şikayetçi. Elinizde kanıt var mı?"
Elimi kaldırarak söz istedim. Hakim başıyla onaylayınca ayağa kalkıp çantamdaki belleği çıkardım. "Müvekkilim patlamanın olduğu gün başka bir karargaha meslektaşını görmeye gitmiş ve arabası bir başka askeriye aracıyla değiştirilmiş." ciddiyetle öksürdüm "Bu demek oluyor ki, birileri bunu ona kasten yaptı ve içinde hazır olan bombayı müvekkilimin aracıyla değiştirdi. Buyrun efendim görüntüleri burada" elimdeki belleği gösterip yanına çıktım ve masasına belleği bıraktım.
Yerime geri oturduğumda sıkıntıyla dizini titrettiren Ilgazın bacağını tuttum "Bana güven" diye fısıldayıp güven dolu bakışlar attım.
Bacağının üstündeki elimin üzerine kendi elini koyup tuttu ve burukça gülümseyip hakime baktı.
Ayağa kalktım ve videoyu anlattım "06 AK 794 müvekkilimin içeriye girdiği araç. Bunu zaten kapıda bulunan kameralardan görebiliyoruz. Yüzüde gayet net. Lakin çıktığı aracın plakası ona benzemesine rağmen farklı 06 AK 764. Onun aracını dışarıya çıkartan kişi ise yüzü gizli görünüyor." yerime oturup hakimin söyleyeceklerini bekledim.
"Doğru söylüyorsunuz ama bununda planın parçası olmadığını nereden bileceğiz?" dediğinde başımı Ilgaza çevirip tekrar hakime döndüm.
"Çok değil efendim yalnızca 3 gündür buradayım ve çoktan beni öldürmek için hazırlananlar var. Anlamanızı istediğim şey müvekkilim masum ve ben bunu kanıtlamayayım diye benimde peşime düştüler. Hastane raporlarım var" diyip çantamdaki kağıdı çıkardım "Yanımdan geçerken koluma enjekte ettikleri iğneyle kalp krizi geçirdim. Üstüne üstlük akşamından kalmış olduğum otele geldi. Şuan ise ifadesi alınıyor bunun peşindekini bulmak zor olmayacaktır."
"Eğer dedikleriniz doğruysa bu kişinin başındaki kasten insan öldürmeye teşebbüsten hatta bu kişi bir devlet memuru ve askeriyede gerçekleşen bombanın cezasını çekecektir. Sorgu yazısı ne zaman elimizde olur." demesiyle kapıdaki görevli
"Sorgu kağıtlarını getirmişler efendim" diye bağırdı. Hakim eliyle gelsin işareti yapınca içeri dün odamda bana yenge diyen adam girdi ve kağıdı hakime vermesi için yanındakine uzattı.
Hakim kağıdı inceleyince yanındakilerle ufak olmayan bir konuşma yaptı ve "Karar verildi" diye bağırdı. Hepimiz ayağa kalktığımızda hakim konuşmaya devam etti
"Kanıtların doğruluğu ve yakalanan şahısın başındaki kişiyi itiraf etmesi sonucu sanık Ilgaz Ardunç'un suçsuz olduğu ve herhangi bir ceza almamasına karar verildi." masaya da vurunca derin bir nefes aldım.
Ilgaza mutlulukla döndüğümde bana sarıldı "Teşekkür ederim, binlerce kez teşekkür ederim" diye fısıldadı.
"Ya nasıldım ama yıktım ortalığı değil mi?" diyerek geriye çekildim.
"Yıktın tabi ortalığı. Benimde algılarımı yıktın küçük aslan." diyip burnuma dokundu.
"Hangi algılarınızı yıktım sayın müvekkilim"
"Güzel olan kızların içinden melekte çıkabildiğini" diyerek gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgaz
Teen FictionYanlışlıkla birisini görüntülü arayıp çokta samimiyet kuramamışken yardım etmeye gidip üstüne bu kişinin ilk aşkın çıkmasıyla devrelerin yanmasını izliyoruz. İkinci hikayeyi yazdım "IlBurAs" yayında!