İstanbul'dayım sonundaaa
Telefonumu çıkartıp yarbaya geldiğime dair mesaj attım ve onunla olan son sarılışım gözümün önünden geçti. Dolmaya başlayan gözlerimi yelledim ve bir taksiye binip evime geçtim.
///
Yarbay: Hoş gittin o zamann
You: Yanında olmanı tercih ederdim:,(
Yarbay: Kavuşucaz merak etme. İkimizinde kendi işleri var sonuçta. Halledelim sonra gör sen neler olacak.
You: Hmm öyle mi dersin
Yarbay: Her şey güzel olacak. Şimdi gitmem lazım görevle ilgili bir toplantı ayarlamışlar.
Yarbay: Seni seviyorumYou: Tamam canım kendine dikkat et
You: Bende seni seviyorumm <3~~~
Telefonu elimden bıraktığım gibi ekran parladı ve arayan Nehirdi.
-Selam bebek
"Merhaba güzelim nasılsın?"
-Gayet iyiyimmm. Geldin mi bakalım
"Evet yaklaşık bir saat falan oluyor"
-Güzel o zaman sen dinlen yarın bir şeyler yaparız.
"Imm sanmıyorum Nehir yaa. Birazdan büroya gidicem orada bana ihtiyaçları olduğunu söylediler. Bir dava ver ve müvekkille görüşmem lazım. Ama istersen gelirsin eve anahtar sende de var zaten"
-Tamam canım sorun değil. Gelirsem haber veririm sanada. Hadi dikkat et kendine öptümm
"Bende canım görüşürüz"
Telefonu kenara bırakıp boynumu sağa sola esnettim ve gerildim. "Bugün zor geçecek gibi. Hadi Burcu kalkk"
Kendimi de gaza getirdiğime göre kalkıp giyindim. Siyah likralı pantolon ve üstüne mavi renkte bluz giydim. Ayakkabı olarakta beyaz spor tercih edip saçlarımı ensede topuz yaptım.
Evraklarımı alıp özlemini çektiğim arabama gidip büroya doğru sürdüm.
İstanbul trafiğiii, hiç özlememişim. Parmağımla direksiyonda ritim tutarken telefonum çaldı. Kayıtlı olmayan numarayı açmadan kulaklığımı taktım ve yanıtladım
"Buyrun"
-Burcu Erdem değil mi?
"Evet, kusura bakmayın numara kayıtlı değil. Siz kimsiniz acaba?"
-Şuan seni odanda bekleyen müvekkilinim burada olman gereken saati geçtin avukat.
"Bana bir saat verilmedi beyefendi. Merak etmeyin 5 dakika içinde orada olacağım."
-4 dakika 54 saniye
diyip yüzüme kapattı. Sesi oldukça rahat gelen beyefendinin sorunu neydi acaba?
Kulaklığı kenara koyup düşünmeye başladım. Ben bu işi daha almadım. Bir anlaşma da sağlanmadı ayrıca. Neyden bahsediyordu ki?
Söz verdiğim gibi 5 dakika dolmadan odanın içine girdim. Takım elbiseli adam ve başında dikilen diğer takım elbiseli adamlar bana döndüler.
"Tam vaktinde" dedi bileğindeki saati göstererek.
Dudaklarımı birbirine bastırarak sırıttım ve "Kusura bakmayın" diyerek yerime geçip oturdum. "Bir şey içer misiniz?"
Adam önündeki bardağı kaldırıp "Sen gelene kadar ben içtim sağol"
Derdi ne bu adamın?
"Peki o zaman iş konuşalım. Dosyanızı görebilir miyim?"
"Dosyam yok. Kim olduğumu da hatırlayamadın galiba. Sesimden tanırsın diye düşünmüştüm" demesiyle masadaki telefon çaldı. Adamla kısa bir süre bakıştıktan sonra telefonu açtım
"Efendim"
-Burcu hanım görüşeceğiniz müvekkiller geldiler. Misafiriniz var diye bekletiyim mi?
duyduklarıma şaşırmıştım. Bu karşımdaki adam eğer dava için gelmediyse ne için gelmişti.
"Ha-hayır henüz gelmediğimi söyle."
diyip telefonu kapattım ve hafifçe öksürerek önümde sırıtan adama döndüm "Ne için geldin"
"İşte sizi bizi bıraktık en sevdiğim." dedi ve çirkin bir kahkaha attı "Buraya yarbaya yardım ettiğin için geldim"
demesiyle betim benzim aktığına yemin edebilirim. Tüm kanlar yüzümden çekilirken ben dinç durmaya çalışıp konuştum
"Ben avukatım işim yardım etmek değil mi?"
"Orası öyle ama İstanbuldan kalkıpta Ankaraya gelmemeliydin. Bana bak küçük hanım ayağını denk al."
"Bakın! Burada ayağını denk alması gerekenin siz olması gerektiğini düşünüyorum. Hem sizde bir Türk askeri değil misiniz? Ne bu tehditler?"
"Haa orası ahahah. Sence öyle olsam hapiste olmaz mıydım? Kendi yerime başkasını attırdım içeriye. Benim derdim senin afacanla olduğu için acısı senden çıkacak gibi"
"Bu bir tehdit mi sayın..?"
"Polat derler bana adımı bilmene gerek yok." elini masaya vurup ayağa kalktı "Kendinizi kollamanızı tavsiye ederim avukat hanım. Kolay gelsin"
diyerek odadan çıktı.Az önce odadan çıkan felaketin arkasından öylece bakakaldım ve olayın saçmalığını düşündüm. En azından Ilgazla uğraşmayacaktı.
Cebimdeki telefon titreyince kendime gelip mesaja baktım
//
Yarbay: Burcu sana söylemem gereken bir şey var
You: Söyle
Yarbay: Yarın sabah göreve gidiyorum acil bir talep geldi.
You: Tamam
Yarbay: Tamam mı bu kadar mı?
You: Müvekkilim geldi Ilgaz sana yazarım
~~
Hayırr neden ona soğuk yapıyorum ki? Hem niye erken gidiyor? Off neyse ülke işi beklemez gitsin bakalım. Peki Polat? Onu anlatmalı mıyım Ilgaza? Kafam allak bullak oldu yemin ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgaz
Teen FictionYanlışlıkla birisini görüntülü arayıp çokta samimiyet kuramamışken yardım etmeye gidip üstüne bu kişinin ilk aşkın çıkmasıyla devrelerin yanmasını izliyoruz. İkinci hikayeyi yazdım "IlBurAs" yayında!