In

343 7 0
                                    

...

Yanağımda hissettiğim acıyla kenara çekilip gözlerimi açtım. Başımın ucunda kocaman gülümsemesi ve bakmaya doyamadığım yeşil gözleri ona kızmamı engelliyordu.

"Günaydın karıcım."

Dudağımı büzüp ona sırnaştım "Günaydın kocacım."

Kollarıyla beni sardığında saçlarımla oynadı. Gayet hızlı ve yorucu geçen gecenin ardından kaçta uyandığımı merak ediyordum.

Kollarından sıyrılıp telefona uzandım. Öğlen ikiydi.

"Günü yarılamışım bile."

Omzuma bıraktığı öpücüklerinin beni huylandırması üzerinde ondan kaçtım ve popom yerle buluştu.

"Allah kahretmesin"

Popomdan çok belim acıyınca anladım çok yanlış bir düşüş yaptığımı.

"Burcu Burcu iyi misin?"

Çoktan yataktan inmiş ve yanıma gelmişti. Gülsem mi ağlasam mı anlamasamda ortaya karışık duygularla Ilgaza sarıldım.

"Ouu bir tanem." diyerek bir anne edasıyla başımı okşadı. Güldüğünü hissettiğim için ona baktım ve göz göze gelince ikimizde gülmeye başladık.

Beni kucağına alıp yatağa oturtturdu ve üzerimdeki geceliği düzeltti.

"Bir şeyler yiyip çıkmamız lazım."

Söylediğimle gözlerini bana kaldırabilmişti. Başıyla onayladı ve dudağımı öpüp geriye çekildi.

"Ben kahvaltıyı hazırladım zaten. Duş alıp gel hemen."

Kalktı ve hızla odadan çıktı.

Ne ara hazırlamıştı? Beni kandırıyordur kesin. Ben duş alana kadar hazırlar.

Kıyafetlerimi alıp sıcak suya gittim. Tadını çıkaramadan aldığım duşun ardından saçlarımı kurutup aşağıya indim.

Mutfak kapısına yaslanmış kolları kenetli bana bakıyordu. Şuan resmen biscolata reklamındaki adamlar gibiydi.

"Burcu kaç saat oldu Allah aşkına? Gitti mi bütün emeklerim?"

Gülüp elimi salladım alayla "Ne emeği canım bir yumurta-"

"Gerçekten dediklerine pişman olucaksın." gözlerini kısarak bana baktı ve kapının önünden çekildi.

İçerideki masayı görmemle adeta büyülenmiş şekilde Ilgaza baktım "Hepsini sen mi yaptın gerçekten?"

Biraz masaya yaklaşıp salatalığı ağzıma attım ve incelemeye devam ettim. Ilgazın vücudu tam arkamdaydı. Yanağıma bıraktığı sıcak öpücükten sonra yüzümü kokladı ve tekrar öptü.

"Hepsi senin için."

"Ay ama yapma bak ben şımarırım."

"Şımar bebeğim. Sen benim karımsın ve şımarman serbest."

"Off" ona doğru yaslandığımda kollarımdan beni tuttu ve sandalyeye otutturdu.

"Çayın ısınmasını beklemeden kahvaltına başlayabilirsin hayatım."

Kocaman gözlerimi ona çevirdim ve gülümsedim. Çok güzel demişti hayatımı. Yeşilleri beni bulduğunda başını salladı.

"Bir şey mi eksik?"

"Hayır hayatım." dedim aynı onun söylediği gibi.

Karşıma oturup yemem için bana baktığı zaman arkama yaslandım.

"Ilgaz?"

"Efendim hayatım."

Yine nazlı nazlı gülmeye başladığımda kendimi kontrol ettim ve devam ettim.

"Görevin hakkında hiç konuşmadık."

Gözlerini kaçırdı ve kalkıp çayın altını kapattı.

"Konuştuk ya bir tanem."

"Evet 2 ay oluyor neredeyse."

Çayları koyarken arada bana bakıyordu ve bir şey söylemiyordu. Çaydanlığı bırakıp tekrar eski yerine geçtiğinde çayımı uzatıp konuştu.

"Konuşup bu ortamı bozmak istemiyorum."

"İnanmayacaksın ama bozuldu."

Suratı katı bir hal alsada beni ürkütmemişti.

"Burcu!"

"Ilgaz!"

Nefesini verdi ve göz devirdi "Şu inatçılığın.."

"Nereye gideceksin? Ne kadar kalacaksın? İletişim kurabilecek miyiz? Gitmendeki amaç ne? Döndüğünde kesin olarak albay oluyor musun?"

"Ne zaman halledersek o zaman döneriz."

"Nasıl yani?"

Zeytinlerden birkaçını tabağıma koydu "Burcu hadi artık ye biran önce de işimize bakalım."

Şuan beni geçiştirmeye çalıştığının farkındayım. Onu nasıl konuşturabilirdim? Hadi Burcu.

Sandalyeyi geriye doğru ittirip masadan kalktım ve beni inceleyen gözlerine baktım.

"Hiçbir yere gitmiyorum keyfine bak."

Özür dilerim sevgilim ama konuşman lazım.

Yüzünde herhangi bir ifade göremeyince salona geçtim ve koltuğun ortasına yerleştim.

"Burcu ciddi olamazsın?"

Mutfaktan gelen sesi net duyulmaya başladığında salonda olduğunu anladım ve arkamı dönüp ona baktım sonrada önüme döndüm.

"Burcu!"

Ayağa kalktım ve üzerine yürüdüm. Adımlarını geri geri atarken ben gerekli gereksiz her şeyi konuşmaya başladım.

"Ne var Ilgaz ne? Sana soru soruyorum adam akıllı cevap vermiyorsun. Ya sen benim kocamsın hani. Benimde bir şeyleri bilmeye hakkım var. Ne göreve diye kandırıp tatile mi çıkacaksın anlamadım ki? He yok hala söylememekte ısrarcıysan söyleme!"

Son sözümde parmağımla göğsüne dokundum ve dönüp gideceğim sırada beni tuttu.

"Taramalı tüfek gibi konuşmana hayranım karıcığım."

Sahte gülümsememi yapıp "Hala yumuşamadım Ilgaz." dedim ve kolumu çekmeye çalıştım.

"Canım bir tanem güzelim. Anlatıcam tamam ama lütfen üzülmeden tatlı tatlı."

"Tamam anlat."

"Gel oturalım." beni çevirdi ve koltuğa doğru yürütüp otutturdu. Yanıma yerleştiğinde başımı göğsüne doğru çekip saçlarımla oynadı.

"27sinde ankarada olmam lazım. 30unda göreve gidiyorum. Şuanlık bildiğim tek şey sınır operasyonu olduğu. Oradakilerle bir müddet yer değiştireceğiz. Sağlık durumu iyi olmayanlar var."

Ne demişti? Gözlerim korkudan titrerken ona bakamadan konuştum "Çok mu tehlikeli?"

Saçlarımı okşamays devam ediyordu "Orada binlerce vatan evladı var. Hepimiz vatanımız için orada olacağız. Merak etme Burcu ben döneceğim. Dönemesemde üzülme çok mutlu şehit olmuşumdur. Sol göğüs cebimde taşıyacağım resmini. Seni hissederek vatanım uğruna şehit olmak beni hiç üzmeyecek. Sende üzülmeyeceksin."

Onu mimiksiz dinliyorum ama içimdeki psikopat her yeri yıkıp dağıtmıştı bile. Elbette korkuyordum ama bunu belli ederek onun aklının burda kalmasını da istemiyordum.

Saçlarımın arasına bıraktığı öpücükten sonra ona sarıldım. Koca vücudu benim evimdi o yokken vaktimi nasıl geçirecektim hiçbir fikrim yoktu.

"Hadi kahvaltımızı yapalım güzelim. Uçağa yetişmeden önce bizimkilere de uğrarız."

Dediklerini duymazdan geliyor ve ona sarılmaya devam ediyordum. Beni kaldırdığında ne kadar mızmızlansamda kalktım ve kahvaltımızı yapıp bavullarımızı hazırladık. Evi toparladıktan sonra da önce Ayla anneme sonrada teyzeme uğrayıp güle güle dedik ve uçağımıza yetiştik.

BurgazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin