"Al kızım iç şu ilacı."
Teyzemin uzattığı ağrı kesiciyi aldım. Ağzıma attığım gibi elindeki suyu içtim ve geriye yaslandım.
"Niye bu kadar stres oldun ki?"
Oflayıp duruyordum ve iki büklümdüm. Makyajım tamamdı saçımda öyle. Yalnızca gelinliği giyecektim.
Heyecanım kursağımda kalmıştı. Cidden çok karnım ağrıyordu ve başımda ağrımaya başlamıştı. Birazdan başımdaki topuzu sökmemek için zor duruyordum.
"Ilgaz gelmiş."
Başımı Nehire çevirdim "Ben daha gelinliği giymedim ya hani. Gelse görse beni olmaz mı?"
"Niye geliyor canım aa?"
"Teyze çok kötüyüm beni sakinleştirmiyorsunuz belki o bir şey yapar."
Dediğim şeyle herkes birbirine baktı. En son Nehirin aşağıya indiğini hatırlıyorum. Teyzem yanıma oturup elimi sıktığında gözlerimi sımsıkı kapatıp derin nefesler aldım.
"Neden böyle oldun kuzum? Okiyim seni." dedi ve üfürüp tükürmeye başladı.
Duaları bittiğinde yanımdan kalktı ve sertçe açılan kapı ardından Ilgaz yanıma geldi.
"Güzelim iyi misin?"
Başımı olumsuzca salladım "Kendimi sakinleştiremiyorum Ilgaz. Ağlamak istiyorum ama makyajım akıcak."
Başımı göğsüne doğru yasladı ve odadakiler dışarı çıkınca yüzümü tuttu.
"Bebeğim her şey güzel olucak. Bak her şey şu saate kadar istediğimiz gibi ilerliyor. Buraya gelmeden düğünü yapacağımız yere de gittim baktım. Orada da her şey yolunda. Tam senin düzenlediğin gibi. Sade ve mükemmel."
"Yaa güzel olmuş mu sahiden?"
Gözünğ yumup başıyla onayladı ve gülümsedi. Alnıma öpücüğünü bırakıp geriye çekildiğinde hemen ona sarıldım.
"Ilgaz çok mutluyum sana sahip olduğum için." ensesine bıraktığım ruj izini silmeye çalışırken içeriye Nehir girdi.
"Burcu giyinmen lazım geç kalmayalım."
Geriye çekilmemle Ilgazı inceledim çok yakışıklı olmuştu.(medyaya bıraktım) Ona diyecek bir şey bulamazken o hızlı bir öpücük verip odadan çıktı.
Kendimi biraz daha iyi hissesiyordum. Nehirin yardımıyla gelinliği giydim ve takılarımı taktım.
Ayakkabılarımı giymeden önce evlenme olasılığıen yüksek olan arkadaşımın yani Rabianın adını sonra Nehiri sonra da Rabiayı yazdım. Artık hazır olduğumda aynada kendimi süzdüm.
Nehir arkamda göz yaşlarını dökerken bende ağlamamak için gözümü yelliyordum.
"Canım arkadaşım çok güzel oldun."
"Of Nehir başlamayalım bak susmayız biliyorsun."
Geldi sarıldı "Hep mutlu ol canım arkadaşım."
"Sende en az benim kadar hatta brnden daha çok mutlu olursun inşallah prensesim."
"Amin hepimiz mutlu olalım."
Telefonumun sığacağı boyuttaki beyaz saten ve gümüş zincirli çantayı koluma taktım ve parfümümü de sıkıp odadan çıktım.
Merdivenleri inerken herkes aşağıda sıralanmıştı. Teyzem sümüklü peçetesini yetiştiremezken eniştem ona sarılıyordu ve tüm sevdiklerim buradaydı.
Ilgaz dışındakiler.
Dışarda bekliyor olmalıydı gerçi daha kurdele şeysi var.
Bu görev Oğuza kalıyordu. Erkek kardeşim.
Merdivenleri nihayet indiğimde Oğuz bana sarıldı.
"Çok güzel olmuşsun ablacığım."
"Sende bir o kadar yakışıklısın maşallah."
Teyzemle göz göze gelemiyorduk bile. Oğuz kurdeleyi bağladıktan sonra Gayenin tuttuğu çiçeği aldım ve eniştemin kolunda evden çıktım.
Ilgaz ileride arkası dönük bekliyordu. Bizim çıkmamızla yakınlarımızın alkışları başlamıştı. Bu alkış seslerine karşı Ilgaz bize döndü.
Baştan aşağıya incelemesiyle gülümsemesi sersemleşmişti.
Beni nasıl görüyordu bilmiyorum ama ondan farkım olmadığına emindim.
Eniştem elime tuttu ve Ilgazın eline uzattı "Bundan sonra kızımız önce Allaha sonra sana emanet evladım. Gözümüzden sakındığımıza gözün gibi bakmanı istiyorum."
"Buna asla şüpheniz olmasın. Onun kılına zarar gelmesini, tek damla göz yaşının akmasına müsaade etmem."
Onları gülerek seyrederken Ilgaz elimi koluna koydu ve beraber arabaya bindik. İki araba olarak fotoğraf çekimine gidecektik. Aile büyükleri ve akrabalar düğünün olacağı yere gideceklerdi.
Bizim olduğumuz arabayı Oğuz kullanıyordu ve yanında Gaye oturuyordu. Diğer grup öbür arabadaydılar.
Başımı Ilgazın omzuna yasladım ve yüzüne yakından baktım. Gözlerinin rengi açılmıştı. Koyuyken ne anlama geldiğini biliyordum ama şimdi neden böyleydi?
Başını bana çevirdiğinde dudağı burnuma değdi. Geriye çekildim.
"Ilgaz gözlerinin rengi değişti."
"Nasıl değişti bir tanem?"
Tekrar yaklaştım ve baktım evet doğru görüyordum.
"Basbaya. Açıldı rengi."
"Hadi ya yine mi?"
"Yine mi derken? Ne zaman oluyor bu?"
"Kendimi kaybettiğimde. Fotoğrafta belli olmaz umarım."
Dediğine güldüm "Nerden biliyorsun o zamanlar olduğunu acaba?"
"Seninle bir yakınlaşmamızda aynaya bakmıştım."
"O zaman koyu oluyor."
"Yok sinirlendiğimde koyu oluyor."
"Hayır o gün koyuydu."
"Beni bırakmana sinirlenmişimdir. Hangi gün olduğunu da gayet iyi anladım."
Dudaklarımı birbirine bastırıp önüme döndüm. Kulağıma yaklaştı.
"Çok güzelsin Burcu. Hemde hiç tarif edemeyeceğim bir güzellik bu."
Ona döndüm ve kulağına yaklaştım "Sen bu damatlığı fena iyi almışsın. Vücudun güzel ortaya çıkmış."
"Yaa?"
"Evet.. Şu gün bir an önce olsun bitsin. Anlayacaksın neyi kastettiğimi."
"Wow Burcu bak ben fena korktum şuanda."
Kahkaha attığımda Gaye ve Oğuz konuşmayı bırakmıştı ve arabada sessizlik olmuştu. Ilgazın göğsüne vurdum.
"İlahi Ilgaz ne komik adamsın."
Olayı çaktırmamaya çalışmama güldü ve çekimin yapılacağı yere geldik.
Çok estetik bir görüntüsü olan yerdi.
Ilgazın bana arkadan sarıldığı ve omzumu öptüğü benim gözümü kapadığım bir fotoğraf çekildik.
Birbirimizin alnına dayanmış ve kocaman gülümsememiz olan fotoğrafta çekildik.
Dah niceleri..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgaz
Teen FictionYanlışlıkla birisini görüntülü arayıp çokta samimiyet kuramamışken yardım etmeye gidip üstüne bu kişinin ilk aşkın çıkmasıyla devrelerin yanmasını izliyoruz. İkinci hikayeyi yazdım "IlBurAs" yayında!