Arabada bir süre toparlandıktan sonra beni getirecrği yere geldik. Piknik alanı gibi bir yerdi. Bir ağacın altına oturduğumda Ilgazın gelmesini bekledim. Çekirdek ve kola almaya gitmişti :)
Elindeki poşeti bırakınca yanıma oturdu. Başımı göğsüne yaslayıp avucumdaki çekirdekleri çitlemeye başladım. Aslında şurada bağdaş kurarak oturmak vardı ama etek giydim :')
Bacaklarımı kendime doğru çektiğimde Ilgaz engellemek istercesine elini salladı ve başını bacaklarıma yasladı.
"He çocuklar gibi couple olucaz yani"
"Daha rahat edersin diye böyle yaptım Burcu. İstemiyorsan kalkıyım"
"Yo ben halimden memnunum" çekirdeği çitleyip kenardaki poşete attım. Sonra poşeti alıp Ilgazın kucağına bıraktım. "Böyle daha rahat olur."
"Çok klasik gelebilir ama ben senin şehirden ayrılmandan sonra hiç bir kızı sevmedim. Hatta seni görmememe rağmen sevgim daha çok büyüdü. Şimdi ise karşımdasın." gözleri kapalı konuşuyordu.
"Hm evet haberim var. Kadınlar konusunda kıtlık çekilen askeriyeye bir kız gelse bile oralı olmuyormuşsun."
Gözlerini kısarak bana baktı "Kimden duydun?"
"Hikayeyi baştan anlatmak lazım. İstanbulda bir arkadaşım var sevgilisi yani müstakbel eşi askere geldi. O da çok geç gitti askere ya. Neyse işte o çocuk öyle böyle değil seni anlatmış arkadaşıma. Bir gün sosyal medyadan seni incelerken olan oldu."
"Kimmiş bu çocuk belki tanıyorumdur."
"Tanıyorsundur evet, Kubat"
dediğim anda başını kaldırdı. Yere dökülen kabuklarla ona kızgınlıkla baktım "Ya ne yapıyorsun az yavaş""O ırz düşmanı mı? Kusura bakma ama o daha çok ağlansın benden. İt herif."
"Ou ouw ne bu kin ne bu nefret?" uyuşuk dudağımı yalayıp oturduğum yerde dikleştim.
"Bir gün Gaye beni ziyarete geldi. Bu ırz düşmanıda kardeşime yavşadı. Umarım senin şu arkadaşınla aynı kişi değillerdir"
"Haddi canıımm, valla beklerim ben ondan. O kadar anlatıyorum Nehire bırak şu çocuğu ama yok."
İşaret parmağını bana uzattı "Kubat Korkmaz doğru mudur?"
"Ta kendisi." diye bağırdığımda Ilgazın boynundaki damarlar belirginleşmişti bile. Elimi boynuna götürdüm "Niye bu kadar sinirleniyorsun?"
"Kardeşim hassas noktam."
"Ha evet onu anladım zaten. Ben bunu Nehire anlatıyımda ayrılsınlar. Pis herif işte dedim anlamadı."
Ben konuştukça Ilgaz kasılıyordu elimi boynundan yüzüne doğru kaldırdım "Boşver Ilgaz. Gel biz bizi konuşalım. Hem ben 2 gün sonra gidiyorum." dediğimde gevşedi."Bu kadar zaman sonra sana kavuşmuşum gitmen zor geliyor be Burcum.
"Valla ben çok istemiyorum zaten ama iş bekliyor be yarbay"
"Tamam git bakalım ama beni aksatma bak özlerim seni" diyip dudağını yanağıma koydu. Bir süre öyle beklerken nefesinin sıcaklığını hissetmemle cilveli cilveli güldüm ve kollarımı boynuna doladım.
"Asıl sen beni aksatma yarbay. Biliyorsun ben hep müsait oluyorum ama sen öyle olmuyorsun."
"Asla aksatmam" burnunu boynuma koyduğunda içim bir hoş oldu. Gözlerimi kapatıp kendimi ona bıraktım.
Boynumu öperek yavaş yavaş dudağıma yaklaştığında telefonum çaldı. "Ya bu telefon niye susmuyorrrr"
Ilgaz geriye çekildiğinde telefonu çantamdan çıkardım. Arayan numara kayıtlı olmayınca önce Ilgaza baktım sonra ayağa kalkıp uzaklaşarak telefonu açtım.
-İyi günler, Burcu Erdem ile mi görüşüyorum?
"Evet benim siz kimsiniz?"
-Birkaç gün önce ecelin olacaktım. Şuan kim olduğum önemli değil.
Duyduklarımı algıladıktan sonra Ilgaza kaçamak bir bakış atıp arkamı döndüm
"Derdiniz ne?"
-Ah tatlım sizli bizli konuşmasak mı? Hem güzelde kızsın ne gerek var aramızda ki bu uzaklığa.
"Kusura bakmayın beyefendi ne istediğinizi söylemezseniz bu uzaklık olmaya devam edecek."
-İstediğim Ilgazın ölümü. Ya da canını yalsamda yeter.
"Ayy çok korktum" farkında olmadan sesim yüksek çıktığı için Ilgaz telefonu elimden aldı.
"Ne istiyorsunuz" diye sorduğunda adam ona yanıt veriyor olmalıydı ki sessizleşti.
"Elbet karşı karşıya gelicez. O zaman göreceksin kimi tehdit ettiğini." telefonu kapatıp bana uzattı.
"Korkmalı mıyım?" elinden telefonu alıp ona baktım.
"Bir şey olmayacak zaten önümüzdeki hafta 1 aylık göreve gideceğim. Sonrasında da terfi olup İzmire gelicem ."
"He göreve gidiyorsun ve ben bunu şimdi mi öğreniyorum?" ona bir adım attım.
"Söyleyecektim ama fırsat olmadı işte. Sende gidiyorsun zaten uzağız."
"Aynı şey değil Ilgaz. Oraya göreve gidiyorsun görüşemeyeceğiz."
Elini yanağıma koydu "Çabucak geçecek anlamayacağız bile."
Rüzgar estiğinde alt dudağımı ısırıp "Ilgaz ben üşüyorum. Güneşte otursak mı" dedim kedi gibi.
Kolunu boynuma attı ve çekirdekleri alıp güneşteki banklardan birine oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgaz
Teen FictionYanlışlıkla birisini görüntülü arayıp çokta samimiyet kuramamışken yardım etmeye gidip üstüne bu kişinin ilk aşkın çıkmasıyla devrelerin yanmasını izliyoruz. İkinci hikayeyi yazdım "IlBurAs" yayında!