18 gün. Koskoca 18 günü devirdik. Bebekten kimseye bahsetmemeye devam etmiştim. Geçen gün doktora kontrole de gittim. Emindim varlığından.
Artık hazırdım. Öncelikle Ayla anneme ve teyzeme söyleyecektim. Bu yüzden Oğuzdan teyzemi getirmesini istemiştim. Şuan ikiside Ayla teyzenin evinde büyük ihtimalle kahve içiyorlar.
Dolaba sakladığım testleri aldım. Biri bir elimde diğeri diğer elimde. Sımsıkı tuttum avucumun içinde ve evden çıktım.
Çıktığım gibi gördüğüm mavi kırmızı ışıkları anlamlandıramadım. Ayla annemin evinin önünde polisler vardı. Daha doğrusu yalnızca arabası. Birine bir şey mi olmuştu? Biri bir şey mi yapmıştı?
Hızlı adımlarla eve doğru gittim. Kapısı açıktı içeriye girdim. Zaten kapının önünden bir bağırış duyuluyordu. Ayla annem bağırıyordu.
Kalbim küt küt atarken ellerim titremeye başlamıştı ama testi hiç bırakmsyıp aksine daha çok sıkmaya başlamıştım.
Adımlarım içeriye girdikçe bağırışmalar netleşmişti.
"Oğlum... Hayır hayır olmamıştır... Olmamıştır olmaz olamaz!... Yok kabul edemem."
Şuan salondaydım. Polisler önümdeydiler bana kısa bir bakış atmışlardı ama daha çokçasıya Ayla annemin yakınmalarını izliyorlardı.
"Oğlum oğlum oğlum. Yok yok yok yok. Olmamıştır inanmam. Arayacak o beni yarın akşam. Dedi annem dedi seni şu gün arayıcam dedi. Al dedi Burcumu aricam ben sizi dedi. İnanmam asla inanmam."
Ilgaz... Bir şey olmuştu Ilgaza kafamda Ayla annemin sesi yankı yapıyordu. Polisin dediği şeyle adeta beynime kan sıçramıştı.
"Başınız sağolsun..."
gayeden anlatmaya devam ediyorum.
Polisler geriye çekildiğinde yengem gözüme ilişti. Doğru düzgün nefes alamıyor gibiydi.
"Yenge."
Seslendim ama boşluğa bakıyordu. Annem ağlamayı kestiğinde Perihan teyzeyle beraber ayağa kalktılar. Ne yapacağımızı bilemiyorduk.
Yengem elinden düşürdüğü şeylerin ardından yere yığıldığında hepimiz korkudan bağırmaya başladık.
Polisler bir ambulans çağırdıklarında ben yengemin başına gidip uyandırmaya çalıştım. O sırada annem yere düşenleri alıp baktı ve daha çok ağlamaya başladı.
"Hamile kızım hamile. Çağırın ambulansı nolur bir şey olmasın."
Perihan teyze korkudan ağzını açamazken sakin kalmaya çalışıp Burcu ablanın nabzını kontrol etti.
Çok uzun gelen bekleyişin ardından ambulansla hastaneye gittik. İlk yaptığım şey Oğuza haber vermekti. Yanılmıyorsam da onun hastanesine gidiyorduk.
Ben ambulanstaydım ve annemler arkadan arabayla geliyorlardı. Abim ölmemişti hayır. Polisler ilk geldiklerinde bize kayıp olduğunu söyledi. Sonra neden başınız sağolsun dendi bilmiyorum ama abimin kayıp olduğunu söylediklerine eminim.
Eğer yengeme bir şey olursa ve özellikle de bebeğe. Abim yaşıyorsa ki yaşadığına eminim. Ona nasıl hesap vericektik? Bize emanetlerini koruyamadığımızın hesabını nasıl vericektik?
Yol boyu kendimi yiyip bitirdim. Hastaneye geldiğimizde bir odaya aldılar ve müdahale etmeye başladılar. Bize hiçbir şey söylemiyorlardı. Oğuzda ortalarda yoktu kendimi çok güçsüz hissediyordum ama dirençli olmamız lazımdı.
Galiba aramızda en sakini Perihan teyzeydi. Gram mimik yoktu bu kötü bir şey miydi bilmiyordum. Ama anneme bakışla böyle olması işimi kolaylaştırmıştı.
Annem dizlerine vurmaya başladı "Oğluma ne hesap vericem ben? Gitti oğlum gitti. Kızımı da mı kaybedicem Allahım bu nasıl bir sınav? Allahım sen aklıma mukeyyet ol." en son başına vurmaya başladığında ellerini tuttum.
"Annem annem yapma nolursun. Bak yengemle doktorlar ilgileniyorlar iyi olucak. Abim gayet iyi buna eminim. Söz verdi bize dönücem dedi."
Bir anda bana sarılmasıyla ağlaması şiddetlendi. Koridorun başında Oğuzu gördüm koşarak yanımıza geldiğinde doktor odadan çıktı. İçeriden gelen sesle adete donakalmıştım.
Nabzı yoktu. Kalp atışları durmuştu.
Perihan teyze az önceki sessizliğine bakışla tüm hastaneyi inletecek bir bağırış yaptı.
"OLMAZ HAYIR OLMAZ. KIZIM KALK NOLUR KALK BURCU KALK"
Oğuz onu zor tutuyordu ve bir yandan ağlıyordu. Annem ise ağzını kapatmış sessizce çığlıklar atıyordu.
Ben anın şokundan ağlayamıyordum bile.
"Beyin kanaması. Ölüm saati 13.03. Başınız sağolsun."
"HAYIIIIIIRR. BURCU UYAN NOLURSUN UYAN." ağlaması arasında nefes aldı "KALK KIZIM ILGAZ İÇİN BİZİM İÇİN UYAN BURCU GİTME."
Çaresizliğimize gerçekten üzülüyordum. Annemi buraktım ve yere çöküp ağlamaya başladım. Perihan teyzede en son kendini yere bıraktığında her şeyin bittiğini düşündüren bir sesszilik oldu.
Ve o sessizliği aydınlatacak olan kalp atışının cihaza yansıttığı ses. Hepimiz birbirimize bakarken doktor odaya girip emin olmaya çalıştı. Ayağa kalktım ve odaya baktım.
Abim yengemi asla böyle görmek istemezdi. Kablolara bağlıydı ve evet. Kalbi atıyordu.
"Nasıl olur?"
Doktor dışarı çıktı "Kalbi atmaya başladı hemen ameliyata alıyoruz."
Ne yapacağını bilememişti adam eli ayağına dolaşmıştı. Oğuz dayanamayıp içeriye girdi ve sedyeyle ameliyat odasına götürdü.
Kendisi bir beyin cerrahı olduğundan işini yapacağını düşünmüştüm.
"Allahım sana şükürler olsun."
Annem dualar eşliğinde gülümsemeye çalışırken bir anda bayılmasıyla hemşire çağırdık ve bir odaya aldırdık.
Perşhan teyzeyide yerden kaldırdım. Tek söylediği şey "Bizi bırakmadı."
Umarım bebekte iyidir...
Hikayeyi burada sonlandırıyorum. Devamını yazacağım ama ikinci bir hikaye olarak sizinle paylaşacağım. Beni desteklerseniz sevinirim. Keyifli düşünmeler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgaz
Teen FictionYanlışlıkla birisini görüntülü arayıp çokta samimiyet kuramamışken yardım etmeye gidip üstüne bu kişinin ilk aşkın çıkmasıyla devrelerin yanmasını izliyoruz. İkinci hikayeyi yazdım "IlBurAs" yayında!