Yoğun ısrarım üzerine Nehirin bende kalmasına ikna ettim. Şu tuhaf adamları ona henüz anlatmamıştım o yüzden de Ilgaza soğuk yaptığım için başımı ütülüyordu.
"Aaa tamam sus! Al atıyorum mesaj yeterki üstüme gelme" diyip telefona uzandığımda Nehir zaferle gülüyordu.
You: Özür dilerim yarbay sanki seni suçlu tutmuş gibi soğuk yaptım
You: Sana iyi görevler dilerim artık sık konuşamicak olmamız canımı sıkmıyor değil :("Onu özleyeceğim" diyip ekranı kapattığımda telefon titredi ve gelen görüntülü aramanın sahibi Ilgazdı. Kendime çeki düzen verip açtım. Arkadan Nehirin 'ben tuvalete gidiyorum' demesiyle ekrana odaklandım. Henüz 24 saat bile olmamıştı ayrılalı ne çok özlemişim onu.
"Paso böyle bakışırsak sesimi özleyebilirsin" dedi gülerek.
"O yüzünü hafızama kazımak istiyorumdur belki." başımı dizime yaslayıp telefonu aşağıdan tutarak ona baktım. Gözümden istemsiz yaşlar süzülerken bir yandan burnumu çektim.
"Burcu sen ağlıyor musun? Hayır hayır hayır. Ağlama lütfen ben sana kıyamam ki. Hele karşımda ağlamana dayanamam." telefonu dibine soktuğun da gülmemi tutamadım.
Karmaşık duygular içindeydim bir yanım onu göremeyeceği için üzülüyor diğer yanım ise aşkımla beraber mutluluk saçtırıyordu.
"Hep gül canımın içi"
"Çok güzel seviyorsunuz yarbayım duygulandım" diyip göz yaşlarımı sildim.
"Seni çok nazik seveceğim. Ağlamazsan işimiz kolaylaşır" dediğinde arkadan bir ses geldi ve başıyla onaylayıp bana döndü "Gitmem gerekiyor sabahta yola çıkacağım. Sana her ne olursa olsun ulaşıcam Burcu. Yalnızca beni bekle"
"Her zaman bekleyeceğim Ilgaz. Her zaman.. Seni seviyorum."
"Seni seviyorum prensesim"
İkimizde telefon ekranlarımıza öpücüğümüzü bıraktığımızda telefonları kapattık ve ben bağırarak ağlamaya başladım. İçimde hiç iyi bir his yoktu.
Arkamdan bana sarılan Nehir yanağıma öpücük kondurup karşıma oturdu. Biraz sakinleştiğimde Nehir kahve yaptı karşılıklı içtik.
Ona bugünkü olayı anlatmamak için zor tutuyordum kendimi. Bilmese daha iyi olurdu. Onuda bilmeze sürükleyemezdim.
Sabaha kadar klasik muhabbetimizi ettik. He bu arada Nehir öğretmen. Şuan yaz tatilinde oldukları içinde kafasına göre takılıyor. Hatta haftada 2 gün dershanelere gidiyor. Ders vermek için.
.
.Sabah olduğunda yatağımdan uyuşuk bir şekilde kalktım geç yatmıştık ki zaten zar zor uyumuştum. Toplasanız 3 saat uyumamışım bile.
Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa girdiğimde kahvaltı için bir şeyler hazırladım. Keyfim yoktu ama masayı donatmıştım. Dün Nehir gelirken alışveriş yapmış Allah razı olsun.
Çayları koyarken meşhur Nehirimiz ayaklarını sürte sürte mutfağa girdi.
"Günaydın şekerim" dedi ağzı açık esneyerek.
"Tünaydın dağ ayısı. Ağzını kapatsana." çaydanlığı ocağın üstüne bırakıp elimi belime koydum ve karşımdaki darmadağınık kızı seyrettim "E kızım sen ölmüşün"
"Ne ölmesi kardeşim bayılmışım azıcık" diyip eliyle gösterdi.
"Elini yüzünü yıka gel kahvaltıdan sonra büroya geçmem lazım" dememle hemen arkasındaki kapıdan tuvalete girdi. O sırada telefonumu alıp masaya oturdum. Nehir gelene kadar sosyal medyada gezindim.
"Yazmamış mı seninki?"
"Hı?" başımı kaldırıp ona baktım. Ne dediğini gayet iyi anladığım için tekrar etmesine müsaade etmeden "Dün vedalaştık işte niye yazsın ki şimdi" dedim.
Sandalyeyi çekip oturdu ve çayına şeker atıp karıştırmaya başladı. "Ben yazar diye düşünmüştüm."
"Ben takılmam öyle şeylere. Sen ne yapacaksın bugün?" telefonu kapatıp çatalı elime aldım.
"Bugün özel ders veriyorum. Öğlende oraya gidicem. Sonrada ne yaparım bilmiyorum." derin nefes verdi "Kubat gittiğinden beri yaptığım bir şey yok"
"O gitmedi Nehir. Sen onu terk ettin. Ki zaten o bunu hak etti. Çok takma kafana biri gider biri gelir." zeytini ağzıma attım.
"Çok vakit harcadım ya onunla. Kendime gelmem gerek ama nerden başlasam toparlanmaya bilemiyorum." bacaklarını kendine çekip çayını yudumladı.
"Üstesinden geliriz dert etme. Sen kendini salma sadece stabil kal. Her şey düzelecektir."
"İyi ki varsın kardeşim"
"Sende canım" diyip ona havadan öpücük attım.
Güncel dedikodularımızı yaptıktan sonra mutfağı topladık ve ben üzerimi değiştirmeye geçtim.
Çantamı da hazırladıktan sonra salonda boy aynasının karşısına geçip düzleştirdiğim saçlarımı düzelttim."Şık bir come back olmuş" dedi ıslık öttürüp.
"Sağol meleğim" karşısına geçip yanaklarını sıktım "Hadi dikkat et kendine." iki yanağından da öpüp evden çıktım.
Arabayla istikametime giderken teyzemi aradım. İkinciye çaldığında açtı.
-Efendim canım
"Nasılsın teyzem"
-İyiyim sen nasılsın
"İyiyim, bende şimdi çıktım evden büroya gidiyorum. Bir iş aldım hafta sonu mahkemesi var."
-Aa ne güzel. Bol şans sana kuzum.
"Sağol perim. Oğuz ne yapıyor?"
-İzinli 1 hafta. Ne yapıcak evde ayak bağı oluyor bana.
"Bak sen ya. Canını sıkarsa söylersin bedel ödetirim ona."
-Durgun şu sıralar zaten.
"Hmm iyi bakalım. Ben seni daha tutmiyim. Kendine iyi bak selam söylersin eniştemle Oğuza."
-Tamam canım dikkat et kendine.
"Sende perim görüşürüz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgaz
Teen FictionYanlışlıkla birisini görüntülü arayıp çokta samimiyet kuramamışken yardım etmeye gidip üstüne bu kişinin ilk aşkın çıkmasıyla devrelerin yanmasını izliyoruz. İkinci hikayeyi yazdım "IlBurAs" yayında!