Evde gerçekten bir insan vardı. Ve benim gelmemi bekliyordu sanki. Biri demek ki peşime düşmüştü. Sessizce arkasından dolanıp silahımı kafasına dayadım. "Eğer hareket edersen sıkarım." dedim. Hızlıca ayaklarına vurup yere çöktürdüm. O an arkamdan başka biri "Eğer sen de hareket edersen ölürsün." demişti. Kapana kısılmıştım resmen. Daha doğrusu tuzaklarına düşmüştüm. Böyle bir şey beklemiyordum ki. "Siz kimsiniz?! Neden beni arıyorsunuz?" Arkamdaki "Sus yoksa vururum. Silahını yere bırak." "Bırakmıyorum!" Pes etmeyecektim. Buradan kurtulabilirdim. "Bırak dedim sana." diyordu ama dinlemiyordum. Hızlıca arkama dönüp silahını aldığım an arkadan başka biri gelmiş, kafasına silah dayamıştı? "Eğer yanlış bir hareket edersen sıkarım kafana." diyordu. Hızlıca silahı uzağa atıp kendi silahım ile önümdeki adamın kafasına dayadım. Silahı ona bakarken arkamdaki adama bakıyordum. Diğer kişi silahı ile kafasına vurup bayıltmıştı. O an görmüştüm yüzünü. Bana yardım eden adamdı. Beni yine kurtarmıştı. "Ne işin var burada?" Şaşkınca bakıyordum. O an önümdeki adam ayağa kalkıp hareket edecekken hemen ona dönüp silahı iyice dayadım. "Dur! Hareket etme sakın! Vururum yoksa!" Kim olduğunu çok merak ediyordum. "Bana dön! Yavaşça bana dön!" Ama keşke dönmeseydi. Keşke hiç bilmeseydim...
Yüzünü bana dönüp "Görüşmeyeli nasılsın kızım?" dedi. O an şok olmuştum. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. "Sen? Nasıl olur? Daha on beş yıl olmadı. Nasıl hapisten çıktın?" "Beni çok hafife almışsın kızım! Biraz para çıkmama yardım etti." Nasıl oluyordu bu? Bu kadar kolay mıydı yani? Resmen hapisten kaçmıştı. "Mutlu olmadın mı yoksa kızım?" Bana kızım demesine sinir olmuştum. "Sakın bana kızım deme! Ben senin kızın değilim!" "Neden öyle diyorsun ama kızım." Sinirlenmiştim gerçekten. Beni sinir etmek için diyordu zaten. O gün aklıma gelmişti. Annemi öldürdüğü gün... "Hangi elinle öldürmüştün annemi. Hangi elinle bıçaklamıştın!? Buldum, sol eline." Deyip sol kolunu kırdım. "Aaaahhh ne yaptığını sanıyorsun sen?!" "Eğer bir daha kızım dersen bu sefer kafana sıkarım! Burada beni nasıl buldun bilmiyorum ama bir daha gelirsen eğer seni öldürürüm! Ama anneme yaptığın gibi kolay değil daha zor ,daha acı çekerek bir ölümle!" "Hatırlıyor musun o günde böyle atarla konuşuyordun. Lakin gördün mü yanan, kaybeden hep sen oluyorsun." Beni sinir etmeye devam ediyordu. "Kes sesini!" deyip yumruk atıyordum. Hiç durmadan atıp yere düşürdüm. Kendimi sakinleştirip "Bir kelime daha et sıkıyorsa. İşte o zaman öldürürüm seni!" Arkamdan beni kurtaran adam gelip "Sakin ol!" "Karışma sen!" "Ne olduğunu bile anlamadan, yargısız infaz yapıyorsun!" "Ne olduğunu bilmeden konuşuyorsun!" "Kızım diyor sana. Baban olan adama neden vuruyorsun!" Fazlası ile sinirliydim. Hiçbir şey bilmeden konuşuyordu. "O adam benim babam değil! Şunu anla! Karışma sakın!" Deyip oturmaya gidecekken "Öyle deme ama. Ben senin babanım. Ne kadar inkar edersen et!" Yine vurmaya gidecekken beni tutup "Sakin ol artık! Belli ki seni kızdırmaya çalışıyor!" Doğru söylüyordu. Hak vermiştim. Sakinleşip düşünüyordum. O adamı geri içeri sokturacaktım. "Seni geri, geldiğin yere yollayacağım! Aslan telefonu getir oğlum!" Derken beni kurtaran adam araya girip "Aslan dur. Ben halledeyim izin ver." Anlamıyordum, kimdi ki o bana yardım edecekti? "Konuyu bile bilmiyorsun. Karışma lütfen." Deyip Aslan'a bakmam yetti. Hızlıca telefonu getirdi. "Aferin oğlum." deyip telefonu elime almıştım. Hemen polisi aradım. Her şeyi anlatmıştım. Gelip onu alacaklardı buradan...
Polisleri bekliyorken oturdum. Tabii gözümüz halende onların üstlerindeydi. O adam da benim yanımda, bana yardım ediyordu halende. Babam olacak o adam ise konuşup beni sinirlendiriyordu. "İyi bir karar vermedin kızım!" Bana her 'Kızım' dediğinde kötü oluyordum. Sinirlerimi yatıştıramıyordum işte. Hemen kalkıp silahı başına dayadım. "Ben sana bana kızım dersen sıkarım demedim mi? Sus kapa çeneni!" Demiştim öfkeli bir şekilde. "O günü hatırlıyor muzun? Gerçi o günün hatırası olarak elinde iz olması lazım. Doğru ya sen o eline nasıl bakıyorsun?" Elime baktım, o iz gerçekten bana o günü hatırlatıyordu. Resmen beni sinir etmek için elinden geleni yapıyordu. "Defneyi öldürdüğüm gibi seni de öldüreceğim kızım! Aynı bıçakla hem de!" Deyince iyice öfkelenmiştim. Onu öldürecektim. Dünyadan bir kötü adam daha eksilecekti. Ama o izin vermedi. Beni kurtaran adam önüme geçip "Dur! Seni sinir etmek için elinden geleni yapıyor! Dinleme sen onu. Eğer sen onu öldürürsen suçlu biz oluruz..." demişti. Haklıydı da. Kendimi sakinleştirip oturdum. Böyle yapmak zorundaydım.
Polisler gelmişti. Götürüp hapse atacaklardı. Ben de biraz olsun rahat edecektim. Hızlıca alıp gittiler. Bizde ifademizi verdik. Bu işte bitmişti. Bütün her şey bitmişti. Artık güvendeydim. Silahımı bırakıp yere oturdum. Ellerimi dizlerimin üstüne koyup düşünüyordum. O gün aklıma gelmişti. Onun dedikleri aklımdan çıkmıyordu. Gözlerimin önünde, annemi öldürdüğü zaman. Elimdeki ize baktım gerçekten bana hep o günü hatırlatıyordu. Acı dolu o gün...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Kızı AKSA
Mystery / Thriller" Babası tarafından terk edilen bir kız... İnsanlara güvenemeyen Dağ Kızı AKSA... Dağ'da ansızın karşısına çıkan Aşk, Aşk ile birlikte gelen GÜVEN... " Not: - Sürç-i lisan ettiysem affola...