AKSA 31 - ELVEDA DAĞ KIZI...

92 6 0
                                    


    Hızlıca bulaşıkları yıkamış, üstümü değiştirmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    Hızlıca bulaşıkları yıkamış, üstümü değiştirmiştim. Kendime kahve yapıp dışarı çıktım. Uyku tutmuyordu. Uyuyamıyordum. Olacaklardan habersiz dışarıda oturuyordum öylece...

   Her şeyi konuşmuştuk. Çok güzel bir geceydi. Bütün her şeyi demiştim. Oda demişti. Sakladığı her şeyi demişti. Ona sonsuz güveniyordum artık. Ama galiba pişman olacaktım...

    Kendi güven vermişti. Kendisi inandırmıştı bana. Geceme ışık olmuştu. Yazıma yağmur... Zor anımda çıka gelmişti. Düşmekten kurtarmıştı. Neşe getirmişti. Sevinç getirmişti. Yolumu göstermişti. Bana çok iyi gelmişti...

    Saat gecenin 02.40'dı. Öylece kahve içiyordum. Uykum sanki uçmuş gitmişti. İçimde kötü bir his vardı her şeyi demiş mutlu olmuştum ama içimdeki his gitmiyordu işte. Bir şey vardı...

    Öylece çocuklar ile otururken uzaktan bir şey geliyordu. Aslan ve Kahraman hemen ayaklandılar. Yanımda silah yoktu. Hemen içeri gireceğim anda Güzellik olduğunu fark ettim. Onun burada ne işi vardı? Hem de bu saat de? Yoksa Akel...

    Hemen yanına gidip endişeli bir şekilde "Güzellik ne oldu? Akel iyi mi? Bir şey yap Güzellik. Ne oldu? Gece vakti neden geldin kızım?" Uluyordu. Anlamıyordum. Eğilmiş başını sevecekken mektup gördüm tasmasına sarılı. Neler oluyordu? "Güzellik bu ne?" Deyip aldım. Üstünde "Dağ Kızı Aksa 'ya" yazıyordu. Akel'di bu. Bir tek o bana 'dağ kızı' diyordu. Neler oluyordu. Daha az önce beraberdik bu mektup da nerden çıktı? Kötü olmuştum. Oturup korkarak açtım mektubu. Çıkartıp sessizce okumaya başladım...

"Aksa... Şimdi yazdıklarım büyük ihtimalle bana karşı olan güvenini kıracak, bir daha dediklerime inanmayacaksın ya da bana kızacaksın. Haklısın da. Ama bunları yüzüne demeye cesaretim olmadı. Çalıştım ama yapamadım Aksa. Diyemedim. Yüzüne baka baka seni üzemedim. Onun için şimdi diyeceğim Aksa. Senden gizlediğim ve söyleyemediğim şey var evet. Bir türlü diyemediğim, fırsatını beklediğim ama o fırsatın hiç gelmediği konu. Seni tehlikeye atmak istemediğim için lakin tehlikenin eşeğine soktuğum konu... Aksa aslında ben bir mafyayım. İtalya mafyası. Evet, inanmayacaksın belki ama maalesef ki öyleyim. Hani sana demiştim ya, yetimhanede büyürken İtalyalı aile beni evlâtlık edindi diye. Orada yaşadım, büyüdüm. Benim, yani şimdiki babam İtalya mafyasıydı. Haliyle ben de öyle oldum. Küçükten beri bana hep nasıl olacağımı, işin bütün her şeyini anlatmıştı. Ben de babamın yerini aldım. Babam bir yıl önce vefat etti. Artık onun yerine ben geçtim. Emanet ettiği mesleği aldım... Hep sorduğun ama geçiştirdiğim soru 'Dağa gelme sebebin ne?' ise oda şöyle ki, babam ölmeden mirasını saklamıştı. O miras benimdi zaten. Benden başka çocukları yok. Tek çocuğum evin. Beni de ondan evlatlık edinmişlerdi. Olmadığı için ve mesleği bırakacak bir oğlana ihtiyaç duydukları için... Mirası direkt vermek yerine sakladı. Hak etmediğim bir miras istemiyordu. Uğraşmam için, emeğim ile kazanmam için sakladı. Sakladığı yerin haritasını bırakmıştı geriye. Yurt dışıydı ve o harita beni buraya getirdi. Üç aydır burada, dağ da mirası arıyordum. Lakin iki hafta önce buldum. Senin düştüğün çukur... Yaralandıktan sonra çok acı çektim. Dolaylı yoldan da olsa benim yüzümden çok canın yandı. Kapatmam lazımdı orayı ama hemen yapamadım işte. Aklımdan çıkmıştı hatta... Aslında altınları bulur bulmaz dönmem gerekiyordu lakin yapamadım. Seni bırakamadım, bırakamazdım. Ben bu dağa miras için gelmiş olabilirim ama asıl mirasımı buldum. Seni. Seni gördüğüm an kalbim o kadar değişikti ki. O gece anladım ben seni sevdiğimi. O gece siyahı gözlerine tutuldum... Ben seni çok sevdim ama beni çağırdılar Aksa. Artık gitmem gerekiyordu. Bugün çalan telefonumda da konu oydu. Sen bu mektubu okurken belki de ben çoktan şehre inmiş, uçağa binmişimdir. Ama merak etme oradaki işlerimi bitirir bitirmez sana geleceğim. Seni asla bırakmam Aksa. Asla. Geri geleceğim. İşim ne kadar sürer bilmiyorum. Belki bir gün, belki bir hafta, belki bir ay, belki bir yıl... Ama şunu bil ki Aksa sana er ya da geç döneceğim. Kalırsam eğer sen tehlikeye girersin. Buna göz yumamam. Benim yüzümden canının yanmasına göz yumamam. Giderken Güzelliği yanıma alamazdım. Onun için Güzellik sana emanet Aksa. Kendine çok dikkat et Dağ kızı. Sakın yaralanma. Kendini her zaman olduğu gibi koru. Seni çok seviyorum bunu sakın unutma. Görüşürüz Aksa. Şimdilik elveda dağ kızı..."

    Kalakalmıştım öylece. Boğazım düğümlenmişti. Sanki başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Ondan bile daha çok yanmıştı canım. Daha çok acımıştı kalbim. Yaşlar öylece düşüyordu. Yine terk edilmiştim. Sevdiğim adam tarafından. Hem de bir mektup ile...

   Böylece gitmesine izin veremezdim. Yapamazdım. Konuşmamız lazımdı. Yüzleşmemiz lazımdı. Bir mektup ile bırakıp gidemezdi. Olmaz... Mektubu cebime koyup var gücümle her şeyi bırakıp araba yoluna doğru koşuyordum. Belki de halende zamanım vardı... Nefes nefese kalmış öylece koşuyordum. Araba yolu ile ev arası yarım saatlik yoldu. O yolu on dakika da koşmuştum. Nefes nefese kalmış etrafa bakıyordum. Görmüştüm, ama yetişememiştim. Araba gidiyordu bile. Plakasından tanımıştım. 'AKL' yazıyordu plakada. Var gücümle "Akelll! Yapamazsın! Akell! Dur! Gidemezsinn Akelll!" Diyordum ama duymamış öylece gitmişti. Yere düştü öylece. Bu nasıl acıydı böyle? Nasıl dayanılırdı buna?

   Bir mektup ile terk edilmiştim. Beni en çokta üzen buydu. Bir kâğıt parçası ile bırakıp gitmesi. Annemden sonra ilk kez böylesine çok güvenmiştim ona. Yine yarı yolda bırakılmıştım ama. Yine o hataya düşmüştüm. Salak gibi güvenmiştim. Sevmiştim. İlk kez birine âşık olmuştum ama ona itiraf ettiğim gece terk edildim. Bu hayat hep mi böyleydi? Hep mi mutlu olunca ardından çok büyük üzülüyoruz? Hep mi yolun sonunda pişman oluyoruz?

   Terk edilmem ayrı bir mesele sevdiğim adam mafya çıkmıştı o ayrı mesele. O sert yapısı ondanmış. O cesetleri hemen halletmesi ondanmış. O silah kullanması, soyadı, lüks yaşantısı ondanmış. Koskoca İtalya da büyük bir mafyanın oğlu Akel Alberto... Hiç mi şans yoktu bende? Neden sevdiğim adam mafya çıkmıştı ki? Bana her şeyi öğreten adam bir şey daha öğretmişti. Bir ders daha vermişti. İnsanlar değişmez. Hepsi aynıdır. Hepsi yalan söyler, kalbini kırar. Bu senin iyiliğin için olsa bile... 

Dağ Kızı AKSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin