İlk kez başıma böyle bir şey geliyordu. Endişelenmiştim. Burada benden başka insan da yoktu. En azından ben bilmiyordum. Dört yıldır burada kalıyordum ama hiç insan görmemiştim bu dağlarda... Elimde silah ile tetikte yürüyordum. "Nerede oğlum?" dedim. Halende yürüyorduk. En sonunda Kahraman durdu. Etrafa bakıyordu. Gelmiş olmalıydık. Ben de etrafa bakıyordum. Lakin kimse gözükmüyordu. Ağaçların arkasından tık sesi duydum. Biri dala bastı. O an etrafımda olduğunu anladım. Kahraman havlamaya başladı yine. Kahramana bakıp "Oğlum sakın yanımdan ayrılma!" Dedim çünkü ona zarar verebilirdi. Bağırarak "Kimsen çık dışarı! Yoksa ateş ederim." dedim. Lakin çıkmak yerine kaçıyordu. Arkadan ateş ettim. Lakin ıskalamıştım. İlk kez başıma böyle bir şey geliyordu. Biri beni bulmuştu ama kim? Kim beni korkutmaya çalışıyordu. Düşünmeye başladım lakin bulamıyordum. Kahraman bana baktı. Gülümseyerek "Oğlum bak, ne çok bizden korkan kişi varmış. Hadi eve dönelim. Eğer yine gelirse bu sefer ıskalamam merak etme." dedim. Eve gidiyorduk. Çünkü bu fâni dünyada insanlara ayıracak vaktim yoktu...
Eğer yine gelirse bu sefer ıskalamazdım. Eve gidip bütün mumları yakmam gerekiyordu. Hava birazdan kararırdı. Eve dönerken kiraz ağacı görmüştüm. Şaşırmıştım. Çünkü dağın başında kiraz ağacı ilk kez görmüştüm. Erik, kayısı, elma ve bazı çeşitler vardı ama kiraz ilk defa görmüştüm. Ya da yeni keşfettim. Hemen biraz topladım lakin koyacak yerim olmadığı için azıcık toplamıştım. Daha fazla gecikmeden eve döndük. Aslana baktım "Oğlum buraya biri geldi mi? İyi misin? İyiysen pati uzat." dedim. Uzatmıştı. Başını okşayıp "Aferin benim oğluma." dedim. Eğer kötü bir şey olsaydı uluyacaktı. Ben de zor zamanlarda Aslanı çağırmak için uluyordum bazen. Aramızdaki iletişim böyleydi. Kahramanı çağırmam için de ismini çağırmam yetiyordu...
Hava daha fazla kararmadan eve girip bütün mumları yaktım. Normalde buraya elektrik getirmiştim. Lakin kullanmıyordum. Karanlıktan korkuyordum. Dağ da kala kala biraz olsun yenmiştim. Dışarıda zorlanmasam da evde karanlıkta duramıyordum. Küçüklükten kalma korkuydu. O yüzden elektrik değil mum kullanıyordum. Çünkü elektrik gidebilirdi. Dağ olduğu için sık sık gidebilirdi hatta ama mum, rüzgar esmedikçe sönmezdi... Her bir köşede, her bir yerde mum vardı onun için. Hızlıca hepsini yaktım. İçerisi artık aydınlıktı. Akşam yemeğinde bir şey yemeyecektim. Aç değildim bugün. Dışarıya da mum koydum bir sürü. Artık dışarısı da aydınlıktı. En azından gördüğüm yerler. Her ne kadar dolunayın ışığı yetse de ben yine de mum koyup ışık yapmıştım.
Yere minder koyup oturdum. Bugün ki olayı düşünüyordum. İlk kez bir insan beni korkutmaya çalıştı. Hatta bir tehditte bulundu. Daha önce hep hayvanlarla karşılaşmıştım. Ama insanıyla ilk kez. Ne kadar kaçmaya çalışsam da kaçamamıştım demek ki. Beni bulmuşlardı. Ama kimdi? Aslan yanıma yattı o an. "Oğlum ne oldu? Sen de mi benim gibi düşüncelere daldın?" öylece, sessizce yatıyordu. "Ah oğullarım ah. Siz de olmasınız ben ne yaparım? Sakın siz de beni bırakmayın tamam mı? Sizden başka kimsem yok benim." dedim. Anlamışlar gibi hemen yanıma gelip, bana sarılmaya çalışıyorlardı. Gülümseyip onları seviyordum. Onlarla oyun oynuyordum...
Sakince uzanıp gökyüzüne baktım. Yıldızlarla doluydu. Keşke ben de onların arasında olsaydım. O zaman insanlardan tam anlamıyla kaçmış olurdum. Ama olmuyordu maalesef...
Kolumdaki saate baktım. Saat 22.00'a gelmek üzereydi. Hemen kalkıp dışarıdaki mumları üfledim. Minderi içeri koydum. Aslan'la, Kahraman'a bakıp "Oğullarım sakın kendinizi tehlikeye atmayın tamam mı? Eğer bir şey olursa ya da görürseniz beni çağırın. Benden habersiz bir şey yapmayın tamam mı?" dedim havlamışlardı. Bu 'tamam' olarak geçiyordu. Yemeklerini koyup "İyi geçeler. Siz de evlerinize gidin ve uyuyun bakalım." dedim. İkisinin de ayrı evi vardı. Hem ıslanmıyorlardı evde hem de dinleniyorlardı.
Eve girdim hızlıca. Üstte, odama çıktım. Odamdaki fesleğeni suladım. Oda fesleğen kokmuştu. Seviyordum bu kokuyu... Belimdeki silahı başımın altına koydum. Hançerimi de yanıma aldım. Eğer bir şey olursa, evime biri girmeye kalkarsa diye hazırlıklı oluyordum. Eğer bugün gelen kişi bu geçe de gelirse diye hazırlıklıydım. Zaten her gece hep öyle yatıyordum ben... Evdeki mumları hepten kapatmadım. Sadece biraz. Ev halende aydınlıktı. Karanlıkta uyuyamıyordum maalesef ki. Yorgunluktan daha fazla bir şey düşünmeden uyumuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Kızı AKSA
Misterio / Suspenso" Babası tarafından terk edilen bir kız... İnsanlara güvenemeyen Dağ Kızı AKSA... Dağ'da ansızın karşısına çıkan Aşk, Aşk ile birlikte gelen GÜVEN... " Not: - Sürç-i lisan ettiysem affola...