Okyanuslarla çevrili, dağ ve ormanlarla kaplı dünya. Hepimiz bu fâni dünya için yaşıyoruz. Kimimiz yalan söyleyerek, kimimiz güven kazanarak. Kimimiz yaptığı iş ile yükselmek için, kimimiz işe girmek için. Ama hiç kimse insanlara söylediği yalanları düşünmüyor. Herkes insanların güvenini kırıyor, yarı yolda bırakıyor... Herkesin vardır bir yarı yolda bırakıldığı ya da güveni zedelendiği. Kimisi sevdiği adam tarafından güveni yıkılıyor yarı yolda bırakılıyor, kimisi annesi tarafından terk ediliyor. Ya da benim gibi babası tarafından...
Ben doğdum da babam beni, yani annem ile beni terk etmiş. Çünkü bana bakmak istememiş. Sırf kız olduğum için beni sevmemiş. Hep erkek çocuk istemiş. Ama olmamış. Küçükken annem onu bana hep iyi biri olarak gösterirdi. Ona karşı kin beslemeyeyim diye. Lakin büyüdüğümde her şeyi çözdüm. On beş yaşımda her şeyi fark ettim. O adamın beni sırf kız olarak doğdum için bizi terk etmesini, anneme eskiden şiddet uyguladığını, her şeyi on beş yaşımda anlamıştım. Okulda hep babamı sorduklarında öldü diyordum. Hata ben ona hiçbir zaman baba demiyordum. Çünkü babalığı hak etmiyordu. Babalar sırf çocuğu kız doğdu için terk etmezdi. Çünkü babalar kızları oldukları için gurur duyar ve kızı ileride bilinen ve saygın birisi olması için çabalardı. Kızıyla gurur duyardı. Ama o adam kolayı seçip bizi terk emişti. Onun için o adam bırakın baba olmayı adam bile olmamıştı benim gözümde...
On sekiz yaşımda burslu olarak Amerika'da Harvard üniversitesini kazandım. Annemi de yanıma alıp okulum bitene kadar orada yaşamaya karar vermiştik. Yirmi bir yaşıma kadar orada çok iyi bir öğrenci olmuştum. Puanlarım hep en yüksek puandı. Herkes bana "Sen ileride çok saygın biri olacaksın." diyorlardı. Onlara sadece gülümsüyordum. Yirmi bir yaşımda Türkiye'ye, evimize tatil için dönmüştük. Ama keşke dönmeseydik. Eğer dönmeseydik her şey farklı olabilirdi...
Evimizin kapısında o adam bekliyordu. Onu şimdiye kadar hep resimlerden görmüştüm. Ona karşı diyecek binlerce lafım, binlerce sözüm vardı. Ona karşı annem kin beslememi istemese de beslemiştim. Annem onu görünce korktu. Çünkü benim kız olacağımı öğrenince anneme vurmuş, dövmüştü. En sonunda da bizi terk etmişti. Bırakıp gitmişti... Annem kolumu sıkıca tuttu. Çünkü annem sadece bana güveniyordu. Bende sadece ona...
O adam bize doğru gelmeye başladıkça annem geriye gidiyordu. Annemin kolunu tutup "Annem korkmana hiç gerek yok. Yanında ben varım. Hem senin değil o kişinin korkması gerek. O adam olamamış kişinin!" dedim ona bakarak. Karşıma geçerek "Sen o lafı bana mı dedin?" dedi yüksek ses tonuyla. Ondan hiç ama hiç korkmuyordum. Hatta korkmak yerine acıyordum haline. Ben sakinliğimi halende koruyordum. Etrafıma bakıp "Baktım da burada senden başka adam olamamış kişi yok." Demiştim daha çok bağırarak "Haddini bil hadsiz! Sen kim oluyorsun da bana bunları diyorsun? Belli ki Defne sana terbiye verememiş." Bağırarak üste çıkmaya çalışıyordu kendince. Ama o son dediği cümle benim de sakinliğimi bozmuştu. Artık ben bağırarak ve onun üstüne yürüyerek "Asıl sen haddini bil! Sen hangi hakla karşımıza geçip bize bu kelimeleri diye biliyorsun? Sen hangi hakla anneme laf atabilirsin? O kadın senin yapamadığını yaptı! O elleri öpülesi kadın bana hem annelik hem babalık yaptı! Bu lafları demeden önce kendine bir bak! Ne kadar acınası halde olduğuna bak! Nerede senin adamlığın?! Ya nerede senin babalığın?! İnsan hiç kızı olacak diye sevdiği kadına şiddet uygular mı? Ya insan hiç kız çocuğu oldu diye onu terk eder mi? Sen nasıl bir adamsın ki onca yıl sonra karşımıza geçip konuşabiliyorsun? Kendinden utanmalısın. Çünkü utanılacak bir adamsın! Burada eğer bir saygısız ya da haddini bilmesi gerekken kişi varsa o da sensin!" İşte şimdi tüm sinirlerimi atmıştım. Kendimi sakinleştirmiştim. Lakin pek uzun süre sakın kalamamıştım. "Yeter! Sen kendini ne sanıyorsun? Sakın bir daha bana o lafları etme yoksa seni mahvederim!" Hiç gecikmeden, sakin bir şekilde "Ne yaparsın? Bana tokat mı atarsın? Yoksa beni döver misin?" demiştim. Gururuna dokunmuş olmalıydım ki bana el kaldırıp "Yapacaklarımı hayal bile edemezsin." Kaldırdığı kolu tutmuştum. Annem arkadan "Kızım bırak ne diyecekse deyip gitsin. Onun gibi adamlarla uğraşmaya bile değmez." "Annem, ona yaptıklarının acısını çektirmeliyim." deyip tutuğum kolu bükmüştüm. Acı çekerek "Bırak kolumu! Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bırak dedim sana." "Bence fazla zorlama. Yok yani, eğer zorlarsan kırılabilir de ondan diyorum." dedim gülümseyerek. Diğer eliyle sakladığı bıçağı çıkartıp bana saldırmaya kalktı. Hemen o an kendimi geriye doğru attım. "Ne sandın, küçük numaralarını yiyeceğimi mi? Sen kendini ne sanıyorsun da benimle uğraşmaya kalkıyorsun." Gülümsemiştim. "Hmm. Doğru şimdi sen bizi terk ettiğin için beni tanımıyorsundur da. Hemen anlatayım o zaman. Ben özel bir üniversitede okuyan çok başarılı bir öğrenciyim. Tabi bununla da değil. Dövüş sanatlarında siyah kuşak olarak ünlü bir yerde çalışan. Lakin bunu o kadar hafife alma Amerika'daki en ünlü dövüş hocasından eğitim aldım. Şimdi sen söyle. O elindeki uyduruktan bir çakıyla asıl sen kendini ne sanıyorsun?" "Hmm bence beni hafife alıyorsun." Deyip annemin boynuna dayadı bıçağı. O an endişelendim çünkü bu psikopatın ne yapacağı belli olmazdı. Korkuyordum... Anneme bir şey yapmasından korkuyordum. Belli etmesem de endişeleniyordum. Bu dünyadaki tek sevdiğim, güvendiğim, her şeyim annemdi. "Kızım... Kızım sen beni düşünme. Sen kendini kurtar kızım, bu psikopatın elinden. Kaç! Senin daha yaşayacağın onca günler var." "Annem saçmalama. Ben hiçbir yere gitmiyorum. Sen de korkma bir şey olmayacak." "Bence annenin sözünü dinle..." İyi düşünmem lazımdı. Ne yapıp annemi kurtarmalıydım. "Bak, eğer düşündüğün şeyi yaparsan sen yanarsın." deyip ona yaklaşıyordum. Annemle göz teması kurmuştuk. Elimi açıp kapayınca ona öğrettiğim gibi vurup yanıma gelecekti. O anı bekliyordum. "Beni dinle, buraya bence katil olmaya gelmedin diye düşünüyorum." deyip biraz daha yaklaşıyordum anlaştırmadan....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Kızı AKSA
Mistério / Suspense" Babası tarafından terk edilen bir kız... İnsanlara güvenemeyen Dağ Kızı AKSA... Dağ'da ansızın karşısına çıkan Aşk, Aşk ile birlikte gelen GÜVEN... " Not: - Sürç-i lisan ettiysem affola...