AKSA 59 - GÜÇLÜ BAĞ...

39 4 0
                                    


   Hamakta oturup havaya bakıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Hamakta oturup havaya bakıyordum. Çok güzeldi hava. Her ne kadar kış kapıda olsa da hava bugün çok iyiydi. Parçalı bulutluydu hatta. Güneş yavaşça gitmeye başlıyordu. O an biri geldi. Az önceden beri duran korumalar geri gelmişti. İki kadın kapının önüne geçip duruyorlardı. Onara bakıyordum. Bir öylece, mutsuz dururken diğeri çok enerjikti. Hayat işte. Hep farklıydı. Belki de diğerinin biracısı vardı ama. Hayat acısı.

    Onlara bakıyordum ama beni görmüyorlardı. Enerjik olanın yanına Aslan gitti. O güven hissettiği kişin yanına giderdi. O güvenilir miydi yani? Sevinçli bir şekilde Aslanı seviyordu. "Güzel çocuk seni. Ne kadar tatlısın sen böyle." Türkçeyi çok iyi konuşuyordu. Türk olmalıydı. Onları öyle görünce mutlu olmuştum. Diğeri hemen yanına gidip "Bırak şunları sonra bize kızıyorlar." "Bize kızmıyorlar Asya hanıma kızıyorlar. Oda hatalıydı zaten. Üç canı tehlikeye attı öylece." "Bunları duysa seni öldürür. Kalk da işini yap." "İşini yapmayan onca kişi varken beni öldüremez. Gerçi hep iyilere ve güçsüzlere gücü yetiyor onun." Resmen kulak misafiri olmuştum onlara. O kızda benim gibi düşünüyordu. Demek ki öyle biriydi Asya. Ama o kız iyi biriydi. Güvenilirdi. Kanım ısınmıştı ona. Sevmiştim onu.

    Biten kahve bardağımı da alıp kalktım. Yanlarına gittiğim an beni fark ettiler. O kızın yanına gidip "Aslan seni çok sevmiş olmalı. Çok güzel oynuyordunuz." Diğeri araya girip "Pardon efendim. Siz kusurumuza bakmayın." Oysaki ben güzel bir şey demiştim. "Adınız ne sizin?" "Aylin." Dedi mutsuz olan. "Ayla." Dedi enerjik olan. Güzelce kendimi ifade ettim. "Aylin ben kötü bir şey dememiştim. Hatta sana da bir şey dememiştim. Ben Aylaya diyordum. Her şeyi üstüne alınma. Yoksa çok yorulursun." Deyip çocukların yemeklerini ve sularını veriyordum. "Ayla sana ise teşekküre edecektim. Düşüncelerin için. Hep böyle enerjik ol, doğru bildiğin yoldan asla şaşma." Gülümseyerek "Emredersiniz efendim." 'Emir ve Efendim' Hiç sevmediğim iki kelime. Karşılarına geçip "Adım Aksa biliyorsunuz. Gördüğüm kadarıyla benden küçüksünüz. Bana 'Aksa abla' deyin. Bir de emir yok. Onu unuttun." Bu sefer ikisi de gülümsüyordu "Tamamdır Aksa abla." Gülümsüyordum bende. Gencecik iki kızdı. Akel'in emrine nasıl girmişlerdi anlamıyordum. İçeri doğru giderken kulaklarına yaklaşıp "Kimsenin enerjinizi düşürmesine izin vermeyin. Kendinizi ne olursa olsun ezdirmeyin. Kötüye iyi demeyin. Yorulursanız sandalyeye oturun. Dikilmeyin hep burada böyle. Korurum be kendimi." Deyip içeri girdim. Sevmiştim ikisini de. Tatlılardı. Hayat hikâyeleri ve hayata olan bakışları farklıydı ama. Çektikleri acılarda...

   İçeri girmiştim. Yapacak hiç bir şey yoktu burada. Her şeyi Akel yapıyordu hem. Bana fırsat kalmıyordu bile. Kahve bardağımı yıkayıp sildim. Yeni kahve yapıp odama doğru çıkacakken sesler geliyordu dışarıdan. Bağrış. Kahveyi bırakıp kapıya gittim. "Sizi buraya boşuna mı diktim?! Birde oturuyorsunuz!" "Ama Efendim." Dediği an kapıyı açtım. O an Aylaya tokat atacaktı. Kolunu tutup geriye ittim. Asya yine ağlık taslıyordu. "Neler oluyor burada?" "Senlik bir şey yok Aksa. Sen dinlen." Gülümsüyordum. "Tamda benlik şey var. Ben dedim onlara oturun diye. Sabahtan beri dikiliyorlar." "İşleri bu çünkü." "Benimde emrim bu Asya. Karşımı geleceksin? Yorulunca oturacaklar. Korumada olsalar insanlar. Başka bir sorun var mı Asya?" dedim kendimden emin. Başım dik öylece karşılarında duyuyordum. "Şımartma şunları Aksa. Koruma onlar." "Ona bırak da ben karar vereyim. Benim topraklarımdasınız. Hadi şimdi Asya aramaya çık sen. Etrafı. Kızlar sizde bir şey olursa Adımı verin. Kimse bir şey diyemez size." Asya gitmişti bile. Kızmıştı ama bana. Hep öyleydi zaten bana karşı. "Taamdır Aksa abla." Dedi kızlar. Gülümseyerek içeri girecekken Aylin söze girip "Aksa abla ben özür dilerim. Ben seni çok yanlış tanımışım. Yaptıkların için sağ ol. Seni korumak için ölürüz bile." "Sakın. Ölmeyin. O bana en güzel mutluluk olur." Deyip içeri girmiştim. Bu hayatta yıllar sonra birilerine güvenmiştim. Bu kadar güçlü bir bağ kuruştum. Ölmemeleri lazımdı. Yaptığım kahveyi alıp odama doğru çıkıyordum. Moralim halende iyi değildi. Kafam halende dağınıktı. Aklım halende rüyadaydı... 

Dağ Kızı AKSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin