Bir kişide farklı evrenlerin olduğu dünya...
Leyla farklı bir kişiliğe sahipti. Tanıyan kimse ilk konuşmasında onu çözemezdi, çözemedi. Kendi tabiri ile 'psikolojik olarak bozuk gelmişti bu dünyaya'. İki ayrı Leyla vardı içinde. Hangisi hakim olacak...
Okurlarımm yeni bir bölümden selamm :D Elimden geldiğince bölümleri sürekli güncellemeye çalışıyorum. Yazdığım her paragraf sonunda duygularınızı görmek güzel olurdu :)) Desteklerinizi bekliyorumm. İyi okumalar
Şehrin dışına doğru gittiklerini fark etti Leyla. Merkezden uzaklaşmışlardı, daha sakin bir kısma gelmişlerdi. İçindeki gerginlik artmıştı. Arabanın camını açıp derin bir nefes aldı. Belki onu görecekti. Hesap sorması gerekti. En başında evlerinin camını kıran da o değil miydi. Bu kadar rahat bir insan olmalıydı. Düşünceleri onu dudaklarını yemeye itti. Saçlarını toplu halden açık hale getirdi. O sırada taksi yavaşlamaya başlamıştı. Leyla nereye geldiklerine bakmak için camdan dışarı bakıp etrafı süzdü. Burası sakin, insanların az olduğu belli olan bir sahil kenarıydı. İyice meraklanmıştı. Siyah şapkasını çantadan çıkarıp taktı. Telefonun ekranından yüzüne baktı. Makyaj yapmayı seven biriydi, farklı tonlarda yüzüne makyaj yapardı. Bu karşılaşma için biraz abartılı bulsa da 'Kime ne' diyerek içinden geçirdi. (Medya temsili tarz)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çantasından cüzdanını aramaya koyulduğu anda taksi şoförü ödendiğini belirtti. Leyla kafasını ona çevirip onaylar biçimde kafa salladıktan sonra arabadan indi. Hafif yağmur atıştırıyordu. İndiği anda telefonuna mesaj geldi.
[Bilinmeyen Numara]-TAM KARŞINDA BİR BANK VAR ORAYA OTUR. BANKIN ÜSTÜNDE BİR KULAKLIK VAR, SANA GÖNDERECEĞİM SESİ DİNLEMENİ İSTİYORUM. -A
[Leyla]-Bu zırvalıkları bırakıp karşıma çıksan da konuşsak daha iyi olacak.
Leyla cevap gelmeyeceğini biliyordu. Gizemli kişimiz harf eklerdi konuşmasını bitirince. Bir daha istediği vakte kadar dönüt alamazdınız. Leyla 'saçmalıyor herhalde' diyerek alaycı bir gülüşle banka oturdu.
Dediği gibi bir kulaklık vardı. Koyu mor renkli kulak üstü bir kulaklıktı. Fazla irdelemeden telefonuna taktı. Ses dediği şey bir müzik dosyasıydı (Medya: Sezen Aksu- Ağlamak Güzeldir). Şapkasını bankın kenarına koydu. Dosyaya tıklayıp müziği dinlemeye koyuldu. Bu müzik...Bir yerlerden tanıdık geldi. Leyla'nın gözleri dolmuştu. Bu şarkı o kendini kaybettiği gecelerde ağlayarak dinlediği şarkıydı. Hastanedeyken de bu şarkıyı bırakmamıştı. Küçük bir müzik çaları vardı. Döndürüp döndürüp bu şarkıyı dinlerdi. Sessiz sessiz ağlardı. Sesi çıkmasın diye kendini bastırdığı anlar aklına geldi. O zamanlar iyi olduğunu herkese ispat etmeye çalışıyordu ama kimse onu dinlemiyordu. Mutlu olduğu anları aklına getirirdi. Babasının ona yaptığı sürprizler, beraber şakalaştığı anlar, üzüldüğü anlarda kocaman sarılışları, huzurlu hissettiği anlar...Esma'nın korkunç çığlıklarına rağmen Leyla'nın kahkahaları, 'Buradan çıkamayız, bitti!' diyerek Esma'ya bağırmaları. Hepsi o zamanlarda dinlerken düşündüğü anılardı. Şimdi de bir bir gözünün önüne geldi.