Bölüm 24

22 6 4
                                        

-Leyla'nın gözünden--

Aradan iki hafta geçmişti. Sınavlarım geçen cuma bitmişti. Bu süreçte kendimi yılbaşından sonra daha ağır sınavlara vermiştim. Değişen pek bir şey yoktu. Annem ve Cüneyt evlenme tarihi almışlardı. Okullar tatile girdikten hemen sonraydı düğünleri, okulumuz bu cuma tatile giriyordu. Onun akşamı düğünleri vardı. Küçük bir nikah olacaktı. Güzel bir oteli ayarlamışlardı. Orada da küçük bir kutlama olacaktı. Daha sonra Cüneyt ile başka yere tatile çıkacaklardı. Cüneyt'e olan sevgim artmamıştı. Eve geldiğinde yakından konuşmaya başlaması ona olan güvenimi tazelemeyecekti. Emine ile iyi gidiyorduk ancak Cüneyt ile daha güzel ilişkiler kurmuştum. Annemin eşi olarak kabullenemiyordum. Evlendikten sonra başka bir eve taşınmak zorundaydık. Daha doğrusu Cüneyt'in evine. Nerede olduğunu bilmek dahi istemeden Deniz ile ayrı yaşamak istediğimi belirtmiştim. Tabii ki üniversite kazanana kadar 'hayır' cevabı almıştım. 

Deniz ile takılmıştık çoğunlukla. Okul çıkışları onların çalışma salonlarında çalışıyordum. Oldukça rahat bir yerdi. Kahvemi de alıp oturuyordum derslerin başına. Ancak Gökçen'e içim ısınmamıştı. Kıskanç bir tavrı vardı. Deniz'in yanında göstermemeye çalışıyordu ancak o gidince lafları ile iğnelemeye çalışıyordu. Sinirlerime dokunmaya başlamıştı. Deniz'e şikayet etmek de saçma geliyordu. Gökçen'i sevdiği belliydi. Aslında artık beraber gezmek değil de üçümüz gezmeye başlamıştık. Ne zaman Deniz bana sarılmaya kalkışsa çocuk gibi araya Gökçen giriyordu. Tek benimle değil bazen Deniz'le kavga ettiği bile olmuştu. Basit kavgalar değildi. Temelinde yine Gökçen'in kıskançlığı vardı. Deniz sanki zincirle bağlanmış gibi hareket ediyordu. Gökçen'in onu bir şekilde kısıtlamasını gözleri görmüyordu. Gözü Gökçen aşkı ile kapanmıştı sanki. Bazı zamanlar Deniz ile baş başa konuştuğumda bu konulardan konuşuyorduk. Deniz'in kör kütük aşık olduğunu anlamıştım. Ben müdahale etmek istemedim. Sadece içimden gerçekleri görmesi için dua etmiştim.

Okul çıkışları bazı günler Ali'yi görüyordum. Sadece bana bakıyordu. Öylece bakıyordu. Gidip konuşmak istemedim, takibe devam etmesi rahatsız ediyordu. Takıntı olması da rahatsız ediyordu. Yokmuş gibi davrandım hep. 

"Evet arkadaşlar yarın karnelerinizi alacaksınız, aslında karne değil de asıl sınav önemli diyebilirim. Yarın ben okulda olmayacağım için şimdiden temennilerimi söylemek istiyorum. Tatilde lütfen çalışmayı bırakmayın...hatta daha fazla çalışın. Bol bol vaktiniz olacak. Sorularınız olursa bana mesaj atabilirsiniz. Ben de seve seve çözmeye çalışırım." 

Teneffüs zili çalmıştı. Herkes dışarı çıkarken ben de kantine inip kahve almak istedim. Koridora çıktığımda Çağatay yanıma gelmişti. Tam bir şey söyleyecekken arkadan Barış'ın kolumdan tuttuğunu gördüm. Ne oluyor edası ile kolumu çekip ona baktım. 

"Leyla bir iki saniye konuşalım mı?" Barış'a bir haller olmuştu son zamanlarda onlara neler yaptığımı bilmezmiş gibi yumuşak davranıyordu. Bu daha da midemi bulandırıyordu. Önümdeki Çağatay'a 'bir saniye' dedikten sonra Barış ile koridorun köşesine geçtik.

"Tatilde arkadaşlar ile İstanbul gezisi yapacağız. Sen de gelsen iyi olur, hem istediğin bölümün köklü okulları orada. Görmüş olursun. Ne dersin?" Güzel güzel konuşmaya çalışması çok komik gelmişti. Kollarımı birbirine bağladım. Gülmemi durduramıyordum. Bana garip  garip bakmaya başlayınca konuştum.

"Ben ve siz aynı tatilde? Sence bunu hayal dünyan algılayabiliyor mu? Ne o yeni bir oyun mu planladınız....gelmem ben bu oyunlara artık. Ben kötü biriyim unuttun mu...yoksa hatırlatayım mı?" Umutsuz bir yüz ifadesi ile konuşmuştu.

"Aramızda kötü şeyler geçti ancak haftalar geçti üstünden. İkimiz de birbirimizi tanıdık...hem sen artık bizim gruba dahil olabilirsin. Senin gibi üyeyi zor buluruz."

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin