Bölüm 25

23 6 8
                                    

(Medya Leyla)

Hepinize iyi okumalarr

-------------------------------------------------------------

O gün Leyla eve bir hışımla gitmişti. Gökçen'in gerçek yüzünü görmesi ancak Deniz'in görememesi hoşuna gitmiyordu. Saçlarını tepeden topuz yaptıktan sonra hırkasına sarınarak aşağı indi. Deniz ile geldikten sonra Gökçen muhabbetini açacaktı. Aşağı kata indiğinde Cüneyt ve Zehra Hanım yarın oteldeki kutlama için seçilen yemeklere, hediyelere tekrardan göz atıyorlardı.

"Cüneyt, Lara'nın alerjisi var mıydı? Yemeklere dikkat ettin demi?" 

Leyla Lara'nın ismini son haftalarda öğrenmişti. Onların ilişkisine karışmak istemediğinden uzak durduğundan Cüneyt'in kızını da es geçmişti. Çok güzel bir kızdı, Zehra Hanım ile yemeğe çıkmışlar ve üstüne fotoğraf çekilmişlerdi. Yirmi üç yaşında hukuk fakültesini yeni bitirmişti. Zehra Hanım meslektaşı olduğu için ayrı bir sevdiğini belirtiyordu Leyla'ya. Lara'nın kim olduğu umurunda değildi. Düğünde tanışmış olacaklardı. 

"Canım hoş geldin, menüye en sevdiğin yemekten koydurdum. İki seçenek halinde seçecek misafirlerimiz. Geç...otur."

"Leyla elindeki su bardağı ile oturmuştu koltuğa. Bu evde son günlerinden bir tanesiydi. Çok sevmişti oysaki. Kısa sürede gerçekten evi olarak benimsemişti. Sessizce dinledi onları. Müziklerden bahsediyorlardı. Ardından Zehra Hanım atladı hemen.

"Leyla canım bizim için bir şarkı söyler misin kutlamada? Cüneyt ve ben çok mutlu olurum." Beklemediği bir soruydu. İkisi de heyecanlı bir şekilde ona bakıyordu.

"Ne söyleyeceğim? Piyano var mı sahnede?" Cüneyt cevaplamıştı bu sefer.

"Piyano var, istediğin bir şarkıyı bize adaman çok güzel olurdu. Lara'nın müzik ile alakalı yeteneği yok...ama sende gerçekten güzel bir ses olduğunu duydum Zehra'dan."

Leyla hemen söz vermek istemedi. Yarın piyano ile alıştırma yapması gerektiğini düşündü. Onlara ne kadar soğuk davranmaya çalışsa da nikah günlerinde canlarını sıkmayacaktı. Kendisinin moralinin bozuk olması Zehra Hanım'ın bozuk olması demekti.

"Bunu bir düşüneyim. Yarın haber ederim."

O esnada kapı zili çalmıştı. Leyla koşarak kapıya gitti. Gelen Denizdi. Berbat bir surat ifadesi vardı. Gözleri kızarmıştı ve sinirliydi. Leyla anlamaya çalıştı. Deniz eve girer girmez odaya çıktı. Leyla da arkasından gitti. Deniz yatağa oturup dizini sallıyordu sürekli. Leyla bu durumdan çok korkmuştu. Odanın kapısını kapatarak içeri girdi. Sorgular bakışla konuştu.

"Deniz n-ne oldu?"

"Gökçen'e ne dedin sen?!" Leyla şaşkın gözlerle baktı. Sesini yükseltmemeye çalışan birisi vardı karşısında.

"Ne demişim?!"

"Geçmişimi sordu...sen ona demişsin geçmişimizi bilmiyorsun o yüzden tanışmamızı anlamıyorsun gibi saçma salak şeyler demişsin. Anlatmadım, ısrar etti. Gözlerinde öyle iğrenç bir şüphe oluşmuştu ki ben ona kendimi anlatmak istemedim! Ve sen Leyla bunun fitilini yakan sensin!"

"Deniz...ben onun için demedim asla! Üstüme üstüme geldi. Haddini daha farklı yönden bildirirdim ama seni düşündüm. Olay çıkarmak istemedim."

"Beni düşünmen bu mu Leyla! Aramıza Gökçen ile mesafe girdi. Ben anlatana kadar konuşmama kararı aldı. Ne yapacağım he ne!" Ellerini saçlarının arasına alıp odanın içinde bir ileri bir geri gitmeye başladı. Leyla Deniz'in bu kadar etkilenmesine şaşırıyordu. Ne çabuk bağlanmıştı.

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin