Deniz'in gelmesine günler kalmıştı. Leyla artık annesine kendi planından bahsetmeliydi. Dün geceki kağıt olayını anlatmamaya karar verdi. Annesi çok panik bir insandı. Annesinin aklında kurduğu düşünceler özellikle Leyla'yı boğacaktı. O yüzden sadece Deniz ile alakalı kısmı konuşmaya karar verdi.
Dün gece çok uyuyamamıştı. Barış ben yazdım demişti. Ondan sonra herhangi bir kağıt görmemesi onun yazdığına daha da kanıt olmuştu. Yoksa Barış yine oyun mu oynuyordu? Leyla bunu beklerdi. Barış ile güzel vakit geçiriyordu. Her an Leyla'yı güldürmeye çalışıyordu. Ders konusunda ne kadar yardım etmek istese de Leyla zor bir öğrenciydi. Her şeyi alttan alması ve sabırlı olması Leyla'yı Barış'a daha da çok çekiyordu. Bazı anlar beraber eğlendikleri anlar gözünün önüne gelir sırıtırdı. Alışmaya çalıştığı dönemde ilaç gibi gelmişti. Ancak Barış'ın arkadaş ortamına pek girmiyorlardı. Belki de Leyla'nın insanlarla pek yakın olmak istememesinden kaynaklı Barış zorlamıyordu. Leyla Barış'a gittikçe ısındığını fark etmişti. Sanki artık onu gördükçe heyecanlanıyordu. Güzel gülümsemesini bahşediyordu ona.
Leyla bu hafta terapiye gidecekti. Onu da bir kenara not etmeliydi. Kendisine iyi geleceğini düşünüyordu. Hastalığının başlarında çok inkar etmişti. Herkese zorluk çıkarmıştı. 'Ben iyiyim' çığlıkları kulağında yankılandı. Annesinin onunla cebelleşmesi, kendisini anlamadığını düşünmesi ayrı bir konuydu.
Merdivenlerden aşağı indi. Zehra Hanım kahvaltıyı hazırlamış çayları dolduruyordu. Annesinin elinden en çok çilek reçelini severdi. Kahvaltı onun için çilek reçeli olduğunda kahvaltıydı. Kahvaltıyı arka bahçenin masasına kurmuştu. Leyla masaya oturduğu anda ekmekleri dağıtıyordu. Leyla nasıl konuya gireceğini düşündü. Boğazı düğümlenmişti sanki. Çok zordu bu konuyu açmak çünkü biliyordu Zehra Hanım'ın olumsuz konuşacağını. Ne olursa olsun ikna etmeliydi. Deniz nerede kalacaktı, nerede iş bulacaktı. Deniz bütün akrabalarını silmişti. Hastanedeyken kimse onu ziyarete gelmemişti. Bu yüzden tek ailem sensin derdi Leyla'ya. Hafif yerinde kıpırdandı. Zehra Hanım Leyladaki huzursuzluğu fark etmişti.
"Bu hafta sonu çok iyi bir terapiste gideceksin, bizzat araştırdım. Yorumları da okudum. Çoğu güzel olarak ayrılmış. Senin bir sıkıntın yok ancak her insanın bir terapiste ihtiyacı vardır. Ha unutmadan, ders alacağın hoca ile konuştum. Matematik ve fizik derslerini aynı hoca verecek. Senin uygunluk durumuna göre bir plan çizelim. Kendini eksik hissettiğin bir ders olursa söyle ona da ayarlama yaparız. Leyla? Sen beni dinlemiyor musun?"
"Dinliyorum...anladım. Haftaya başlarız hoca ile bu hafta olmaz."
"Yok senin derdin başka. Hadi söyle, çıkar ağzındaki baklayı."
"Söyleyeceğim ancak lütfen tartışmayalım. Sakin konuşalım, tartışmak hoşuma gitmiyor."
"Tamam öyle olsun bakalım." Zehra Hanım ciddileşmişti. Az çok Leyla'nın neden bahsedeceğini tahmin edebiliyordu.
"Deniz...onu çok özledim ve...çıkmasına çok az kaldı. Sana çok anlatamadım kim olduğunu, oradan arkadaşım olarak biliyordun. Ancak aramızdaki bağ daha kuvvetli. Biz orada...o hastanede beraber iyileştik. Yalnız olsaydım nasıl olurdum bilemiyorum. Ve..."
"Leyla sakin kalalım dedin ancak beni sinirlendiriyorsun. Neden kendine daha düzgün insanlar seçemiyorsun. Kim bilir neden orada. Senin durumun çok farklıydı, iyileştin. Onun iyileştiği ne malum. Lütfen daha fazla bir şey söyleme!"
"Böyleydin sen hep anne! Lafımı dinlemeni çok isterdim. Belki o zaman kendi kuyumda derinliklere düşmezdim. Hep senin doğruların...hep!" Leyla böyle olacağını biliyordu. Çantasını alıp evden fırladı. Gözleri dolmuştu ancak Leyla ağlamazdı. Kendini tutardı hep, içine atardı. Ne yapacağını biliyordu. Şimdilik sakin olmalıydı ve düzgünce okula gitmeliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA
Teen FictionBir kişide farklı evrenlerin olduğu dünya... Leyla farklı bir kişiliğe sahipti. Tanıyan kimse ilk konuşmasında onu çözemezdi, çözemedi. Kendi tabiri ile 'psikolojik olarak bozuk gelmişti bu dünyaya'. İki ayrı Leyla vardı içinde. Hangisi hakim olacak...