Leyla üstünden saatler geçmesine rağmen bugün yaşadıklarının şokunu atlatamıyordu. Hafızasını zorlamıştı. Bir türlü aklına işte şu diyeceği bir yüz gelmiyordu. Gözleri kazılı kalmıştı aklında. Kendi gözlerinden kıskanacak kadar güzel gözleri vardı. Leyla az önce ne düşündüğünü fark ederek yatakta debelendi kendi kendine. Birden bire hayatına giren ve 'seni tanıyorum' lafları ile aklını çelmeye çalışan bir psikopata inanmayacaktı. Kendini saklamasındaki sebep neydi? Kendini göstermekten utanıyordu sanki.
Gözleri tavana dikili bir şekilde düşüncelere dalmışken kapısı tıklatıldı. İçeri giren Zehra Hanımdı. Odasını kısa bir süre süzdükten sonra Leyla'ya döndü.
"Aşağıda oturacaktık hani...bak kahve de yaptım koydum, seversin sen. Biraz konuşalım istersen."
"Tamam geliyorum şimdi." Zehra Hanım kapıyı kapattıktan sonra Leyla çantasındaki kulaklığı dolabının bir köşesine koydu. Şemsiye ile yan yana duruyordu. Daha sonra odasındaki aynaya bakıp saçlarını at kuyruğu yaptı. Üzerinde gri bir kazak altında siyah bir tayt vardı. Dolaptan aldığı gri çoraplarını da giydikten sonra aşağı indi.
Salonları arka bahçeye bakıyordu. Yerden tavana uzanmış cam salon ile bahçeyi ayırıyordu. Zehra Hanım bahçedeki oturma alanına koymuştu kahveleri. Üstünde bir battaniye ile sakin bir şekilde oturuyordu. Leyla da salondan bir battaniye alıp annesinin yanına gitti. Oturduğu yerde dizlerini kendine çekip battaniye ile kendini sardı. Zehra Hanım ona döndü. Kızının hal ve tavırlarını anlamaya çalışıyordu. Kendini bu konuda başarısız hissetti hep.
"Leyla...sende bir şeyler var ve bana anlatmıyorsun. Akşam yemeğinden sonra da koşa koşa odana çıktın. Ne oluyor sana?"
"Bir şey olduğu yok...alışmaya çalışıyorum. Ha...aklıma gelmişken bisiklet almak istiyorum ben. Okula giderken daha rahat olurum hem. Yarın veya başka zaman kartını alsam iyi olacak."
"Olur tabii..." Leyla konuyu değiştirmek ister gibiydi. Zehra Hanım tekrardan o konuya döndü.
"Bak Deniz ile alakalı ise...yani benim onunla olan ilişkimden dolayı rahatsızsan söyle."
"Aslında evet yaa...Siz neden güzel bir ilişki kuramıyorsunuz. Deniz ev ortamında ne dersen yapıyor. Bence şu an gayet 'bize' uygun birisi değil mi anne?"
"Leyla imayı bırak şimdi. Başlarda yabancı birisi olarak davrandım, evime kabul etmek istemedim. Çünkü bana hak vermelisin o da seninle aynı yerden çıktı. Nasıl güvenebilirim sen söyle?"
"Bana nasıl güveniyorsun ki(!)" Leyla annesindeki bu saçma cümlelere anlam veremiyordu. Kendisi de oradan çıkmış birisi değil miydi.
"Çünkü sen benim kızımsın. Yanlışın olabilir, hataların olabilir ama sen kötü biri değilsin. Dersini aldın ve bitti. Bundan sonra gayet düzgün bir hayatın olacak." Son cümlesinde ciddileşmişti. Tavır alır gibi yerinde kıpırdandı kahvesinden yudumladı. Leyla şu an hiç tartışma çekecek durumda değildi.
"Anne senden sadece küçük bir şey istiyorum. Lütfen Deniz'e karşı saygılı ol. Çünkü o sana haddinden fazla saygı ile davranıyor." Biraz duraksadılar. İkisi de sessiz sessiz kahvesini içerken Leyla ortamı yumuşatmak istedi.
"Senin nasıl gidiyor...iş durumları?" Zehra Hanım derin bir nefes aldı.
"Bu aralar koşturuyorum. Çevremin geniş olması lazım, ancak öyle işimi döndürebilirim. Buralarda yeni olduğum için henüz istediğim seviyede değilim. Yeni tanıştığım kişiler ile iyi ilişkiler kurmaya çalışıyorum. Belki önümüzdeki günlerde akşam yemeğine davet edebilirim. Şimdiden söylüyorum haberin olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA
Dla nastolatkówBir kişide farklı evrenlerin olduğu dünya... Leyla farklı bir kişiliğe sahipti. Tanıyan kimse ilk konuşmasında onu çözemezdi, çözemedi. Kendi tabiri ile 'psikolojik olarak bozuk gelmişti bu dünyaya'. İki ayrı Leyla vardı içinde. Hangisi hakim olacak...