Bölüm 11

77 18 16
                                    

"Bugün nasıl hissediyorsun?" 

"Şu an şöyle hissediyorum demek garip olurdu. Hiçbir şey hissetmiyorum aslında. Yani...iyi miyim...galiba evet."

Leyla hafta sonuna ayarlanmış terapist randevusuna gelmişti. Annesini ısrar ederek bundan sonra Deniz ile iş aramaya koyulmak istedi. Özel ders için gelecek hocayı diğer haftaya ötelemişlerdi. Ders çalışmak gerçekten istiyordu. Hatta bugün Deniz ile iş ararken birkaç kitap almayı planladı. Zamanının çoğunda artık kafasını vermesi gerekliydi derslerine. Son sene diye herkes iyi çalışıyordu. Hedefi öyle mükemmel-insanlara göre- bir şey değildi. Güzel Sanatlar Fakültesinde piyano ile ilerlemek istiyordu. Kendini geliştirmek istiyordu. Bu konuda ismini duyurmak istiyordu. Dersler demişken ona da vakit ayırmalıydı. Bir ara okulun piyano olan kısmına uğraması gerekti.

 Gözlerini tekrardan terapiste doğru çevirdi. Şimdi terapiste odaklanması gerekti. Anlamaya çalışan gözlerle bakıyordu. Kırklı yaşlarında saçları hafif ağarmış, kendine baktığı belli olan bir adam oturuyordu karşısında. İsminin Cüneyt olduğunu öğrendiği terapisti konuşmaya başlamadan ilk cümlesi burasının bütün konuşmalar için gizli bir oda olduğunu öne sürmesiydi. Kendini rahat hissediyordu Leyla. Hastanede iken belli aralıklarla psikiyatrist kontrolüne gidiyordu. Belki de bu yüzden gerilmemişti.

"Peki Leyla, kendini şöyle bir gözlediğinde kararsız bir yapının olduğunu düşünüyor musun?"

"Kararsız olduğumu düşünmüyorum. Belirsizlik çok canımı sıkar. Bir konu üstünde çok düşünmem, eğer düşünürsem beni o konu gittikçe boğmaya başlar. Bana en yakın gelen neyse onu yaparım."

"Yanlış kararlar verdiğin oldu mu?" Leyla sırıtmıştı.

"Olmuştur. Belki  de bunun yüzünden pişman da olmuşumdur. Ama kendimi bazen durduramıyorum. Bir yanım durmamı söylerken yapmamı isteyen yanım daha ağır basıyor. Aslında bakarsanız kötü sonuçlarını göze alarak yapıyorum. O esnada hiç de kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum çünkü bana aşırı zevk veriyor."

"İçinde beslediğin kötü bir yanın var diyebilir miyiz ve ayrıca sen ona yüz verdikçe daha da güçlenen bir taraf olduğunu söyleyebilir miyiz?"

"Evet...bilerek yapıyorum. Haklısınız. Sakin tarafımdan hoşlanmıyorum. Uçmak, koşmak, daha bir sürü şey yapmak istiyorum."

"Peki...bu çılgın tarafını kontrol edemediğin oldu mu? Bir anın var mı?" Leyla'nın gözüne yangın olayı geldi. Bir süre gözleri karşısındaki sehpada duran çiçeğe takıldı. Tek bununla kalmıyordu. Günlerdir o eski tarafını yavaş yavaş vücudunda hissediyordu. Kendince henüz en yüksek seviyeye çıkmamıştı. Ancak burada gerçeği söylemek istemedi.

"Hayır...hepsi kontrolüm altında. Siz de arada çılgınlık yapmak istemez misiniz?"

Cüneyt Bey sıcak bir gülümseme ile konuştu. "İnsanların bazen insan olduğunu anlaması için heyecanını, kalbini, aklını yoklaması gerekir. Kalbimizin durmadan attığı o güzel heyecanlı anlarda iyi hissederiz, mutlu oluruz. Ancak bunların da bir sınırı vardır. Kimseyi incitmemek bizim elimizde. Kendimizi incitmemek bizim elimizde. İşte o an aklın devreye girer. Bunu bir kenara not et olur mu Leyla?...Bugünlük konuşmamız yeterli. Haftaya seni bekliyor olacağım."

Leyla anlayan gözlerle ayağa kalktı. Cüneyt Bey'in elini sıktıktan sonra odadan çıktı. Bugün etraflıca düşünmesini sağlamıştı Cüneyt Bey. Binadan dışarı çıktığında telefonu titredi. 

[Bilinmeyen Numara]-O KİŞİ NE DERSE DESİN SANA YARARI YOK. BOŞA VAKİT ÖLDÜRÜYORSUN. SEN İYİSİN.

[Leyla]-Benim iyi olup olmamam seni ilgilendirmez. Nereden tanıyorsun da bu kanaate varıyorsun. 

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin